27 Mart 2014 Perşembe

KURTULUŞ SAVAŞI HAZIRLIK DÖNEMİ

KURTULUŞ SAVAŞI HAZIRLIK DÖNEMİ
§ KUVA-İ MİLLİYE HAREKETİ VE BATI CEPHESİ’NİN KURULMASI

İtilaf Devletleri’nin Mondros Ateşkes Antlaşması (7. madde) doğrultusunda Anadolu’da başlattıkları işgallere karşı Türk halkının kurduğu silahlı direniş örgütlerine “Kuva-i Milliye” denir.

Kurulma nedenleri;

F Osmanlı Devleti’nin I. Dünya Savaşı’ndan yenik çıkması,
F Mondros Ateşkes Antlaşması’yla Osmanlı ordusunun büyük bir bölümünün terhis edilmesi,
F Osmanlı yönetiminin işgallere kayıtsız kalması ve işgalci güçlerle işbirliği yapması, halkın can ve mal güvenliğini koruyamaması,
F İtilaf Devletleri’nin Mondros’un hükümlerini tek taraflı olarak uygulamaları ve Anadolu’yu yer yer işgal etmeleridir.

 Düşmana karşı ilk direnme hareketi; Kara Hasan Paşa önderliğinde Güney Cephesi’nde Dört Yol adı verilen yerde Fransızlara karşı verilmiştir (19 Aralık 1918).

NOT: Güney Cephesi’ndeki Kuva-i Milliye birliklerinin çalışmaları sonucu Urfa, Antep ve Maraş düşman işgalinden kurtarılmıştır.
İkinci direnme hareketi İzmir’in işgalinden sonra Batı Anadolu’da Yunanlılara karşı olmuştur (15 Mayıs 1919).
NOT: İlk Kuva-i Milliye teşkilatı, İzmir’in işgalinden sonra Batı Anadolu’da Yunanistan’a karşı olmuştur.
 Yunan işgali karşısında örgütlenmeye karar veren Ege Halkı Balıkesir (26 – 30 Temmuz 1919) ve Alaşehir (16 – 25 Ağustos 1919) kongrelerini düzenlemiştir.
 Bölgedeki bütün direniş güçlerinin ortak bir cephe oluşturmasına ve Batı Anadolu’daki Kuva-i Milliye birliklerinin insan ve malzeme yönünden desteklenmelerine karar verilen bu kongrelerin ardından Soma, Akhisar, Nazilli, Salihli kasabalarının batısından geçen ve Ayvalık kıyılarını da içine alan bir hat üzerinde Batı Cephesi kurulmuştur. Bu cephenin merkezi Balıkesir olmuştur.
NOT: Ali Fuat (Cebesoy) Paşa, Sivas Kongresi’nde Batı Anadolu’daki Kuva-i Milliye birliklerinin genel komutanlığına tayin edilmiştir.
Kuva-i Milliye’nin Olumlu Yönleri

F Düzenli ordu kuruluncaya kadar düşmanı yıpratarak ilerleyişlerini yavaşlatmışlar ve TBMM’ye ve düzenli ordunun kurulup teşkilatlanmasına zaman kazandırmışlardır.
F Azınlıkların zararlı faaliyetlerine karşı Türk köy ve kasabalarını korumuşlardır.
F TBMM’ye karşı çıkan ayaklanmaların bastırılmasında etkili olmuşlardır.
F Ulusal bilincin doğmasına ve yaygınlaşmasına yardımcı olmuşlardır.
F Düzenli ordunun çekirdeğini oluşturmuşlardır.

Kuva-i Milliye’nin Olumsuz Yönleri

F Askeri disiplinden yoksun olmaları
F Bazı Kuva-i Milliye şeflerinin, TBMM’nin otoritesine girmeyi kabul etmeyerek ayaklanmaları (Demirci Mehmet Efe, Çerkez Ethem gibi)

F Bölgesel hareket etmeleri, işbirliği ve uyum içinde çalışmamaları
F İhtiyaçlarını karşılayabilmek için, zaman zaman halktan zorla para ve yardım toplamaları
F Suçlu gördükleri kişileri kendi kurallarına göre cezalandırmalarıdır.

 Yukarıda sayılan nedenler dâhil Kuva-i Milliye birliklerinin düşman işgalini engelleyememesi, düzenli bir orduya ihtiyaç duyulmasından dolayı 8 Kasım 1920’de bütün askeri birlikler düzenli ordu haline getirilmiş ve Genelkurmay Başkanlığı’na bağlanmıştır.
NOT: Düzenli ordunun kurulmasında 24 Ekim 1920’de Gediz Muharebeleri’nde Yunanlılara karşı Kuva-i Milliye’nin başarısız olması ve bunun sonucunda Bursa ile Uşak’ın elimizden çıkması da etkili olmuştur ((TBMM’de ilk defa tartışmalar oldu.).


MUSTAFA KEMAL’İN SAMSUN’A ÇIKIŞI
(19 MAYIS 1919)

Ø Mondros Ateşkes Antlaşması imzalandığı sırada Mustafa Kemal, Suriye’de Halep’in kuzeyinde Yıldırım Orduları Grup Komutanı olarak İngilizlerle mücadele etmekteydi.
Ø Mondros’un özellikle 7. maddesine dikkat edilmesi yönünde İstanbul’a telgraflar çeken Mustafa Kemal, Hükümet tarafından İstanbul’a çağırıldı.
Ø 13 Kasım 1918’de İstanbul’a gelen Mustafa Kemal, Boğaz’a demirlemiş İtilaf Donanması’nı görünce o meşhur “Geldikleri gibi giderler” sözünü söylemiştir.
Ø Yaklaşık 6 ay İstanbul’da kalan Mustafa Kemal, kurtuluş için Anadolu’ya geçip halkı harekete geçirmekten başka çare olmadığını anladı.
Ø Aynı tarihlerde Karadeniz bölgesindeki karışıklıklardan dolayı, İngiliz Hükümeti’nin isteği sonucunda bu bölgeye bir ordu müfettişi gönderilmesi gündeme gelince, Mustafa Kemal aradığı fırsatı buldu.

Ø Mustafa Kemal’in Anadolu’ya geçerken “9. Ordu Müfettişi ve İstanbul Hükümeti Komiseri” sıfatıyla resmi görevleri şunlardı;

F Karadeniz bölgesinde Rum çetelerine karşı, Türk halkının, İtilaflarca dağıtılan askerlerle birleşerek başlattığı direniş hareketlerini önlemek,

F Halkın elindeki silah ve cephaneleri toplamak,
F İşgallere karşı oluşturulan Milli Cemiyetlerin faaliyetlerini durdurmak,
F Mondros’a uymayarak dağıtılmamış olan, Erzurum’daki 15. Kolordu’yu dağıtıp, silahlarını İtilaf Devletleri’ne teslim etmektir.

NOT: Mustafa Kemal, bu görevleri gerçekleştirebilmesi için geniş yetkilerle donatılmış, Samsun’dan doğudaki tüm illerde askeri ve sivil makamlara emir verme yetkisi almıştır.

Ø 16 Mayıs 1919’da Bandırma Vapuru ile İstanbul’dan yola çıkan Mustafa Kemal Paşa 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkmıştır.
NOT: Mustafa Kemal’in Samsun’a çıkmasıyla milli mücadele fiilen başlamıştır.
Ø Samsun’a çıkışından itibaren, Mondros’a uyulmamasını isteyen Mustafa Kemal’in asıl amaçları;

F Ulusal bilinci uyandırmak ve yaygınlaştırmak
F Ulusal birliği gerçekleştirerek, bağımsızlık savaşını başlatmak,
F Bölgesel kurtuluş ve başka bir devletin güdümünde yaşamak yerine ulusal egemenliğe dayanan, kayıtsız, şartsız, bağımsız yeni bir Türk Devleti kurmaktır.

Ø Samsun ve çevresindeki ilk incelemelerinden sonra Mustafa Kemal, İstanbul Hükümeti’ne ilk raporu olan “Samsun Raporu”nu göndermiştir (22 Mayıs 1919). Bu raporda;

ü Samsun bölgesinde Rumlar siyasi emellerinden vazgeçerlerse, asayiş kendiliğinden düzelir.
ü Türklüğün yabancı mandasına ve kontrolüne tahammülü yoktur.
ü Yunanlıların İzmir’de hakları yoktur. Bu işgal geçici ve haksızdır.
ü Ulus, ulusal egemenlik esasını ve Türk milliyetçiliğini kabul etmiştir ve bunu gerçekleştirmeye çalışacaktır.
NOT: Bu raporla Mustafa Kemal, ilk kez resmi görevine ters düşmüştür.
Ø Samsun, İngiliz işgalinde olduğundan güvenli değildi. Bu nedenle Mustafa Kemal Paşa 25 Mayıs 1919’da Havza’ya geçti.

HAVZA GENELGESİ
(28 MAYIS 1919)
Ø Bütün yurtta ulusal bir örgüt kurulmasının gerekliliğini vurgulayan Mustafa Kemal, Havza Genelgesi’ni yayınladı ve ülkenin her yanındaki askeri ve sivil makamlara gönderdi.
Ø Genelgenin amacı; Türk halkını tehlikelere (işgallere) karşı uyarmak ve kitlesel olarak harekete geçirip, tepki göstermesini sağlamaktır.

Ø Genelge ile Mustafa Kemal Paşa Türk halkından;

ü İşgallere karşı protesto mitingleri ve gösteriler yapılmasını,
ü İstanbul Hükümeti’ne işgalleri kınayan protesto telgrafları çekilmesini,
ü Azınlıklara karşı taşkınlıklar yapılmamasını,
ü Komuta görevlerinin ve silahların hiçbir şekilde terk ve teslim edilmemesini, yurdun her tarafında direniş cemiyetleri kurulmasını istemiştir.

NOT: Mustafa Kemal Paşa’nın genelgedeki duyurularına Türk halkının uyduğunun kanıtı; Havza’dan başlayarak İstanbul’a kadar Anadolu’nun her tarafında mitingler düzenlenmesidir.
Ø 29 Mayıs’ta Havza mitingi (ilk miting), aynı tarihlerde İstanbul’da Fatih, Sultan Ahmet ve Üsküdar mitingleri düzenlendi. Bu gelişmeler karşısında İtilaf Devletleri, 67 Türk aydınını tutuklayıp Malta’ya sürgüne göndermiştir.
Ø İstanbul yönetimi ise Mustafa Kemal Paşa’yı geri çağırmış, fakat Paşa geri dönmediği gibi 1 Haziran 1919’da İstanbul’a çektiği telgrafta; “Anadolu’da oluşmaya başlayan ulusal hareketi hiçbir gücün durduramayacağını” bildirmiştir (I. Çağırılış).
NOT: Bu tutum, Mustafa Kemal Paşa’nın ulusun çıkarlarını işgalci güçlere ve İstanbul Hükümeti’ne karşı çekinmeden savunmaya çalıştığını gösterir.
NOT: Havza Genelgesi, Milli Mücadele döneminde yayınlanan ilk ulusal genelgedir.
AMASYA GENELGESİ (TAMİMİ)
(22 HAZİRAN 1919)
Ø Havza’da çalışmalarını tamamlayan Mustafa Kemal Paşa, Amasya’ya geçti.
Ø Mustafa Kemal tarafından önceden hazırlanmış olan genelge metni, yakın silah arkadaşları Rauf (Orbay) Bey, Refet (Bele) Bey, Ali Fuat (Cebesoy) Paşa, Kazım Karabekir Paşa (Erzurum’daki 15. Kolordu Komutanı) ve Cemal Paşa (Konya’daki Ordu Müfettişi) tarafından onaylandıktan sonra Anadolu’daki tüm askeri ve sivil makamlara gizli olarak bildirilmiştir.
Ø Genelgenin diğer komutanlara da onaylatılmasının amacı; bireyselliğe son verme, halk üzerindeki etkisini artırma ve geçerliliğinin devam etmesini sağlamaktır.
Ø Genelgenin yayınlanma amacı; işgallere karşı halkın oluşturduğu direnme cemiyetlerini tek bir çatı altında birleştirmek için Sivas’ta ulusal bir kongre toplanmasını sağlamaktır. Ayrıca Milli Mücadele’yi kişisel ve bölgesel olmaktan kurtarıp halka mal etmek de amaçlanmıştır.

Ø Maddeleri;

1) Vatanın bütünlüğü ve milletin bağımsızlığı tehlikededir.
2) İstanbul Hükümeti ve Padişah, üzerlerine düşen görev ve sorumluluğun gereklerini yerine getirememektedir. Bu durum, milletimizi yok olmuş gibi göstermektedir.

F Kurtuluş Savaşı’nın amacı, gerekçesi belirtilmiştir (Milli Mücadele’yi niçin yapıyoruz?).

F İstanbul Hükümeti’ne ilk defa açıkça karşı çıkılmıştır.

3) Milletin bağımsızlığını yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.

F Kurtuluş Savaşı’nın yöntemi yani nasıl yapılacağı belirtilmiştir.
F Üstü kapalı olarak ulusal egemenlikten ilk defa bahsedilmiştir. Yönetim şeklinin değişeceğini göstermiştir (ilk kez Cumhuriyetin mesajı verilmiştir.).
F Wilson İlkeleri’ndeki “Her millet kendi geleceğine kendisi karar verecektir.” maddesiyle paralellik gösterdiği için Türk İnkılâbı’na evrensellik kazandırmıştır.
F Genelgeye ihtilalci bir karakter kazandırmıştır.

4) Milletin sesini dünyaya duyurmak için her türlü etki ve denetimden uzak milli bir kurulun oluşturulması gerekmektedir.

F Kurtuluş Savaşı kurumsallaştırılmak istenmiştir.
F Ulusal örgütlenmenin ve hükümetin görevini üstlenecek olan bir Temsil Heyeti (Kurulu)’nin oluşturulması fikri ilk defa ortaya atılmıştır.
F Bu maddenin bir sonucu olarak ilk kez Erzurum Kongresi’nde “Temsil Heyeti” adıyla bölgesel bir kurul oluşturulmuştur. Bu kurul Sivas Kongresi’nde ulusal hale getirilmiştir.

5) Anadolu’nun en güvenilir yeri olan Sivas’ta, milli bir kongrenin toplanması gerekmektedir.
6) Bu kongreye her ilden, milletin güvenini kazanmış üçer delege katılacaktır.
7) Bu delegeler Müdafaa-i Hukuk, Redd-i İlhak Cemiyetleri ve belediyeler tarafından seçilecektir.
8) Bu mesele milli bir sır olarak gizlenmeli ve gerekirse delegeler, yolculukları sırasında değişik isimler ve güzergâhlar kullanmalıdır (İstanbul Hükümeti’nden, İtilaflar’dan ve azınlıklardan durumu gizlemek amaçlanmıştır.).

F Milletin güvenini kazanmış ve Milli Mücadele taraftarı kişilerin seçilmesi amaçlanmıştır.
F Vatanın geleceği ile ilgili kararların halkın istekleri doğrultusunda alınmasını sağlamak amaçlanmıştır.
F Demokratik bir düzene geçileceğinin işaretlerini vermiştir.

9) 10 Temmuz’da Doğu illeri adına Erzurum’da toplanacak olan kongreye katılacak delegeler,

dağılmadan Sivas’a gelerek buradaki kongreye de katılacaklardır.
10) Ordular kesinlikle dağıtılmayacak, askeri ve sivil yöneticiler, görevlerini terk ve teslim etmeyeceklerdir.

F İlk defa Mondros Mütarekesi’ne, İtilaf Devletleri’ne ve İstanbul yönetimine açıkça karşı çıkılmıştır.
F Gerektiğinde silahlı ve topyekûn bir mücadelenin yapılabileceğinin işaretleri verilmiştir.

Ø İtilaf Devletleri genelgeye tepki gösterip İstanbul Hükümeti’ne baskı yapınca Hükümet, Mustafa Kemal Paşa’yı 9. Ordu Müfettişliği görevinden almıştır (II. Çağırılış).
Ø Buna karşılık Mustafa Kemal Paşa, 7 - 8 Temmuz 1919 gecesi Erzurum’dan Padişaha ve Harbiye Nezareti’ne çektiği telgrafta; 9. Ordu Müfettişliği’nden ve çok sevdiği askerlik mesleğinden istifa ettiğini, İstanbul’a dönmeyeceğini ve Anadolu’da mücadeleyi sürdüreceğini bildirmiştir.
NOT: Mustafa Kemal, TBMM’nin 5 Ağustos 1921’de kendisine “Başkomutanlık” yetkilerini vermesine kadar sivil bir vatandaş olarak mücadelesine devam etmiştir.
Ø Amasya Genelgesi’nin Önemi;

F Kurtuluş Savaşı’nın amacı, gerekçesi ve yöntemi ilk kez bu belge ile belirtilmiştir.
F İlk kez ulusal egemenlik temeline dayalı bir devlet düzeni öngörülmüştür.
F Ümmetçi düşünce yerine, ulus düşüncesini savunmuştur.
F Ulusal hareketi başlatan ilk resmi belgedir.
F Türk İnkılâbı’nın “ihtilal” safhasını başlatmıştır.
F Mustafa Kemal’in resmi görevle yaptığı son çalışmadır.

NOT: Mustafa Kemal Paşa, genelgeyle birlikte, her ilin vali ve komutanlarına yazdığı özel bir mektupla; “Artık İstanbul, Anadolu’ya hâkim değil, tabi olmak mecburiyetindedir.” görüşünü de belirtmiştir.
ERZURUM KONGRESİ
(23 TEMMUZ – 7 AĞUSTOS 1919)
Ø Kongreyi toplayan; Doğu Anadolu Müdafaa-i Hukuk ve Trabzon Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleridir.
Ø Toplanma amacı; Doğu Anadolu’yu ve Doğu Karadeniz’i Ermeni ve Rum saldırılarına karşı savunmaktır.
Ø Erzurum Kongresi, Erzurum, Bitlis, Van, Sivas ve Trabzon illerini temsil eden 54 kişinin

katılımıyla gecikmeli olarak 23 Temmuz’da toplanmıştır.
Ø Mustafa Kemal, Amasya’dan Sivas’a geçecekti. Ancak Erzurum’dan aldığı davet üzerine, 3 Temmuz 1919’da bu şehre gelerek kongreye katıldı.
NOT: Mardin, Diyarbakır ve Elazığ delegeleri Elazığ valisi Ali Galip ve Diyarbakır valisinin engellemelerinden dolayı kongreye katılamamıştır.
Ø Mustafa Kemal’in amacı; ulusal kongre için Doğu illerinin desteğini almak ve Amasya Genelgesi’nin esaslarının, bölgedeki delegeler tarafından benimsenmesini sağlamaktı.

Ø Mustafa Kemal’in milli mücadeleyi Erzurum’da başlatmasında;

F Erzurum’un işgal altında olmaması,

F İtilaf Devletleri’nin birliklerine uzakta ve güvenlikli bir yerde olması,
F Kazım Karabekir Komutası’nda dağıtılmamış bir ordunun bulunması gibi faktörler etkili olmuştur.

Ø Kazım Karabekir’in çalışmalarıyla Mustafa Kemal, Erzurum Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’ne üye oldu ve Erzurum Kongresi’ne başkan seçildi.

NOT: Mustafa Kemal’le birlikte Rauf (Orbay) Bey’in de kongreye katılması sorun oldu. Bu sorun iki delegenin (Kazım Bey ve Cevat Bey) istifasıyla çözümlendi.
NOT: Kongre öncesinde yaşanan bir diğer sorun Temsilciler Kurulu Başkanlığı sorunuydu. Mustafa Kemal’in kongre ve ardında da Temsil Heyeti başkanı olmasıyla bu sorun da giderilmiştir.
Ø Mustafa Kemal’in kongreye katılması ve başkan seçilmesi, kongrede ulusal nitelikli kararlar alınmasını sağladı.

NOT: Mustafa Kemal Paşa’nın sivil olarak ilk görevi Erzurum Kongresi Başkanlığı’dır.
Ø Kongrede Alınan Kararlar;

1) Ulusal sınırlar içinde vatan bir bütündür, bölünemez.

F İlk defa milli sınırlardan bahsedilmiştir.

F Bu karar, daha sonra toplanacak olan son Osmanlı Mebuslar Meclisi’nin aldığı Misak-ı Milli kararlarında da aynen kabul edilmiştir.

2) Her türlü yabancı işgal ve müdahalesine karşı, Osmanlı Devleti’nin dağılması halinde millet birleşerek kendini savunacaktır.

F Ulusal bağımsızlıktan taviz verilmeyeceği belirtilmiştir.

3) İstanbul Hükümeti yurdun bütünlüğünü ve milletin bağımsızlığını sağlayamazsa geçici bir hükümet kurulacaktır. Bu hükümetin üyeleri ulusal kongre tarafından seçilecektir. Eğer kongre toplanmamışsa, hükümet kurma işini Temsil Heyeti yapacaktır.

F İlk kez İstanbul Hükümeti’ne alternatif bir hükümet kurmaktan bahsedilmiştir.
F Ulus iradesine önem verildiğini gösterir.

4) Saltanat ve Hilafeti baskı ve zordan kurtarmak için Kuva-i Milliye’yi etkin, İrade-i Milliye’yi hâkim kılmak esastır.

F Ulusal egemenliğe dayalı bir düzenin kurulacağının işaretleri verilmiştir (İlk defa ulusal egemenliğin koşulsuz olarak gerçekleştirileceği belirtilmiştir.).
F Bu madde ileride saltanatın kaldırılacağı ve cumhuriyetin kurulacağı mesajını vermiştir.
F Bu kararın başına ulusal egemenlik anlayışına ters olmasına rağmen saltanat ve hilafet ifadelerinin konmasının nedeni; ortamın böyle bir değişikliğe hazır olmayışı ve ulusal birliğin zedelenebileceği kaygısıdır.

5) Manda ve Himaye kabul edilemez.

F Türk Milleti’nin başka bir devletin güdümünde yaşamak yerine koşulsuz olarak tam bağımsızlığı hedeflediği belirtilmiştir (ilk defa).

6) Hıristiyan unsurlara, siyasi egemenliğimizi ve sosyal dengemizi bozacak ayrıcalıklar verilemez.

F Azınlıkların bağımsızlıkçı çalışmalarına tepki maddesidir (ilk defa).
F Her yönüyle tam bir bağımsızlığın hedeflendiği ve içişlerimize hiçbir devletin karışamayacağı ifade edilmiştir.
F Bu maddeye ek olarak “Bağımsızlığımıza saygı duyan, yurdumuza karşı istila amacı

taşımayan devletlerin teknik ve ekonomik yardımlarını hoşgörü ile karşılar; devletlerin eşitliği ilkesini gözeten, adil ve insancıl bir barışa hazır olunduğunu duyururuz.ifadesi yer almıştır.

7) Mebusan Meclisi’nin derhal toplanmasına ve hükümet işlerinin meclis denetiminde yürütülmesine çalışılacaktır.

F Mücadelenin ulus iradesine dayanacağı vurgulanmıştır.
F Ulus egemenliğine önem verildiğini gösterir.
F İstanbul Hükümeti, meclis aracılıyla denetim altına alınmak istenmiştir.

Ø Bu kongre sonrasında Doğu illerindeki Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri, Doğu Anadolu (Şark Vilayetleri) Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti adıyla birleştirildi.
Ø Ayrıca Doğu illerini Sivas Kongresi’nde temsil etmek üzere Mustafa Kemal başkanlığında 9 kişilik “Temsil Heyeti” seçildi ve “Temsil Heyeti Doğu illerini temsil eder.” kararı alındı (bölgesel).
NOT: Amasya Genelgesi’nde yayınlanan esaslar ilk defa Erzurum Kongresi’nde benimsenmiş ve karara dönüştürülmüştür.
Ø Erzurum Kongresi’nin Önemi ve Özellikleri;

Toplanış şekli, amacı ve yapısı bakımından bölgeseldir. Ancak aldığı kararlar yönünden ulusal ve ihtilalci bir kongredir.
 İç ve dış politikayı ilgilendiren kararlar alması meclis gibi hareket ettiğini gösterir.
İlk defa ulusal egemenliğin kayıtsız şartsız gerçekleştirilmesinden bahsedilmiştir.
Milli mücadelenin temel programı belirlenmiştir.
 Sivas Kongresi’ne ve ondan sonraki ulusal nitelikli çalışmalara ön hazırlık olmuştur.
İlk kez milli sınırlardan ve bir hükümet kurmaktan bahsedilmiştir.
 Kongre kararlarının “Doğu” ile başlayanları bölgesel (yerel), Manda ve Azınlıklar ile ilgili maddeleri dış politika, diğerleri ulusal nitelikli kararlardır.
BALIKESİR KONGRELERİ
§ I. KONGRE (27 HAZİRAN – 12 TEMMUZ 1919)
§ II. KONGRE (26 – 30 TEMMUZ 1919)

Ø Bölgesel nitelikli olan ve Mustafa Kemal Paşa’nın katılmadığı bu kongrenin amacı; Ege Bölgesi’ni (Batı Anadolu’yu) Yunan işgallerine karşı savunmaktır.
Ø Bu kongrede, Ayvalık kıyılarından başlayıp Soma, Akhisar, Nazilli kasabalarına kadar uzanan bir hat üzerinde “Batı Cephesi”nin kurulmasına karar verilmiştir (Kurtuluş Savaşı’nın ilk cephesi).
Ø Bu gelişmelerle Batı Cephesi’nin ve Kuva-i Milliye’nin kurulması resmiyet kazanmıştır.
Ø Padişaha (Saltanat) bağlılık bildirilmiştir.
Ø Bu kongrenin Amasya Genelgesi’nin bağımsızlık yönündeki çağrısına katılması olumlu, padişaha bağlılık bildirmesi olumsuz bir gelişmedir.

ALAŞEHİR KONGRESİ
(16 – 25 AĞUSTOS 1919)
Ø Toplanma amacı; Balıkesir Kongresi kararları doğrultusunda, Ege Bölgesi’nde Yunan işgallerine karşı önlemler almak ve Kuva-i Milliye güçlerini asker ve malzeme yönünden desteklemektir.
Ø Bu kongre de bölgeseldir.
Ø Mustafa Kemal Paşa, bu kongreye de katılmamıştır.
Ø Alaşehir Kongresi, padişaha ve hilafete bağlı kalınması kararının yanı sıra; “gerekirse İtilaf Devletleri’nden de yardım alınabileceği” görüşünü kabul etmiştir.

NOT-1: Bu iki kongre kararları doğrultusunda oluşturulan Batı Cephesi, Temsil Heyeti’nin işini kolaylaştırmış, Sivas Kongresi’nden sonra Ali Fuat (Cebesoy) Paşa Temsil Heyeti tarafından BatıCephesi’ne komutan olarak atanmış, böylece Batı’daki direniş kontrol altına alınmıştır.
NOT-2: Her iki kongre delegeleri de ulusal egemenliği onaylamamıştır yani yeni bir devlet düzeni kurma düşünceleri olmamıştır. Padişaha bağlılık bildirip Sivas Kongresi’ne katılmamışlardır. Sadece gözlemci göndermişlerdir.
NOT-3: Her iki kongrenin de en önemli eksikliği bölgesel hareket etmeleri ve birleştirici bir lider ve kurumdan yoksun olmalarıdır.
NOT-4: 6 Ağustos 1919’da toplanan Nazilli Kongresi’nde de milis güçlere asker sağlanması kararlaştırılmış ve Kuva-i Milliye birlikleri arasında uyum sağlanması esası öngörülmüştür.
SİVAS KONGRESİ
(4 – 11 EYLÜL 1919)
Ø Bu kongreyi diğer kongrelerden ayıran en önemli özelliği; temsil edilen yerler ve aldığı kararlar itibariyle ulusal bir karaktere sahip olmasıdır.
Ø Amacı; Amasya Genelgesi’nde belirtildiği üzere, ulusal güçleri birleştirmek ve ulusal hareketi idare edebilecek bir teşkilat kurmaktır.
Ø Kongrenin toplanmasına yakın, Damat Ferit Hükümeti ve İngilizler, Sivas Kongresi’nin dağıtılması, Mustafa Kemal ve arkadaşlarının tutuklanması için Elazığ Valisi Ali Galip’i görevlendirmiştir.
Ø Mustafa Kemal olaydan haberdar olarak, Malatya yakınlarında kuvvet toplamaya başlayan Ali Galip’in üzerine milli güçleri gönderip kuvvetlerini dağıtmıştır. Böylece kongrenin toplanmasını engelleme girişimleri sonuçsuz kalmıştır.

NOT: Bu olaydan sonra Mustafa Kemal Paşa, İstanbul Hükümeti’ne çektiği telgrafta; “Yaptıklarınızın hesabını bu millet, elbet bir gün sizden soracaktır.” demiştir.
Ø Sivas Kongresi, 4 Eylül 1919’da 38 delegenin katılımıyla toplanmıştır.
Ø Kongrenin ilk günü bazı delegeler Mustafa Kemal’i Kongreye başkan seçmek istemediler. Ancak genel oyların çoğunu alan Mustafa Kemal, Kongre başkanlığına, kongre sonunda da Temsil Kurulu Başkanlığı’na seçildi.

NOT: Bu gelişmelerle Mustafa Kemal, ulusal bir lider haline geldi.
Ø Kongrede Alınan Kararlar;

1) Erzurum Kongresi’nde alınan kararlar, burada yeniden görüşülerek, ulusal kararlar olarak aynen kabul edilmiştir.

2) Bütün yararlı cemiyetler (Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri); Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti olarak birleştirildi.

F Amaç; Kurtuluş Savaşı’nı tek elden yönetmektir.
F Siyasi örgütlenmede ilk büyük adım atılmıştır.
F Cepheler arasında birlik sağlanmak istenmiştir.

3) Tam bağımsızlıkta karar kılınarak manda ve himaye düşüncesi bir daha gündeme gelmemek üzere kesin olarak reddedilmiştir.

F Kongrenin ilk günü bazı delegeler özellikle ABD mandasını tekrar gündeme getirmiş ancak bu durum ulusal bağımsızlığa ve ulusal egemenliğe ters olduğu için Erzurum Kongresi’nden sonra bir daha reddedilmiştir.
F Bu kararın çıkması Türk Milleti’nin kayıtsız şartsız tam bağımsızlığı hedeflediğini göstermektedir.

4) İlk kez Erzurum’da oluşturulan ve sadece doğu illerinde yetkili kılınan 9 kişilik Temsil Heyeti, “Yurdun bütününü temsil eder” şeklinde yeniden düzenlenerek, ulusal hale getirildi ve üye sayısı 16’ya yükseltildi (Mustafa Kemal yeniden Temsil Kurulu Başkanlığı’na getirildi.).
Kongre Sonrası Gelişmeler
 Temsil Kurulu, Türk Milleti adına iç ve dış politikada siyasi ve idari karar almak için tek yetkili organ haline getirildi.
 Temsil Kurulu, ilk defa yürütme yetkisini (hükümet görevi) kullanarak Ali Fuat Paşa’yı Batı Cephesi Komutanlığı’na atadı ve Güney Cephesi’ne bazı subaylar gönderdi.
 Bu kongredeki ulusal çalışmalar, ileride TBMM’nin açılmasına da ivme, hareketlilik kazandırmıştır.
 Kongreye katılanların halk temsilcileri olması, ulusal egemenliğin işlerlik kazandığını gösterir.
 Kongre ile Misak-ı Milli’nin özü, çerçevesi ve esasları hazırlanmıştır.

Temsil Kurulu, Ali Galip Olayı nedeniyle tüm yurda çektiği telgraflarda;

F İstanbul ile tüm haberleşmelerin kesilmesini,

F Yapılacak tüm çalışmalarda Sivas’a bağlı kalınmasını,

F
Her türlü haberleşme ve danışma merkezinin Sivas olduğunu,

F İstanbul’un Anadolu’ya atadığı komutan ve valilerin kabul edilmeyerek, geri gönderilmesini istemiştir.

NOT: Temsilciler Kurulu, bu çalışmalarıyla İstanbul Hükümeti’ne bağlı olmadığını göstermeyi amaçlamıştır.
 Bu kararlara uyulması sonucu, İstanbul’un Anadolu’yla bağlantısı kopmuş, bu gelişme üzerine Padişah Vahdettin, Damat Ferit’i (Sadrazamı) görevden almıştır (30 Eylül 1919).
 Damat Ferit Hükümeti’nin düşürülmesi, Temsil Kurulu’nun ilk siyasi başarısıdır.
 Sivas Kongresi’nden sonra yayın yoluyla propaganda yapmak, ulusu milli mücadele etrafında toplamak ve ulusal hareketin haklılığını duyurmak için, Sivas’ta “İrade-i Milliye” adlı bir gazete çıkarılmaya başlandı (Daha sonra Ankara’da “Hâkimiyet-i Milliye” olarak çıkarılacak olan bu gazete, ulusal mücadelenin ilk yarı resmi yayın organı oldu.).

NOT-1: Bununla birlikte Milli Mücadeleyi destekleyen diğer yayınlar şöyle sıralanabilir; Tasvir-i Efkar, Vakit, İkdam, Albayrak, Yeni Gün, Ses, İzmir’e Doğru, Doğru Söz, Açıksöz, Babalık, Öğüt, Mimber, Yeni Adana, İstikbal, Ahali, Emel,
İleri, Hukuk-u Beşer, Küçük Mecmua, Akşam, Tercüman gazeteleri ve Sebilürreşad dergisidir.
NOT-2: Milli Mücadele’ye karşı olan yayınlar ise; Alemdar, Peyam-ı Sabah, Ferda, Türkçe İstanbul, Jurnal Köylü, Aydede, Ümit, Güleryüz, İrşad, Tan, Yeni Dünya, Şarkın Sesi, Zafer, Zincirbent gazeteleridir.
 Ayrıca Ankara’da “Anadolu Ajansı” (A.A) adıyla bir de radyo kuruldu.
 Temsil Kurulu, TBMM açılıncaya adar görevini sürdürmüş, TBMM’nin açılmasıyla da görevini “İcra Vekilleri Heyeti”ne devretmiştir.
AMASYA (PROTOKOLÜ) GÖRÜŞMELERİ
(20 – 22 EKİM 1919)
Ø Sivas Kongresi sonrasında İstanbul’da Damat Ferit Hükümeti düşmüş, yerine Ali Rıza Paşa Kabinesi kurulmuştu (2 Ekim 1919).

Ø Ali Rıza Paşa sadrazam (başbakan) olunca, “Anadolu hareketine kayıtsız olmadıklarını” ifade eden ılımlı bir açıklama yaptı. Buna karşılık Temsilciler Kurulu da bir açıklama yaparak, “İstanbul’da kurulan Ali Rıza Paşa Hükümeti’ni, ulusal kararlara karşı çıkmaması koşuluyla desteklediklerini” belirtmiştir.
Ø Taraflar arasındaki ilişkilerin yumuşaması üzerine Ali Rıza Paşa, Bahriye Nazırı (Bakanı) Salih Paşa’yı Temsil Heyeti ile görüşmeler yapmak üzere Amasya’ya gönderdi.
Ø Amasya Görüşmeleri’ni, Temsilciler Kurulu adına Mustafa Kemal Paşa, Rauf ve Bekir Sami Beyler yapmıştır.
Ø Salih Paşa ile Temsilciler Kurulu Başkanı Mustafa Kemal arasında üç gün süren görüşmeler sonucunda Amasya Protokolü imzalanmıştır.

Ø Buna göre;

1) İşgallere karşı hep birlikte karşı konulacak, Türklerin çoğunlukta olduğu yerlerin işgaline izin verilmeyecektir.
2) İstanbul Hükümeti, Temsil Heyeti ile Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’ni ve Sivas Kongresi kararlarını tanıyacaktır.
3) İstanbul Hükümeti, Temsil Kurulu’nun rızası olmadan düşmanlarla barış görüşmesine gitmeyecek; bundan sonra yapılacak görüşmelere Temsil Heyeti’nin uygun göreceği kişiler de katılacaktır.
4) Mebusan Meclisi, İstanbul dışında, İstanbul Hükümeti’nin de uygun göreceği bir şehirde derhal toplanacaktır.

Mustafa Kemal Paşa’nın Mebusan Meclisi’nin İstanbul dışında toplanmasını istemesinin nedenleri;

   İstanbul’un  İtilaf  Devletlerince  fiilen  işgal
edilip baskı altında tutulması
   İstanbulda saltanat  taraftarlarının çoğunlukta olması
   Bütün zarar cemiyetlerin merkezinin İstanbul olması
   Tüm bu nedenlerden dolayı İstanbulda sağlıkkarar alınamayacağını şünmesidir.


5) Mebusan Meclisi’nin toplanması için seçimlere gidilecek, seçimler tam bir serbestlik içinde yapılacak; yalnız İttihatçıların seçilmemesi için telkinler yapılabilecektir.

Ø Salih Paşa bu kararların dışında, eğer şartlar müsait olursa uygulanabilme sözü verdiği şu gizli kararları da kabul etmiştir;

   İzmirin kurtarılmasına çalışılacaktır.
 Milliyetçi     basın     üzerindeki     sansür kaldırılacaktır.
   İşgalcilerle  işbirlikçilik  yapan  cemiyetler  ile basın yayın organlarının çaşmalarına engel
olunacak, yine bu davranışlarda bulunan kamu görevlilerine de işten el çektirilecektir.

Ø Salih Paşa, bu kararları İstanbul Hükümeti’ne kabul ettireceğini, ettiremezse istifa edeceğini belirterek İstanbul’a dönmüştür.
Ø Salih Paşa, İstanbul’da kararları kabul ettiremedi ama istifa da etmedi.
Ø Yürürlüğe giren tek karar, seçimlere gidilip Mebusan Meclisi’nin açılması oldu.
NOT: İstanbul Hükümeti’nin bu kararları biri hariç kabul etmemesinin nedeni; merkezi otoritesini korumak istemesi ve Anadolu hareketinin daha da güçleneceğinden endişe duymasıdır.
Ø İlk kez İtilaf Devletleri, İstanbul Hükümeti ve Temsil Kurulu farklı amaçlar için de olsa, ortak bir karara varmış oldular. Bu kararda;

F Temsil Kurulu’nun amacı; Ulusal bağımsızlık hareketini meşrulaştırmak, bunu başaramazsa da İstanbul’da sağlıklı kararlar alınamayacağını ispatlamaktır.
F İstanbul Hükümeti’nin amacı; Kendi çıkarları doğrultusunda kararlar çıkartarak, Temsil Kurulu’nu etkisiz ve yetkisiz kılabilmektir.
F İtilaf Devletleri’nin amacı; Toplanacak olan Mebusan Meclisi’ne, işgalleri onaylatarak resmileştirmektir.

Ø Amasya Görüşmeleri’nin Önemi

§ İstanbul Hükümeti; bu görüşmeyle Temsil Heyeti’ni Sivas Kongresi kararlarını ve Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’ni resmen tanımış oldu.
§ Amasya Protokolleri, Temsil Kurulu’nun ikinci siyasi başarısıdır.
§ Ayrıca bu görüşmeler Temsil Kurulu’nun siyasi etkinliğini daha da artırmıştır.
§ Osmanlı Mebusan Meclisi’nin açılmasını kesinleştirmiştir.
TEMSİL KURULU’NUN ANKARA’YA GELİŞİ
(27 ARALIK 1919)
Ø Amasya Görüşmeleri’nde alınan kararlar doğrultusunda Anadolu’da seçimler yapılmıştır.
Ø Erzurum Milletvekili seçilmiş olan Mustafa Kemal, İstanbul’da toplanacak olan Mebusan Meclisi’nin güven içinde çalıştığı görülene kadar, Temsilciler Kurulu ile birlikte Sivas’tan Ankara’ya gelmiş ve burada kalmaya karar vermişlerdir.

Ø Ankara’nın Milli Mücadele’nin fiili merkezi olarak seçilme nedenleri;

F Hiç işgal edilmemiş, savunmaya elverişli, müstahkem (korunaklı) bir şehir olması
F Anadolu’nun her yanı ile ulaşım ve haberleşme ağının iyi olması (telgraf hatları, tren yolları v.b.)
F Yunanlılarla mücadele edilen Batı Cephesi’ne ve Fransızlarla mücadele edilen Güney Cephesi’ne yakın olması
F İstanbul’a yakın olması ve Mebusan Meclisi’nin çalışmalarını daha yakından izleme imkânının bulunması
F Ankara’da ulusal örgütlerin güçlü olmasıdır.

Ø Temsil Kurulu’nun Ankara’ya geliş nedenlerinden biri de yeni seçilen ve İstanbul’a gidecek mebuslarla tek tek görüşerek, onlara, İstanbul’da ulusal kararlar doğrultusunda çalışmalar yapmaları için telkinde bulunmaktır.
Ø Ankara’nın yerli halkı Seymenler, Temsil Kurulu’nu ve Mustafa Kemal’i çok sıcak karşılamışlar ve “Seni görmeye geldik, uğrunda ölmeye geldik” sözleriyle bu kadronun etrafında bütünleşmişlerdir.
SON OSMANLI MEBUSAN MECLİSİ’NİN TOPLANMASI VE MİSAK-I MİLLİ’NİN KABULÜ (12 OCAK 1920 – 28 OCAK 1920)
Ø Amasya Görüşmeleri sonucunda İstanbul Hükümeti; Meclis-i Mebusan’ın toplanmasını kabul etmişti. Bu nedenle Kasım ayında seçimler yapıldı.
Ø Anlaşma Devletleri, işgal altındaki bölgeler de dâhil olmak üzere seçimleri engelleyecek bir harekette bulunmadılar.

NOT: İtilaf Devletleri İstanbul’u denetim altında tuttukları ve meclisin, kendilerinin sunacağı barış koşullarını kabul edeceğini umdukları için seçimlere ve meclisin toplanmasına karışmamışlardır.
Ø Seçimleri genelde Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri’nin desteklediği adaylar kazandı. Seçimlerde Mustafa Kemal Erzurum’dan milletvekili seçilmiştir.

Ø Mustafa Kemal Paşa, İstanbul’a gidecek milletvekilleriyle Ankara’da bir ön görüşme yaptı ve şu kararlara uymalarını istedi;

F Mustafa Kemal, gıyaben Meclis Başkanı seçilecek,

NOT: Mustafa Kemal’in İstanbul’da toplanacak olan Mebuslar Meclisi’ne başkan seçilmek istemesinin nedeni; dağıtılması halinde başkanlık yetkisini kullanarak, Meclisi Anadolu’da daha güvenli bir yerde toplayabilmektir.
F Meclis’te Müdafaa-i Hukuk Grubu oluşturulacak
F Vatanın bütünlüğü ve milletin bağımsızlığı ile ilgili kararlar alınacak

NOT: Mustafa Kemal’in İstanbul’a gidecek milletvekilleriyle Ankara’da görüşme girişimlerini İstanbul Hükümeti engellemeye çalışmıştır. Bunun nedeni; Meclisin (yasama gücünün) etki altında kalacağından kaygı duymasıdır.
Ø Hazırlıklar tamamlandıktan sonra 12 Ocak 1920’de İstanbul’da Osmanlı Mebusan Meclisi toplanarak çalışmalarına başladı.
Ø Mustafa Kemal, meclis başkanlığına seçilemedi (Reşit Hikmet Bey seçildi), Müdafaa-i Hukuk Grubu oluşturulamadı. Bunun yerine Felah-ı Vatan (Vatanın Kurtuluşu) adlı yeni bir grup kuruldu.
NOT: Mustafa Kemal’e söz verip amaçlarından uzaklaşan milletvekillerinin bu davranışlarının nedeni; saltanata bağlı olduklarını göstermek istemeleri ve İtilaf Devletleri’nin baskısından çekinmeleridir.
Ø Meclisteki çalışmalar her ne kadar Mustafa Kemal’in istediği yönde gerçekleşmemişse de 28 Ocak 1920’de Mebusan Meclisi’nin gizli oturumunda Türk milleti için çok önemli olan Misak-ı Milli (Milli Ant / Yemin) kabul edilmiştir.

NOT: Misak-ı Milli kararları bir parlamento kararı olup, padişah tarafından onaylanmamıştır.
Ø Misak-ı Milli Kararları

1) Sınırlar: Mondros Ateşkesi’nin imzalandığı güne kadar Türk ordularının koruduğu; henüz işgale uğramamış, Müslüman Türk nüfusun çoğunluğu oluşturduğu vatan toprakları bir bütündür parçalanamaz.

F Bu karar daha önce Erzurum Kongresi’nde benimsenmiştir.
F Milli sınırlara son ve kesin şekli verilmiştir.
F Ulusal sınırlar Wilson İlkeleri’ne uyumluluk gözetilerek çizilmiştir.

2) Boğazlar: İstanbul ve Marmara’nın güvenliği sağlandığı takdirde, Boğazlar uluslararası ticarete açılabilir. Ayrıca Boğazlardan geçecek gemilerin durumu, bizimle birlikte diğer ilgili devletlerin de ortak kararlarıyla tespit edilmelidir.

F Bu kararla siyasi ve askeri bağımsızlık vurgulanmıştır.

3) Azınlık Hakları: Sınırlarımız dâhilinde yaşayan azınlıklara, komşu ülkelerdeki Türk azınlıklara tanınan haklar oranında hak tanınacaktır.

F Avrupalı Devletlerin içişlerimize karışmasını engellemek ve bağımsız bir devlet olduğumuzu kabul ettirmek amaçlanmıştır.
F Devletlerin eşitliği prensibine uygun hareket edilmiştir.

4) Kapitülasyonlar: Politik, ekonomik ve mali gelişmemizi engelleyen ve hukuk alanında hâkimiyetimizi sınırlayan imtiyazlar kabul edilemez

F Bu karar ile kapitülasyonların kaldırılması amaçlanmıştır. (Kapitülasyonlara ilk defa karşı çıkılmıştır.).
F Bağımsızlık ve egemenlik haklarımızdan taviz verilemeyeceği vurgulanmıştır.

5) Arap Ülkeleri: Ateşkes imzalandığı sırada işgal altında bulunan ve halkın çoğunluğunu Arap Müslümanların oluşturduğu ülkelerin geleceği, o ülke halklarının kararına göre belirlenmelidir.

6) Batı Trakya: Bölgenin geleceğini belirlemek üzere halkoyuna başvurulmalıdır.

7) Vilayet-i Selase: Kendi istekleriyle Türkiye’ye katılmış olan Kars, Ardahan ve Batum (Artvin)’da gerekirse bir daha halkoyuna başvurulmalıdır (Daha önce Temmuz 1918’te halkoylaması yapılmıştı.).
NOT: Bu bölgelerde, halkın çoğunluğu Türk ve Müslüman olduğundan, serbest oylamanın çıkarlarımıza uygun olacağı düşünülmüştür.
8) Osmanlı Borçları: Sınırlar, Boğazlar ve İstanbul ile ilgili şartlarımız kabul edilirse Osmanlı dış borçları ödenecektir. Bu şartlar kabul edilmeden barış yapmak mümkün değildir.

F Kayıtsız, şartsız bağımsızlık amaçlanmıştır.

Ø Misak-ı Milli Kararları’nın Önemi

ü Ulusal sınırlarımız kesin olarak çizilmiştir.
ü Misak-ı Milli, Türk milletinin ulusal sınırlar içerisinde bağımsız yaşama yeminidir.
ü Ulusal bilince erişildiğini göstermiştir.
ü Misak-ı Milli’de ulusal bağımsızlık ve ülke bütünlüğü ile ilgili konular gündeme gelmiş ancak padişahın meclisteki etkinliği nedeniyle ulusal egemenlik ilkesi ön plana çıkarılmamıştır.
ü Wilson İlkeleri’ne uygun bir barışa hazır olunduğu vurgulanmıştır.
ü Ulusal bağımsızlık mücadelesine yasallık kazandırmıştır (ikinci kez)
ü Kurtuluş Savaşı’nın programını ve temelini oluşturmuştur (kesin şekli verilmiştir.).

Ø İtilaf Devletleri’nin Misak-ı Milli Kararlarına Tepkileri

Þ Mebuslar Meclisi, Misak-ı Milli kararlarını 28 Ocak 1920’deki gizli oturumda kabul etmiş,

ancak kararlar 17 Şubat 1920’de basına duyurulmuştur.
 Bu kararlardan rahatsızlık duyan işgalci güçler, önce Hükümet ve Meclise baskı yaparak alınan bu kararların değiştirilmesini istediler.
NOT: İşgalci güçlerin bu tutumlarının nedeni; alınan bu kararları beklentilerine aykırı bulmalarıdır.
 İtilafların ve padişahın baskıları sonucu, Sadrazam Ali Rıza Paşa istifa etti (3 Mart 1920). Yerine getirilen Salih Paşa da baskılar sonucu istifa etmiştir (2 nisan 1920).
 İstekleri kabul edilmeyen işgalci güçler, 16 Mart 1920’de İstanbul’u resmen işgal ederek, Mebusan Meclisi’ni basıp dağıtmışlar ve 150 kadar milletvekilini ve aydını tutuklayarak Malta Adası’na sürgüne göndermişlerdir (İşgal, Mondros’un 7. maddesine dayandırılmıştır.).

NOT: Mebusan Meclisi’nin dağıtılması işgalci güçlerin, Türk halkının iradesini yok saydıklarını gösterir.
NOT: Kanun-u Esasi’ye göre, Mebusan Meclisi’ni açma – kapatma yetkisi padişahın elinde olmasına rağmen, İngilizlerin meclisi basıp dağıtmaları, anayasaya aykırı bir durumdur.
İşgalden hemen sonra yayınlanan bildiride işgalci güçler;

v İşgalin geçici olduğunu,
v Amaçlarının saltanat makamının nüfuzunu kırmak değil, aksine padişahın Osmanlı idaresinde kalacak yerlerdeki nüfuzunu kuvvetlendirmek olduğunu,


v Anadolu’da karışıklık devam ederse, İstanbul’un Türklerden alınacağını,
v Herkesin saltanat makamı olan İstanbul’un emirlerine uyması gerektiğini belirtmişlerdir.
NOT: İtilaf Devletleri, İstanbul’un işgalinin dünya kamuoyunda kendileri hakkında oluşturacağı olumsuz imajı yok etmek, işgalden Anadolu hareketinin sorumlu olduğunu göstermek ve Milli Mücadele’yi engelleyerek halkın tepkisini azaltmak amacıyla bildiri yayınlamışlardır.
NOT: İstanbul’un İtilaflar tarafından işgal edilmesi ve Mebusan Meclisi’nin dağıtılması Türk halkının İstanbul Hükümeti’ne olan güvenini sarsmıştır.
Ø Mustafa Kemal’in İşgale ve İtilaf Devletleri’ne Tepkisi (19 Mart 1920)

 Mustafa Kemal işgali öğrenince tüm yurdu bu işgalden haberdar eden bir genelge yayınlamış, ayrıca İstanbul’daki İtilaf Devletleri temsilcileri ve bütün tarafsız ülkelere protestoda bulunarak aşağıdaki tedbirleri almıştır;

F İstanbul ile tüm ilişkiler kesilecektir.
F İstanbul’daki tutuklamalara karşılık Anadolu’daki İtilaf subayları tutuklanacaktır.
F Bundan sonra İstanbul’a hiçbir ilden vergi gönderilmeyecek, İstanbul Hükümeti’nin gelirleri Ankara’da toplanacaktır.
F İstanbul ve Adana’dan Anadolu’ya düşman askerlerinin sevkiyatının engellenmesi için Geyve ve Ulukışla demiryolları tahrip edilecektir.
F Padişah tutsak olduğu için bundan sonra Milli Mücadele padişah adına da yürütülecektir.
F İstanbul’dan Anadolu’ya kaçabilen milletvekillerinin hakkı saklıdır. Ankara’da yeni açılacak olan Meclise katılabileceklerdir.

NOT-1: Bütün bu gelişmeler, saltanat ve hilafet yanlılarını da ulusal mücadelecilerin yanına yöneltmiş ve Ankara’da TBMM’nin açılmasına zemin hazırlamıştır.
NOT-2: Mustafa Kemal’in, İstanbul’da meclisin sağlıklı kararlar alamayacağı görüşü haklılık kazanmış, gerçekçiliği ve ileri görüşlülüğü kanıtlanmıştır.
NOT-3: Salih Paşa’nın istifası üzerine 5 Nisan 1920’de Damat Ferit Paşa yeniden sadrazamlığa getirilmiş ve hükümeti kurmuştur. 11 Nisan 1920’de de Padişah, Mebusan Meclisi’ni süresiz olarak kapatmış (3. Kapatılış), böylece Osmanlı Parlamento Tarihi de sona ermiştir.
I. TBMM’NİN AÇILMASI
(23 NİSAN 1920)
Ø 16 Mart 1920’de İstanbul’un İtilaf Devletleri tarafından resmen işgal edilmesi ve Mebusan Meclisi’nin dağıtılması, Saltanat tutsak duruma düştüğü için İstanbul Hükümeti’nin görev ve sorumluluklarını yerine getirememesi gibi nedenler, Mustafa Kemal’e düşüncelerini gerçekleştirme fırsatı vermiş ve I. TBMM’nin açılmasına zemin hazırlamıştır.
Ø Mustafa Kemal 19 Mart 1920’de bir genelge yayınlayarak İstanbul’un işgalini protesto etmiş; Ankara’da yeni bir meclisin açılacağını, Anadolu’ya kaçabilen milletvekillerinin haklarının saklı olduğunu (14 milletvekili) ve açılacak olan Millet Meclisi’ne onların da katılabileceğini bildirmiştir.

NOT: Bu genelge ile İstanbul’daki milletvekillerine sahip çıkılması, ulusal iradenin pekiştirilmeye çalışıldığını gösterir.
Ø İlk TBMM, Mart ayının son günlerinde yapılan seçimlerle Anadolu’dan seçilen milletvekilleri ve İstanbul’dan Ankara’ya kaçabilen milletvekillerinin katılımıyla 23 Nisan 1920’de en yaşlı üye olması sebebiyle Sinop Milletvekili Şerif Bey’in geçici başkanlığında açıldı (120 milletvekili ile).
Ø Mustafa Kemal Paşa, ilk Meclise Ankara Milletvekili olarak katıldı ve 24 Nisan 1920’de Meclis Başkanlığı’na seçildi (TBMM’nin ilk resmi başkanı).
Ø Mustafa Kemal’in 24 Nisan 1920’de Meclis’e yazılı olarak sunduğu önerge onaylanarak aynen kabul edilmiştir.

Ø Bu önergeye göre;

1) Mecliste toplanmış olan ulusal iradeyi doğrudan vatanın geleceğine hâkim kılmak esastır. TBMM’nin üstünde hiçbir güç ve makam yoktur.

 Osmanlı Hükümeti ve Saltanat yok sayılmıştır.
 Meclisin “ihtilalci” özelliğini gösterir.
 İleride Cumhuriyet yönetimine geçileceğini belirtmektedir (ulusal egemenlik).

2) Yasama (kanun yapma) ve Yürütme (Hükümet) yetkileri TBMM’ye aittir (Güçler birliği).

 Bu sistemin kabul edilmesinin temel amacı; Meclisi, milletin tek temsilcisi haline getirmek ve Milli Mücadele’de çabuk karar alıp uygulayabilmektir.
 Yasama ve Yürütme yetkilerinin TBMM’de toplanması, Cumhuriyet yönetimine geçileceğinin kesin bir göstergesidir.
 Bütün yetkilerin TBMM’nin elinde toplanması demokrasiye terstir.
 Meclis, gerekli gördüğü hallerde İstiklal Mahkemeleri’ni kurarak yargı gücünü de kullanmıştır.

3) Hükümet kurmak zorunludur.

 Yeni Türk Devleti’ne işlerlik kazandırmak amaçlanmıştır.
 İstanbul Hükümeti’nin yerine başka bir hükümet kurulacağı belirtilmiştir.

4) Geçici kaydıyla bir hükümet başkanı tanımak veya padişah vekili atamak doğru değildir.

 Meclisin, kararlarında bağımsız olması gerektiği ve sürekli olacağı vurgulanmıştır.

5) Hükümet işleri, Meclis içerisinden seçilecek bir heyet tarafından yürütülecektir. Meclis Başkanı bu heyetin de başkanıdır.

 Bu kararla Meclis Hükümeti Sistemi kabul edilmiştir.
 Bu karar aynı zamanda güçler birliğinin bir sonucudur.
 Meclis Hükümeti sisteminden Kabine sistemine geçiş, Cumhuriyetin ilanı ile birlikte olacaktır.
NOT: Meclisin açılması ve hükümetin kurulması ile Temsil Kurulu’nun görevi sona ermiştir.
6) Padişah ve halifenin geleceği, işgalcilerin baskısı bittikten sonra Meclis tarafından belirlenecektir.

 Bu ilke ile meclis, saltanat makamının üzerinde yer almaktadır.
 Ulusal egemenlik anlayışına ters olmasına rağmen böyle bir karar alınmasının nedeni; ortamın böyle bir değişikliğe hazır olmaması ve halkın tepki gösterebileceği endişesidir.

NOT: İlk TBMM’nin yeni bir devlet düzenine geçilmesini sağlayıcı yönleri bulunmasına rağmen, bu yönleri ön plana çıkarılmamış, herkesin ortak tutkusu olan vatanın kurtarılmasına öncelik verilmiştir.
I. TBMM’NİN ÖZELLİKLERİ
ü TBMM’nin açılmasıyla “Milli Egemenlik” ilkesi tam olarak ilk kez gerçekleştirilmiştir.
ü Yeni bir devletin kurulmasını sağladığından “Kurucu Meclis” sıfatını almıştır (Anayasa yapması bu duruma örnektir.). Ancak ulusal birlik ve beraberliği zedelememek için “olağanüstü yetkilere sahip meclis” tanımlaması yapılmıştır.
ü Yeni bir yönetim anlayışını ve egemenliğin kaynağını değiştirmeyi öngördüğü için “ihtilalci” bir karakter taşımıştır.
ü Ulusal iradeyi vatanın geleceğine egemen kılmak istemesi, azınlıklara yer vermemesi, Misak-ı Milli’yi ve İstiklal Marşı’nı kabul etmesi “Ulusal bir meclis” olduğunu gösterir.
ü Üyeleri seçimle belirlendiği için “Demokratik”, toplumun her kesiminden temsilcilere yer vermesi nedeniyle de “çok sesli” bir meclistir.
ü Güçler birliği ilkesini benimsediği için “olağanüstü yetkilere sahip” bir meclistir.
ü İstanbul’daki Mebusan Meclisi’nin devamı olmayıp tamamen halk egemenliği ilkesiyle kurulmuştur (Aynı zamanda Ayan Meclisi’nden de bu yönüyle ayrılır.).
ü Kurtuluş Savaşı’nı yönettiği için “savaş meclisi”dir.
ü Yasalar önünde halkın eşitliği prensibini benimsediği için “halkçı” bir meclistir.
ü Partileşme yoktur, gruplaşma vardır; Halk Zümresi (Bolşevikçiler), Islahat Grubu (Saltanatçılar), İstiklal Grubu (M. Kemal taraftarları), Müdafaa-i Hukuk Grubu (Mustafa Kemal tarafından kurulmuştur.),

Tesanüd (Dayanışma) Grubu (Eski İttihatçılar), Yeşil Ordu (Çerkez Ethem yanlıları) ilk mecliste yer alan gruplardır.
ü Teokratik bir meclistir; din ve şeriat işlerini yürütme görevini TBMM üstlenmiştir (1921 Anayasası’nın kabulü ile).
ü Meclis Hükümeti Sistemi’ni benimsemiştir; Meclis Başkanı Hükümetin de başkanıdır. Hükümet üyeleri (bakanlar) meclis içerisinden tek tek oylanarak seçilir, istenmeyen hükümet üyesi değiştirilebilir fakat hükümet düşmez. Bu sistemde Başbakan ve Cumhurbaşkanı gibi makamlar yoktur. TBMM bu makamların kendisidir.

    I. TBMM;

¨ Düzenli orduyu kurmuştur (8 Kasım 1920).
Anayasayı yapmıştır (Teşkilat-ı Esasiye – 1921).
Ülkeyi işgalden kurtarmıştır.
Saltanatı kaldırmıştır (1 Kasım 1922).
Lozan’a heyet göndermiştir.
NOT-1: 25 Nisan 1920’de Mustafa Kemal’in başkanlığında 7 kişilik geçici bir icra heyeti “yürütme kurulu” oluşturulmuş, 3 Mayıs 1920’de “İcra Vekilleri Heyeti” genişletilmiş ve Yeni Türk Devleti’nin ilk hükümeti kurulmuştur.
NOT-2: I. TBMM, Milli Mücadele yıllarında iyice yıprandığı için 1 Nisan 1923’te kendisini feshetmiş, yeni meclis 11 Ağustos 1923’te resmen göreve başlamıştır (1927’ye kadar).
I. TBMM’nin otoritesini güçlendirdiğinin kanıtları;

 Yasama ve rütme yetkilerini kendinde toplaması
   İstanbul Hükümeti’nin yaptığı ve yapacağı her tür işlemi yok sayması
   Hıyanet-i Vataniye Kanununu kabul etmesi
   İstiklal Mahkemeleri’ni kurması
   Ayaklanmaları bastırması
   Vergi oranlarını arttırması
   Kurtuluş Savını kazanması

NOT-3: Ceride-i Resmiye: İlk resmi gazetedir. 7 Şubat 1921’de ilk sayısı yayınlanmıştır. TBMM Hükümeti’nin yaptığı atamalar, genelgeler ve yasaları yayınlamıştır. 10 Eylül 1923’te “Resmi Ceride” adını almış, Cumhuriyet’in ilanından sonra “Türkiye Cumhuriyeti’nin Resmi Gazetesi’dir.” kaydıyla çıkmıştır.
Þ I. TBMM’nin Çıkardığı Kanunlar

F Ağnam (hayvan vergilerinin 4 katına çıkarılmasına dair) Kanunu (ilk kanun – 24 Nisan 1920)
F Hıyanet-i Vataniye Kanunu (29 Nisan 1920)
F İstiklal Mahkemeleri Kanunu (11 Eylül 1920)
F Firariler Hakkında Kanun (11 Eylül 1920)
F  Düzenli Ordu Kanunu (8 Kasım 1920)
F Nisab-ı Müzakere Kanunu (Meclis içtüzüğü - 5 Eylül 1920)
F Men-i Müskirat Kanunu (Milli Mücadele’ye mali kaynak sağlamak amacıyla içki ve tütün mamulleri yasaklanmıştır - 10 Eylül 1920)
F Men-i İsrafat Kanunu (Her türlü israf yasaklanmıştır - 25 Kasım 1920)
F Teşkilat-ı Esasiye Kanunu (20 Ocak 1921)
   İstiklal Marşı Hakkında Kanun (12 Mart 1921)
   Bkomutanlık Kanunu (5 Ağustos 1921)
I. TBMM’YE KARŞI AYAKLANMALAR
§ Nedenleri:

 Saltanat ve hilafetin otoritesini devam ettirme düşüncesi (Damat Ferit’in amacı)
 Ulusal bilinci yok ederek TBMM’yi halktan uzaklaştırmak (İtilafların ve İstanbul Hükümeti’nin amacı)
 Vatanı bölerek yeni devletler kurma düşüncesi (Rum ve Ermeni azınlıkların amacı)
 Büyük bir devletin himayesine girme isteği (Bazı manda yanlılarının amacı)
 Boğazları daha uzun süre elde tutma planı (İngilizlerin amacı)
 Bazı Kuva-i Milliye birliklerinin disiplinsiz hareketleri

Ø Damat Ferit, Ulusal Hareketi engellemek için;

F 4 Mayıs 1920’de Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarını idama mahkûm ettirmiş, resmi rütbe ve nişanlarının alınması emrini vermiştir.
F Düşmanla işbirliği yaparak, irticayı harekete geçirmiş, TBMM’yi etkisiz ve yetkisiz duruma düşürmeye çalışmıştır.
F Halifenin ve Şeyhülislam Dürrizade Abdullah Efendi’nin fetvasıyla ulusal hareketin lider kadrosunu din düşmanı ilan etmiştir.
F İtilaf Devletleri’yle bir an önce bir barış antlaşması (Sevr) yaparak işgalleri resmileştirmek istemiştir.

Ø Ayaklanmalar Dört Gruba Ayrılır;

A. Doğrudan İstanbul Hükümeti Tarafından çıkarılan Ayaklanmalar

1) Ahmet Anzavur Ayaklanması

Þ Balıkesir ve çevresindeki Kuva-i Milliye güçlerini dağıtmak amacıyla, İngiliz desteğiyle; ordudan atılmış eski bir subay olan Ahmet Anzavur tarafından çıkarılmıştır.
 Bu isyan Çerkez Ethem’e bağlı Kuva-i Seyyare ve Ali Fuat Paşa’ya bağlı mili güçler tarafından bastırılmıştır (16 Nisan 1920).

2) Kuva-i İnzibatiye (Halifelik Ordusu) Ayaklanması

Þ Damat Ferit tarafından milli güçleri dağıtmak amacıyla İzmit ve çevresinde çıkartılan isyandır.
 Bu isyan Ali Fuat Paşa’nın birlikleri tarafından bastırıldı. Birçok Kuva-i İnzibatiye eri milli güçlere katıldı (25 Nisan 1920).
NOT: Bu isyanlar İngilizlerin, Boğazları daha fazla elde tutmak amacıyla padişah ve hilafet makamını kullanarak İstanbul Hükümeti’ne çıkarttıkları isyanlardır.
B) İstanbul Hükümeti’nin ve İşgal Güçlerinin Kışkırtmaları Sonucu Çıkan Ayaklanmalar

Þ Bu ayaklanmaların çıkmasında halkın dini duygularını istismar ederek Milli Mücadele’yi engellemek, İtilaf Devletleri’nin işgal ettikleri topraklara yerleşmesini sağlamak, İngilizlerin Boğazlar ve çevresini denetim altına almak ve azınlıklardan yararlanmak gibi nedenler etkili olmuştur.
Bolu, Düzce, Hendek, Adapazarı (Boğazlar için), Bozkır, Delibaş Mehmet (Konya – en geniş kapsamlı dini ayaklanma), Şeyh Eşref (Bayburt), Şeyh Recep (Sivas), Ali Batı (Mardin), Koçgiri (Sivas ve Erzincan), Çapanoğulları (Yozgat), Çopur Musa (Afyon), Milli Aşiret (Urfa), Cemil Çeto (Batman - Garzan) bu ayaklanmaların başlıcalarıdır.

C) Önceden Kuva-i Milliye Yanlısı Olup Sonradan Ayaklanma Çıkaranlar

Þ Düzenli ordunun kuruluş aşamasında belirli bir disiplin ve otorite altına girmek istemeyen

bazı Kuva-i Milliye şefleri tarafından çıkartılmıştır.
 Bunların başlıcaları; Çerkez Ethem (Kütahya), Demirci Mehmet (Denizli) ve Yörük Ali (Manisa) ayaklanmalarıdır.
 Bu isyanlar, I. İnönü Zaferi’nin kazanılmasının ardından 20 Ocak 1921’de kesin olarak bastırılmıştır.

D) Azınlıklar Tarafından Çıkarılan Ayaklanmalar

 Osmanlı Devleti’nin iyice zayıflamasına paralel olarak Ermeniler Doğu Anadolu’da, Rumlar da Doğu Karadeniz’de bağımsız bir devlet kurabilmek amacıyla ayaklandılar.
 Batı Anadolu’da ise işgalci Yunan ordusundan aldıkları destekle isyan etmiş olan Rumların bu isyanları Büyük Taarruz sonucunda sona ermiştir.
NOT: I. TBMM’ye karşı çıkan ayaklanmaların içerisinde en uzun süreli olanları azınlık ayaklanmalardır. Özellikle de Rumların isyanı düzenli ordunun kurulabilmesiyle 6 Şubat 1923’te bastırılabilmiştir.
§ TBMM’nin Ayaklanmalara Karşı Aldığı Önlemler

 29 Nisan 1920’de “Hıyanet-i Vataniye Kanunu” (Vatana İhanet Yasası) çıkarıldı. Buna göre;

F TBMM’ye sözle veya fiili olarak karşı çıkan herkes vatan haini kabul edilecektir.
F İstanbul’dan gelen hiçbir evrak kabul edilmeyecek, edenler vatan haini sayılacaktır (Sevr’i imzalayanlar ve kabul edenler vatan haini ilan edilmiştir.).

 Vatan hainlerini yargılamak amacıyla, Meclis içersinden salt çoğunluğun oyuyla 3 milletvekili seçilerek İstiklal Mahkemeleri kuruldu (18 Eylül 1920).
 İstanbul Hükümeti’nin fetvasına karşılık olarak Ankara Müftüsü Rıfat Börekçi ve 150 din adamının imzasıyla karşı fetva hazırlandı.
 Ankara’da açılan radyo (Anadolu Ajansı) ve gazete (Hâkimiyet-i Milliye) ile İstanbul Hükümeti’nin basın – yayın yoluyla yaptığı aleyhte propagandalara karşılık verildi.
 Halkı bilinçlendirmek için “İrşad (Öğüt) Heyetleri” kurulmuştur.

Þ İleriki dönemde Kuva-i Milliye birlikleri kaldırılmış ve yerlerine Düzenli Ordu kurulmuştur.
NOT-1: TBMM’nin Hıyanet-i Vataniye Kanunu’nu çıkarıp İstiklal Mahkemeleri’ni kurması, ayaklanmaları önlediği gibi düzenli ordunun kurulmasını da hızlandırmıştır. Böylece TBMM’nin Anadolu’daki gücü ve otoritesi artmıştır.
NOT-2: İstiklal Mahkemesi üyelerinin Meclis içerisinden seçilmesi TBMM’nin yargı yetkisini de kullandığını gösterir.
NOT-3: İstiklal Mahkemeleri ileriki dönemde, Tekalif-i Milliye Emirleri’nin uygulanışı sırasında, Şeyh Sait İsyanı sonucunda, Mustafa Kemal’e suikast girişimi nedeniyle ve Menemen İsyanı sonucunda tekrar kurulacaktır. Ancak 1924 Anayasası’nda yapılan değişiklikle 1949’da kaldırılmıştır.
§ Ayaklanmaların Sonuçları

 Ayaklanmaları bastırmasındaki başarılarından dolayı, TBMM’nin halk üzerindeki gücü ve otoritesi arttı.
 TBMM, elindeki insan ve malzeme gücünü ayaklanmaları bastırmak için kullandığından, düzenli ordunun kurulması ve Kurtuluş Savaşı’nın başarıya ulaşması gecikti.
 İtilaf Devletleri ve Yunanlılar, TBMM’nin ayaklanmalarla uğraşmasından yararlanarak işgallerini genişlettiler (İngilizler Bandırma yakınlarına kadar, Yunanlılar ise Doğu Trakya, Bursa ve Uşak çizgisine kadar ilerlediler.).

NOT: Bu ayaklanmaların İstanbul Hükümeti’nce desteklenmesi “Ulusal Egemenlik”, İtilaflarca desteklenmesi “Ulusal Bağımsızlık”ı engellemeye yöneliktir.
SEVR BARIŞ ANTLAŞMASI
(10 AĞUSTOS 1920)
Ø Sevr’in I. Dünya Savaşı’nı bitiren diğer barış antlaşmalarına göre geç imzalanmasının nedenleri şunlardır;

F Mondros Ateşkesi’nin bir barış antlaşması gibi geniş ve işgal içeren maddeler taşıması,
F İtilaf Devletleri arasında Osmanlı topraklarının paylaşımıyla ilgili anlaşmazlık yaşanması, (Rusya’nın savaştan çekilmesiyle bu devlete vaat edilen toprakların ne olacağı konusu),
F Paris Konferansı’nda İzmir’in Yunanlılara verilmesinden dolayı İngiltere ve İtalya arasında çıkan anlaşmazlık ve İtalya’nın konferansı terk etmesi,
F İtilaf Devletleri’nin ayaklanmalar yoluyla amaçlarına ulaşabilecekleri düşüncesi,
F  Anadolu’da  Milli   Mücadelenin  başlaması
(en önemlisi)


¨ Sevr’e Doğru Hazırlıklar

İtilaf Devletleri, Osmanlı Devleti ile yapılacak olan barış antlaşmasının şartlarını belirlemek üzere İtalya’nın San Remo kentinde bir konferans düzenlediler (18 – 26 Nisan 1920).
 Bu konferansa Osmanlı Hükümeti adına katılan Tevfik Paşa önerilen taslağı kabul etmeyince İtilaf Devletleri Osmanlı Devleti’ni antlaşmayı imzalamaya zorlamak için 23 Nisan 1920’de Yunan ordusunu Bursa – Uşak çizgisi yönünde ve Trakya’ya kadar ilerlettiler. Yunan ordusu kısa zamanda Batı Anadolu’yu da işgal etti. Hem Kuvai Milliye, hem de Osmanlı askerleri yenildi.
 Bu gelişmeler üzerine daha fazla toprak kaybına uğramaktan ve Yunan ordusunun İstanbul’a gelebileceğinden çekinen Padişah Vahdettin ve Damat Ferit Hükümeti “Saltanat Şurası (Komisyonu)”nı derhal toplayarak barış taslağının kabul edilmesini kararlaştırdılar (22 Temmuz 1920).
 Antlaşma; Osmanlı Hükümeti adına Osmanlı delegeleri Maarif Nazırı (Milli Eğitim Bakanı) Bağdatlı Hadi Paşa, Şuray-ı Devlet (Danıştay) Başkanı Rıza Tevfik Bey ve Bern Sefiri (Elçisi) Reşat Halis Beyler tarafından Paris’in Sevr kasabasında imzalandı (10 Ağustos 1920).

¨ Antlaşmanın Maddeleri

A) Sınırlar:

 Güneydoğu Anadolu, Çukurova, Lübnan ve Suriye Fransa’ya bırakılacaktır.
 Doğu Trakya, Batı Anadolu ve Ege Adaları Yunanistan’a bırakılacaktır.
 Arabistan ve Irak (Ortadoğu) İngiltere’ye bırakılacaktır.
 Güneybatı Anadolu (Antalya, Konya, İç Batı Anadolu, Göller Bölgesi, Muğla), Rodos ve Oniki Ada İtalyanların egemenliğine girecektir.
 Giresun, Ordu, Samsun, Tokat, Amasya, Sinop, Çorum, Kayseri’nin doğusu, Çankırı, Ankara, Eskişehir, Bolu, Zonguldak ve Bilecik Osmanlı Devleti’nin elinde kalacaktır.
NOT: Bu maddelerle Osmanlı Devleti’nin bütün stratejik noktaları İtilaf Devletleri arasında paylaşılmıştır.
B) Siyasi Hükümler:

 İstanbul, Osmanlı Devleti’nin başkenti olarak kalacak, ancak Osmanlı Devleti barış şartlarını ve azınlık haklarını koruyamazsa İstanbul da Türklerin elinden alınacaktır.
 Boğazlar, aralarında Türk temsilci olmayan uluslar arası bir komisyon tarafından yönetilecek, tüm devletlerin gemilerine açık olacak (savaş zamanı dâhil) ve bu komisyonun ayrı bir bayrağı ve bütçesi olacak, geçişler paralı yapılacaktır.
 Azınlıklara geniş haklar verilecektir.
 Doğu Anadolu’dan başlayıp sınırları Karadeniz’e kadar ulaşacak, ABD mandasında bir Ermenistan ve buna bağlı özerk bir Kürdistan kurulacaktır.

NOT: Bu maddelerle Osmanlı Devleti’nin hukuki varlığı devam ettirilmiş, ancak siyasi yönden varlığı sona ermiştir.
C) Askeri Hükümler:

 Osmanlı ülkesinde mecburi askerlik kalkacak ve askerlik paralı olacaktır.
 Osmanlı ordusu 50.700 kişiye indirilecek ve ordu ağır silahlardan arındırılacaktır.
 Ordudaki subayların % 70’i yabancı olacak, ordu sadece sınırları korumak ve iç asayişi sağlamak (jandarma görevi) için kullanılacaktır.

Þ Deniz gücü sınırlı olacak, donanma 13 küçük gemiden oluşacaktır.
NOT: Bu maddelerle Osmanlı Devleti savunmasız hale getirilmiştir.
D) Ekonomik Hükümler:

 Osmanlı maliyesinin kontrolü İtilaf Devletleri’nin oluşturduğu Mali Komisyon’a bırakılacaktır. Bu komisyonun izni olmadan iç ve dış borçlanma yapılmayacaktır.
Kapitülasyonlar yeniden yürürlüğe girecek ve bu kapitülasyonlardan bütün devletler yararlanacaktır.
 Osmanlı Devleti savaş tazminatı ödeyecektir.
 Osmanlı uyruğundaki herhangi bir kişi, İtilaf Devletleri’nin vatandaşlığına geçebilecek, vatandaşlığa geçtiği tarihten itibaren her türlü kapitülasyondan yararlanabilecek, askerlik yapmayacak, Osmanlı’ya vergi vermeyecek, tekrar Osmanlı vatandaşlığına geçemeyecektir.

NOT: Bu maddelerle İtilaf Devletleri, Osmanlı ekonomik hayatında daha fazla etkinlik kazanmayı ve Türk ulusunu yasal yollarla yok etmeyi amaçlamışlardır.

¨ Antlaşmanın Önemi:

F Osmanlı Devleti’nin imzaladığı en son antlaşmadır.
F Osmanlı Devleti bu antlaşma ile fiilen sona ermiştir.
F Sevr ölü doğmuş ve hiçbir zaman uygulanamamış bir antlaşmadır.
NOT: 1878’de imzalanan Ayestefanos Antlaşması ve Sevr Antlaşması’nın ortak özelliği;
imzalandıkları halde yürürlüğe girmemiş olmalarıdır.
F Osmanlı Anayasası’na (Kanun-u Esasi) göre padişah veya hükümetin imzaladığı bir antlaşma, Mebusan Meclisi’nde onaylanırsa resmen yürürlüğe girerdi.
F 11 Nisan 1920’de Mebusan Meclisi dağıtıldığı için Sevr Antlaşması Meclis’te onaylanamamıştır. Bu nedenle antlaşmanın hukuki bir geçerliliği yoktur.
F Sevr Antlaşması’nın yürürlüğe konamamasının en önemli nedeni; Milli Mücadele’nin başarıya ulaşmasıdır.
F Bu antlaşma, ülkenin parçalanmasına neden olduğu için Misak-ı Milli’ye aykırıdır. Aynı zamanda padişah bu antlaşmayı onaylamakla halkın iradesine yani çoğunluğun görüşüne ters düşmüştür.
F Osmanlı yönetiminin teslimiyetçi bir tutum sergilemesi, TBMM’ye katılımları arttırmış ve ulusal bilinci kamçılamıştır.
F Wilson İlkeleri’ne (12. maddeye) rağmen, Türk ulusunun bağımsız yaşama hakları gasp edilmiştir. Bu nedenle Ulusal Kurtuluş Savaşı, Türk ulusunun haklarını koruyabilmesi için son ve tek çözüm haline gelmiştir.

Sevr Antlaşması’na Karşı Tepkiler ve Sonraki Gelişmeler:

 Antlaşmanın imzalanması İstanbul ve Anadolu’da tepkiyle karşılanınca Damat Ferit Hükümeti istifa etmiştir.
 TBMM, antlaşmayı kabul etmediğini açıklarken; bu belgeyi imzalayanları ve Saltanat Şurası’nda onaylayanları, ayrıca uygulatmaya çalışanları vatan haini ilan etmiş ve Hıyanet-i Vataniye Yasası’na göre yargılanmalarını kararlaştırmıştır.
 Sevr Antlaşması’ndan sonra Ermenistan ve Kürdistan devletlerini kurma çalışmaları da hızlanmıştır.

BİLECİK GÖRÜŞMESİ
(5 ARALIK 1920)
Ø TBMM adına Mustafa Kemal ile İstanbul yönetimi adına Tevfik Paşa Hükümeti’nden Ahmet İzzet Paşa ve Salih Paşa arasında yapılmıştır.
Ø Görüşmelerden herhangi bir sonuç çıkmamış; İstanbul’dan gelenler zoraki Ankara’ya götürülmüşlerdir.

Ø Bundan amaç; İstanbul yönetiminin Ulusal Harekete katıldığı izlenimini vermektir.
Ø Ankara’ya gelenlerin Mart 1921’de İstanbul’a dönmelerine izin verilmişse de Münir Bey (Ertegün) kendi isteği ile Ankara’da kalmıştır.
Ø Bu görüşmeler, TBMM’nin yasal (siyasi) varlığını tanıtması ve gücünü kanıtlaması açısından önemlidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder