8 Nisan 2014 Salı

Divan-ı Hümayun

§ Divan-ı Hümayun

Ø Önemli devlet işleri Divan-ı Hümayun adı verilen bir kurulda görüşülürdü.
Ø Divan, hangi din ve mezhepten olursa olsun herkese açıktı.
Ø Divan, son sözün padişaha ait olmasından dolayı Danışma Meclisi niteliği de taşımaktadır.
Ø Kuruluş Dönemi boyunca divan başkanı padişahtır. Yükselme Dönemi’nde Fatih’ten itibaren divan başkanlığı Sadrazama bırakılmıştır.
NOT: Bu durum sadrazamlık makamının önem kazanmasına ve sadrazamların siyasal yönden güçlenmesine neden olmuştur. 
Ø Divan Orhan Bey tarafından kurulmuştur, II Mahmut tarafından kaldırılmıştır. Yerine Nazırlıklar (Bakanlıklarkurulmuştur.

Ø Divan; toplanış şekline ve toplanış amacına göre isimler alırdı;

Ayak Divanı: Padişahın halkın huzuruna çıkıp dert ve isteklerini dinlediği divandır.
Galebe Divanı: Yabancı ülke elçilerinin kabul edildiği divandır.
Sefer DivanıVezir-i Azam sefere çıkarken toplanan divandır.
At Divanı: Sefer sırasında at üzerinde yapılan divandır.
Ulufe DivanıYeniçeri maaşları için toplanan divandır.
İkindi DivanıSadrazam konağında Divan-ı Hümayun’da yarım kalan işleri tamamlamak amacıyla toplanan divandır.

Ø Divan toplantıları haftanın belirli günlerinde Kubbe Altı denilen yerde yapılırdı. Başlangıçta her gün yapılan divan toplantıları giderek seyrekleşmiştir.
Ø Divan en yüksek mahkeme niteliği de taşırdı. Bu nedenle önemli ve çözülemeyen davalara burada bakılırdı.
Ø Divanda alınan kararlara “Hüküm” adı verilirdi ve bu kararlar Mühimme Defterleri’ne kaydedilip, Defterhane’de muhafaza edilirdi.
Ø Divan-ı Hümayun, günümüz anlamıyla Bakanlar Kurulu özelliğindedir. Aralarındaki fark ise; Divan üyelerinin halk tarafından seçilmemiş olması ve mahkeme gibi çalışmış olmasıdır.
Ø 18. yüzyıldan itibaren Divan önemini kaybetmeye başlamış ve bu yüzyılın sonunda Sadrazamın çalışma merkezi olan hükümet yani “Bab-ı Ali (Yüksek Kapı)” önem kazanmıştır.

§ Divan Üyeleri

1. Sadrazam (Vezir-i Azam)

Baş vezir anlamındadır. Divandaki en kıdemli vezir olup, padişahtan sonra gelen en yetkili kişiydiPadişah tarafından atanır ve görevden alınırdı.
Padişah siyasi yetkilerini Sadrazam aracılığı ile kullanırdı. Sadrazam padişahın mührünü (Mühr-ü Hümayun) taşırdı ve padişah olmadığı zamanlarda “Serdar-ı Ekrem” sıfatıyla orduya komutanlık yapar, büyük devlet memurlarının tayin, terfi ve görevden alınma işleriyle ilgilenirdi.
Fatih’ten itibaren Divan başkanlığı Sadrazamlara bırakılmıştır (1475).
Günümüzdeki karşılığı Başbakan’dır.
NOT: İlk sadrazamlık makamı I. Murat Dönemi’nde kurulmuştur. İlk sadrazam Çandarlı Kara Halil Hayrettin Paşa; son sadrazam Ahmet Tevfik Paşa’dır.
2. Kubbealtı Vezirleri

Divan’da Sadrazamdan sonra gelen vezirlerdi. Devlet işlerinde sadrazama yardımcı olurlar, çeşitli devlet işleriyle görevlendirilirlerdi.
Bu vezirler, devlet işlerinde bilgi ve tecrübesine güvenilen kişilerden seçilirdi.
Daha çok askeri ve siyasi işlerden sorumluydular.
Fatih Dönemi’nde sayıları 4’e, Kanuni Dönemi’nde 7’ye çıkartılmıştır.
Günümüzdeki karşılığı Devlet Bakanı’dır.

NOT: Vezir olabilmek için beylerbeyi ve sancakbeyi gibi görevlerde bulunmak gerekiyordu.
NOT: İlk vezirlik makamı Orhan Bey Dönemi’nde kurulmuştur. İlk vezir de Alaeddin Paşa’dır.
3. Defterdar

Maliyeden sorumlu kişi olup, hazinenin gelir - gider hesaplarını tutar ve bütçeyi hazırlardı.
Ayrıca rütbe ve dirlik verilecek kimseleri hükümdara teklif etme yetkisi de vardı.
Fatih Dönemi’nde sayıları Anadolu ve Rumeli Defterdarı olmak üzere ikiye çıkarıldı.
Günümüzdeki karşılığı Maliye Bakanı’dır.

NOT: İlk Defterdarlık makamı I. Murat Dönemi’nde kurulmuştur.
4. Kazasker (Kadıasker)

Hukuk işlerinden sorumluydular. Şer’i hükümler veren en yüksek görevlilerdi.
Divan’daki büyük davalara bakarkadı (taht kadısı hariç) ve müderrislerin atamasını yapardı.
Kadıların kararlarını bozma yetkisi de vardı.
Fatih Dönemi’nde sayıları Anadolu ve Rumeli Kazaskeri olmak üzere ikiye çıkarılmıştır.
Günümüzdeki karşılığı Adalet ve Milli Eğitim Bakanı’dır.

NOT: İlk Kazaskerlik makamı I. Murat Dönemi’nde kurulmuştur.
NOT: İstanbul Kadısına “Taht Kadısı” denir ve İstanbul kadısını padişah seçerdi.
NOT: Defterdar ve Kazaskerlerin kıdemli olanları Rumeli Eyaleti’ne atanırdı. Bunun nedeni; devletin genel fetih siyasetinin batıya yönelik olması ve önemli olayların ağırlıklı olarak Rumeli’de gerçekleşmesidir.
5. Nişancı

Devletlerarası yazışmaları sağlardı.
Ayrıca padişah ve sadrazam arasındaki yazışmalardan da sorumluydu.
Padişahın yazılı emir ve fermanlarına tuğra çekerdi. Bu nedenle kendisine “tuğracı” da denirdi.
Fethedilen toprakları Tahrir defterlerine kaydeder, tapu kadastro işlerine bakar ve dirliklerin dağıtımını yapardı.
Divanda yapılan görüşmelerin kayıtlarını tutarak “Mühimme Defteri’ne (Divan Defteri)” kaydederdi.

§ 16. Yüzyılda Divana Girenler

6. Şeyhülislam (Müftü)

Osmanlı’da divanda alınan kararların ve çıkartılan kanunların dine uygun olup olmadığı konusunda “Fetva (karar)” veren kişidir.
Halifeliğin Osmanlı’ya geçmesinden sonra önemi daha da artmıştır.
Padişah, Halife olarak İslam Dünyası’nın lideri olarak görülse de fetva verebilecek dini bilgiye sahip değildi. Bu nedenle padişah, Halifelikten kaynaklanan dini yetkilerini Şeyhülislam aracılığı ile kullanırdı.
Padişah, Şeyhülislam’a danışmadan sefere çıkamaz, kanun koyamazdı. Şeyhülislam da padişahın istediği konunun dışında fetva veremezdi. Bu da Osmanlı’da bir yetki paylaşımının olduğunu gösterir.
Şeyhülislamlar protokolde Sadrazama denk sayılmışlardır.
Şeyhülislamların atamasını doğrudan padişah yapardı.
Kanuni Dönemi’nde divanın daimi üyesi olmuştur.
NOT: İlk Şeyhülislam II. Murat Dönemi’ndeki Molla Şemseddin Fenari’dir. Son Şeyhülislam ise 1920’de bu göreve getirilen Medeni Mehmet Nuri Efendi’dir.
7. Reisü’l- Küttab

Kâtiplerin başı anlamındadır. 17. yüzyıla kadar Nişancı’ya bağlıydı.
Divan’da görüşülecek konuların sırasını belirler, dış işlerine bakar, Divan’da alınan kararları yazıya geçirirdi.
XVII. yüzyılda divana üye olmuştur.
Günümüzdeki karşılığı Dışişleri Bakanı’dır.

8. Kaptan-ı Derya

Osmanlı’da Donanma Komutanıydı. İstanbul’da bulunduğu zamanlarda Divan toplantılarına katılırdı.
Kanuni Dönemi’nde Divan’a üye olmuştur.
Günümüzdeki karşılığı Deniz Kuvvetleri Komutanı’dır.

NOT: İlk Kaptan-ı Derya Orhan Bey Dönemi’nde göreve getirilen Karesioğulları kökenli Karamürsel Paşa’dır.

9. Yeniçeri Ağası

Yeniçerilerin ocak komutanıdır.
Ocakla ilgili konular görüşüldüğünde divana katılırdı.
İstanbul ve sarayın güvenliğinden sorumluydu.
Savaşlarda padişahın koruyucusu ve en yakın askeriydi.
Padişah tarafından ataması yapılır ve doğrudan padişaha bağlıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder