7 Nisan 2014 Pazartesi

İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI lise 4-2

İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI
(1939–1945)
1. SAVAŞIN GENEL NEDENLERİ

II. Dünya Savaşı çıktığında Avrupa’da birçok devlet diktatörlükle yönetiliyordu. Avrupa’da demokrasilere karşı Üçlü Totaliter (baskıcı) rejim büyük bir tehlike oluşturuyordu (Stalin’in SSCB’si, Hitlerin Nazi Almanya’sı, Mussolini’nin Faşist İtalya’sı).

a) İtalya ve Almanya’nın Saldırgan Tutumları (1936–1939): İtalya’da ortaya çıkan Faşizm, Mussolini’nin siyasetiyle tehlikeli bir boyut kazanmıştır. Almanya’da aşırı milliyetçi düşüncelere sahip Nazilerin iktidara gelmesi (1933) Hitlerin Büyük Almanya, üstün Alman ırkı idealleri yolunda yaptığı çalışmalar dünya barışını tehdit etmeye başlamıştır. Hitler, bütün Alman dilini konuşan toplulukları tek bir Alman devleti etrafında toplamayı amaçlamıştır.

Hayat Sahası: Bu ifade Naziler tarafından Alman halkının yaşamını sürdürebilmek için ihtiyaç duyduğu ve özellikle de Slav halklarından alınması gereken toprakları anlatmak için kullanılmıştır (Kısaca Almanya, Avrupa’yı hayat sahası olarak görmektedir).
Bu doğrultuda, Almanya, Versay Antlaşmasına göre askersiz bölge olan Ren’e asker çıkartmış, İtalya ise Almanya’dan destek alarak Habeşistan’a saldırmıştır. Almanya ve İtalya’nın hızla silahlanarak yeni sömürge arayışına girmeleri, sömürgeleri tehlikeye giren İngiltere’yi tedirgin etmiştir. Bu arada Nazizm ve Faşizm gibi katı totaliter rejimlerin uzlaşmaz tavırları İngiliz ve Fransızları savunma güçlerini arttırmak için bazı önlemler alma yoluna itmiştir.

b) Komünizm rejiminin Rusya’ya yerleşmesiyle bu ülkede silahlanma yarışı başlamış, komünist rejimle Rusya, yayılmacı bir politika izlemeye başlamıştır. Bu arada savaş sonunda artan sorunlar ve işsizlik nedeniyle Avrupa’da komünizmin gelişmesi sonucunda bu duruma İtalya ve Almanya tepki duymaya başlamıştır.

c) I. Dünya savaşı sonunda yapılan ağır antlaşmalar ile Avrupa’da siyasi ve ekonomik dengelerin tamamen bozulması, özellikle de Almanya ile yapılan 1919 Versay Antlaşması’nın Almanya’nın büyümesini ve güçlenmesini önlemeye yönelik olması Almanya’nın bu antlaşmanın hükümlerini tanımamasına yol açmış ve bu durum II. Dünya Savaşının çıkış noktası olmuştur.

d) İtalya’nın I. Dünya Savaşından galip bir devlet olarak çıkmasına rağmen yeterince menfaat elde edememesi: İtalya’nın, 1919 Paris Barış Konferansı’nda istediğini alamaması ve itilaf devletleriyle ilk görüş ayrılıklarını yaşaması.
İtalya’da iktidarı ele geçiren aşırı milliyetçi faşist partinin, yayılmacı bir politika izlemesi 1935’te İtalya’nın, Habeşistan’a saldırması.
Bizim Deniz: Mussolini’nin Akdeniz’de Roma İmparatorluğunu yeniden canlandırma projesidir.

e) Japonya’nın Sömürgeci faaliyetlere girişi ve Çin’e ait Mançurya’yı işgali (1931): Milletler Cemiyetinden ayrılan Japonya II. Dünya savaşı öncesinde Mançurya’yı işgale yönelerek yayılmacı bir politika izlemiş, gücünü sürekli arttırmıştır.

Ortak Refah Alanı: Japonya, yayılmacı politikasını Asya devletlerinin dayanışması üzerine kurmuştu. Bu politikaya göre bazı Asya bölgeleri, Japonya’nın denetiminde olmalıydı.

f) Devletlerarasında Bloklaşma ve Hızlı Silahlanma yarışının tekrar başlaması: İtalya, Almanya ve Japonya’nın yakınlaşarak aralarında ittifak kurmaları, I. Dünya Savaşı öncesindeki gibi pazar ve hammadde arayışının beraberinde getirdiği silahlanma yarışı 1930’lu yıllarda dünya barışını tehlikeye düşürmüştür.

g) I. Dünya Savaşı sonunda imzalanan barış antlaşmaları ile sınırların çiziminde “milliyetçilik” ilkesine dikkat edilmemesi ve yeni milliyetçi akımların ortaya çıkması da savaşın çıkışında etkilidir.

2. SAVAŞ ÖNCESİNDE YAŞANAN GELİŞMELER (BLOKLAŞMALAR)

a) MİHVER GRUBU (ÜÇLÜ PAKT): 1936 da Almanya ve İtalya tarafından kurulmuş, sonradan bu gruba Japonya’da dâhil olmuştur. Daha sonra bu gruba Bulgaristan, Macaristan, Finlandiya, Romanya da katılmıştır.

b) MÜTTEFİK GRUBU: İngiltere ve Fransa tarafından kurulmuştur. Rusya ve ABD’de bu gruba dâhil olmuştur. Müttefik devletlere daha sonra 30 civarında devlet katılmıştır.

c) Savaşı Durdurma Çabası: Savaş başlamadan önce İngiliz Başbakanı Chamberlain Neville’nin yatıştırma politikası da Almanya’yı durduramadı. Almanya’nın, Çekoslovakya’yı işgal etmesi üzerine, İngiltere yatıştırma politikasını terk etti. Böylece İngiltere büyük bir savaşı önleyemeyeceğini anlamış oldu.


3. SAVAŞIN BAŞLAMASI
Savaş, 1 Eylül 1939’da Almanya’nın, Polonya’ya saldırmasıyla başlar. Polonya’nın bir bölümünün Alman toprağı olduğunu iddia eden Hitler, Sovyetlerle anlaşarak Polonya’yı işgal etmiştir. Bunun üzerine Polonya’ya güvence veren İngiltere ve Fransa’da savaşa girmiştir. Başlangıçta Almanya; Danimarka, Norveç, Hollanda, Belçika ve Fransa’nın başkenti Paris’i ele geçirerek Mihver devletler üstün duruma getirmişken, ABD’nin müttefik devletler grubuna katılmasıyla savaşın seyri değişmiştir.
a)Barbaros’sa (Tayfun) Harekâtı:

SSCB, başlangıçta Almanya’nın yanında yer alırken daha sonra Almanya’nın “Barbaros’sa Harekâtı” ile Rusya’ya saldırması üzerine, Rusya Müttefikler grubuna geçmiştir. Sovyet Rusya’nın Doğu Avrupa’da genişleme siyaseti izlemesini çıkarlarına aykırı gören Hitler, 1940’da ani bir kararla Sovyetlere saldırmıştır. Hitlerin amacı, hayat sahasını genişletmek, komünizmi yok etmektir. Ayrıca SSCB’nin doğal zenginliklerini almak, alt sınıf olarak gördüğü Slav halklarını sömürgeleştirmekti.

b)Pearl Harbour Saldırısı:

Japonya’nın, Pasifik okyanusundaki (Hawaii’deki) Amerikan üssü olan Pearl Harbour’a 1941’de saldırması üzerine ABD müttefiklerin yanında savaşa girmiştir. ABD, Japonya’nın Pearl Harbour baskınına karşılık savaşın bitişini hızlandırmak için Hiroşima ve Nagazaki kentlerine tarihte ilk kez atom bombası atmasıyla Japonya bir süre daha dirense de teslim olmuştur. Bunun üzerine savaş 1945 yılında sona ermiştir.

c) Atlantik Sözleşmesi (1941):

 İngiliz Başbakanı Churchill ile ABD Başkanı Roosevelt arasında imzalanmıştır. Bu iki lider savaştan sonra dünyayı nasıl düzenleyeceklerine dair 8 maddelik bir sözleşme yapmışlar, dünya haritasını nasıl düzenleyeceklerine dair kararlar almışlardır. Bu sözleşme ABD, henüz savaşa girmeden yapılmıştır (Bu sözleşme ABD’nin artık tarafsızlık politikasını terk ettiğini göstermektedir).

NOT: ABD’nin savaşa katılmasından sonra Almanya’ya karşı savaşa giren 26 devletin katılımıyla Atlantik Sözleşmesi esas olmak üzere BM bildirisi yayımlanmıştır. Böylece savaş sonrası kurulacak olan BM’nin temelleri atılmıştır.

d) Normandiya Çıkarması:

ABD, İngiltere ve Kanada kuvvetlerinin 100 bin kişiyle Fransa’daki Almanlara ait üsse yaptığı askeri çıkarmadır. Avrupa’nın kuzey kesiminde yapılan Normandiya çıkarması tarihin gelmiş geçmiş en büyük çıkarması olmuştur.
Bu çıkarma, 1000 uçak, 4 bin çıkarma gemisi ile yapılmıştır. Böylece Almanlar ağır kayıplar vermiş, Fransa’nın başkenti Paris kurtarılmıştır. Rusya’nın da ileri harekâtıyla Almanya ve İtalya yerle bir edilmiştir. Bu gelişmeler üzerine Mihver devletler grubu yetersiz kalmıştır. Rusya’nın ileri harekâtıyla Balkanları ele geçirip Almanya’ya kadar ilerlemesi üzerine müttefikler Berlin’e girmiştir. Böylece Almanya çaresiz kalarak teslim olmuştur. Hitler ise bu durum karşısında intihar etmiştir.
4. SAVAŞIN SONU

1 Eylül 1939’da Almanya’nın, Polonya’ya saldırmasıyla başlayan 2. Dünya Savaşı, Mayıs 1945’e kadar devam etmiştir. Japonya’nın da teslim olmasıyla 10 Ağustos 1945’de yaklaşık 6 yıl süren 2. Dünya Savaşı müttefik devletlerin galibiyetiyle sona ermiştir. 10 Şubat 1947’de Paris Antlaşmasıyla savaş resmen bitmiştir.

II. Dünya Savaşında Türkiye’nin Tutumu:

1939–45 yılları Türkiye için de sıkıntılarla dolu bir dönem olmuştur. Türkiye savaşa girmemekte kararlı olduğu halde çevresi bir ateş çemberi ile sarılmıştı. Bu nedenle Türkiye ordusunu sürekli olarak savaşa hazır halde tuttu. Bütün ekonomik gücünü askeri harcamalara ayırmak zorunda kaldı. Bunun sonucunda Türkiye’nin kalkınma ve sanayileşme çabaları oldukça zayıfladı, üretim düştü. Temel maddeler bile güç temin edilir duruma geldi. Her olasılığa karşılık önemli sayıda askeri birikim yapıldı. Savaş boyunca 2 milyon insanı silah altında tutan Türkiye ekonomik gücünü askeri yatırımlara ayırmak zorunda kaldığı için 2. ve 3. Beş yıllık Kalkınma Planlarını uygulayamadı.

Savaşta Türkiye için en büyük tehlike Almanya’nın Balkanlara yayılmasıydı. Yunanistan’ı işgal eden, SSCB’ye saldırmayı planlayan Almanya, Türkiye’nin kendi yanında savaşa girmesini istemiş ancak bunu başaramayınca iki ülke 1941’de “Saldırmazlık Antlaşması” yapmışlardı. Buna göre Türkiye savaşta tarafsız kalacaktı

(Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün politikalarıyla Türkiye savaşta yer almamıştır). Ancak Türkiye’nin stratejik önemi nedeniyle hem Müttefik hem de Mihver devletler, Türkiye’nin kendi yanlarında savaşa girmesi için çaba harcamışlardır.

İsmet İnönü, prensip olarak savaşa girmeyeceğimizi açıklamış ancak Türkiye’nin ihtiyaçları olan araç gereçlerin temin edilmesiyle savaşa girilebileceğini belirtmiştir. Savaşın gidişatının netleşmesi üzerine Türkiye, 2 Ağustos 1944’te Almanya ile diplomatik ilişkilerini kesmiş, 1945 yılı başlarında ise Almanya’nın yenilgisinin kesinleşmesi üzerine Türkiye, 23 Şubat 1945 tarihinde Almanya ve Japonya’ya savaş ilan etmiştir

NOT: Türkiye’nin savaşa girişinin en büyük nedeni savaş sonrası oluşturulacak uluslararası kuruluşlara kolayca girebilmek ve imtiyaz alabilmek içindir.
Yalta Konferansı’nda, BM’nin kurulması için hazırlık konferansının ABD’nin San Francisco kentinde yapılması ve 1 Mart 1945’ten önce Almanya’ya savaş açan ülkelerin bu konferansa kurucu üye olarak katılabilmesi esasları belirlenmiştir. Bu nedenle Türkiye 1 Marttan önce Almanya’ya savaş ilan etmiş, 27 Şubatta BM Beyannamesi’ni imzalayarak, San Francisco Konferansı’na resmen davet edilmiştir. Böylece, 1945 yılında San Francisco Konferansı toplanmış, Türkiye’nin de katıldığı bu konferansta BM kurulmuştur. Türkiye’de bu örgütün kurucu üyelerinden biri olmuştur.

5. SAVAŞ SIRASINDA YAPILAN ÖNEMLİ KONFERANSLAR

a)Adana Mülakatı (1943):

Türkiye adına İsmet İnönü ile İngiltere Başbakanı Churchill arasında Türkiye’yi savaşa sokmak için yapılan bir görüşmedir. Almanya’ya karşı Balkanlarda cephe açılması gerektiğini, böylece Sovyet Rusya’nın yayılmacı politikasının da önlenebileceği görüşülmüştür. Özellikle bu görüşmede müttefikler Türkiye’yi stratejik önemi nedeniyle savaşa sokmak için büyük uğraş vermişlerdir. Ancak Türkiye tarafsızlığını bir süre daha korumuştur.

b) Eden Menemencioğlu Görüşmesi (1943):

İngiltere ile Türkiye arasında, Türkiye’yi savaşa sokmak için yapılmıştır. Ancak Türkiye bu teklifi reddetmiştir.

c) Tahran Konferansı (1943):

 İngiltere-ABD ve Rusya arasında yapılmıştır. Bu konferansta yeni bir cephe açılması görüşülmüştür. Ancak Balkanlar yerine Normandiya çıkarması yapılmasına karar kılınmıştır. Ayrıca bu konferansta Sovyet Rusya, Türkiye’nin kendi yanlarında savaşa girmesinde ısrar etmiştir.

d) Kahire Konferansı (1943):

ABD Başkanı Roosevelt ile İngiltere Başbakanı Churchill ve Türkiye’den İsmet İnönü arasında yapılmıştır. Türkiye’nin müttefiklerin yanında savaşa katılmasını yeniden istemişlerdir. Türkiye ilke olarak öneriyi kabul etse de askeri ihtiyaçlarımızın karşılanması durumunda savaşa girebileceğini belirtmiştir.

e) Yalta Konferansı (Kırım–1945):
 İngiltere-ABD- SSCB arasında yapılmıştır. Artık II. Dünya savaşının sonu hemen hemen bellidir. Amaç savaş sona ererken müttefikler arasında artan sürtüşmeleri ve görüş ayrılıklarını sona erdirerek, ortak barış sistemi kurmaktır. Konferansta Almanya’nın silahsızlandırılması, Almanya’nın işgalinin nasıl gerçekleştirileceği, hangi bölgelerin kimin kontrolünde olacağı Avrupa’da nasıl bir düzenin kurulacağı görüşülmüştür.
NOT: Konferanstan en karlı çıkan devlet Rusya olmuştur. Çünkü Rusya bütün doğu Avrupa’yı işgal etmiştir. Rusya’ya izin vermelerindeki amaç Nazizmi ortadan kaldırmaktır.

f) Postdam Konferansı (1945):

 Bu konferansta Almanya’nın teslim olmasından sonra ortaya çıkan sorunlar görüşülmüştür. Bu konferansın diğer konferanslardan farkı; savaşın nasıl biteceği değil barışın nasıl sağlanacağı konularının görüşülmesidir. Berlin’de toplanan bu konferansa göre yapılacak barış antlaşmalarının temel ilkeleri belirlenmiştir. Barışın nasıl sağlanacağı, kaybeden Mihver devletleri ile bazı stratejik bölgelerin kaderi görüşülmüştür. Konferansta, Almanya’nın kaderinin ne olacağını belirlediler. Ayrıca bu konferansta SSCB, Türkiye’nin asla kabul etmeyeceği Karadeniz ve boğazlarla ilgili isteklerde bulunmuştur. SSCB, boğazlardan üs talep etmiştir. Konferansta boğazların yeni bir yönetime kavuşturulması ve ABD’nin, boğazlarda söz sahibi olması konusunda uzlaşmaya varılmıştır.

6. SAVAŞ SIRASINDA TÜRKİYE’DEKİ GELİŞMELER

II. Dünya Savaşı yıllarında özellikle erkeklerin silah altında olmasından dolayı Cumhuriyet döneminin en düşük nüfus artış hızı gerçekleşmiştir. Bu dönemde ekonomik sıkıntılara rağmen, okul sayısını arttırmak, insan faktörünü geliştirmek amacıyla eğitime harcanan para da artmıştır.
Savaşın Türkiye’ye Ekonomik etkileri: Türkiye’de yarı seferberlik havası ile yetişkin nüfusun askere alınması üretimde düşüşe neden olmuştur. Savunma harcamalarının artması yatırımların yapılamamasına yol açmış, mevcut yatırımların korunması temel politika haline gelmiştir. Savaş bittiğinde Türkiye ekonomisi 1934’te bulunduğu gelişme düzeyinin altına düşmüştür. En önemli gerileme tarımda olmuştur. Devletçilik politikası gereği 1940’ta Milli Korunma Kanunu” çıkartılmıştır. Bu kanun Türkiye’nin ekonomik politikalarını belirlemiştir. Bu kanun hükümete, ekonomiye müdahalede sınırsız yetki vermiştir. Bu dönemde dünyada üretim düştüğünden ithalatımız da azalmıştır. Böylece kıtlık ortaya çıkmıştır.

Devletin para basması üzerine enflasyon artmıştır. Bu arada Varlık Vergisi ile özellikle gayri Müslimlerden, biriken servetleri alınarak seferberliğe harcanmış, böylece yerli tüccarların azınlıkların yerini alması da kolaylaşmıştır. Savaşın sona ermesiyle çıkartılan “Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu” (1945) bir süre uygulandıktan sonra kaldırılmıştır. Ayrıca “Toprak Mahsulleri Vergisi” de çıkarılmıştır.
Savaş sonunda Türkiye, Devletçilik ilkesi doğrultusunda hazırladığı İkinci 5 yıllık Kalkınma Planını ortadan kaldırmış, yerine Marshall Planına katılmayı sağlayacak “Türkiye İktisadi Kalkınma Planı”nı 1947’de hazırlamıştır. Dış kredilere dayanan bu plan Türkiye’nin gelişmesine özellikle de tarımsal gelişmesine katkı sağlayacaktı. Sonuçta Türkiye, 1948’de yardım kapsamına alınarak OEEC’ye üye olmuştur.

Köy Enstitüleri:

İlkokul öğretmeni yetiştirmek amacıyla 1940 tarihli yasa ile tarım işlerine elverişli geniş arazisi bulunan köylerde açılmıştır. Köylülerin kendi yörelerinde pratik bilgilerle eğitilmesi için açılan okullardır. Önceleri “iş içinde eğitim” ilkesi ile hareket eden bu okullar, giderek geleneksel, ezberci eğitimin yerleştiği öğretmen okullarına dönüştüler ve 1954’te kapatıldılar.

Varlık Vergisi:

Olağanüstü savaş koşullarının yarattığı yüksek karlılığı engellemek amacıyla 1942’de çıkartılan, varlıklı zenginlerden alınan servet vergisidir. Bu vergi 1942 bütçesinin % 80’ni oluşturmuştur. Verginin %87’si gayri müslimlerden alınmıştır.

Ekmek Karnesi:

II. Dünya savaşı, kıtlık gibi olağanüstü bir durum yaşattığı için halkın günlük ekmek ihtiyacını karşılamak amacıyla çıkartılan karnedir.
NOT: Savaş yıllarında Türkiye’de kamu güvenliğini sağlamak için tüm illerde karartma uygulanmış, Karadeniz’de Türk gemi seferleri durdurulmuştur.

7. SAVAŞIN GENEL SONUÇLARI

1)Mihver devletler yenilmiş, bunlardan Almanya, İtalya, Japonya sömürgelerini kaybetmişlerdir.

2) Savaştan sonra Almanya doğu ve batı olmak üzere ikiye ayrılmıştır (Bu iki Alman devleti 1990’da birleşmiştir).

3) Savaştan sonra İtalya’nın K.Afrika’dan çekilmesiyle Libya devleti kuruldu. Fransa’nın sömürgesi olan Cezayir bağımsız oldu.

4) İngilizlerin sömürgesi durumunda olan Mısır, Pakistan ve Hindistan bağımsızlıklarına kavuştular.

5) 12 Ada savaştan sonra Yunanistan’a verildi (Böylece yapılan paylaşımda Türkiye umduğunu bulamadı).

6) Milyonlarca Yahudi’nin öldürülmesi üzerine BM desteği ile Yahudilere, Filistin’de devlet kurma hakkı tanındı. Böylece Amerika ve İngiltere’nin desteği ile 1948’de işgalci İsrail devleti kuruldu.
7) Çin’de komünist rejim iş başına geldi.

8) Savaş sonunda dağılan M.C. yerine 46 devletin katılımıyla BM kuruldu (24 Ekim 1945). BM, 1948’de II. Dünya Savaşının kötü sonuçlarını göz önüne alarak “İnsanlar Hakları Evrensel Beyannamesi”ni hazırladı.

9) Savaşta yaklaşık 56 milyon insan hayatını kaybetmiş ve milyonlarca insan sakat kalmıştır. Avrupa, tarihinin en büyük nüfus hareketiyle karşı karşıya kalmıştır.

10) II. Dünya Savaşı sonrası Emperyalist Devletler sömürgelerini kaybetmişlerdir. Bu nedenle II. Dünya savaşını kazanmasına rağmen İngiltere savaştan zararlı çıkan devletlerden biri olmuştur.

11) Savaştan sonra Avrupa Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) kuruldu (1949’da ise Avrupa Konseyi kuruldu). Çünkü bu savaş, sanayi kuruluşlarının yıkılmasına ve devletlerin ekonomilerinin bozulmasına yol açmıştır. Savaşın getirdiği maddi zarar 2 trilyon doları aşmış, dünya ticareti durma noktasına gelmiş, tarım ve sanayi %70’lere kadar düşüş göstermiştir.

12) Atom bombasının gücü ilk kez bu savaşlar sonucunda görülmüş, ABD dünya siyasetinde söz sahibi olmuştur.

13) Savaştan sonra ABD’nin başını çektiği grup aşırı akımların (Nazizm, Faşizm vb.) dünyaya verdiği zararları görerek demokratik yönetimleri yaygınlaştırmak istemişlerdir.

14) Dünyadaki bu gelişmelerin de etkisi ile Türkiye’de çok partili hayata geçilmiştir
.
15) ABD-İngiltere-Rusya, Kırım’daki “Yatla Konferansı” ile dünyayı nüfuz alanlarına bölerek denetim altına almaya çalıştılar. ABD ve İngiltere’nin Rusya’yı serbest bırakması üzerine Rusya bütün Doğu Avrupa’yı işgal etmiş, işgal ettiği yerlerde rejimini yaymış, buraları sömürmüştür. Bu durum birçok ülkenin Komünizm baskısına uğramasına yol açmıştır. Bunun üzerine ABD uyanmış, böylece dünya devletleri iki bloğa ayrılmış, Soğuk Savaş Dönemi başlamıştır.

16) Bu dönemde gizli istihbarat çalışmaları, teknoloji ve bilgi casusluğu gibi çalışmalar devletler arasında önemli hale gelmiştir.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder