8 Nisan 2014 Salı

İLK MÜSLÜMAN TÜRK DEVLETLERİNDE KÜLTÜR VE MEDENİYET


İLK MÜSLÜMAN TÜRK DEVLETLERİNDE KÜLTÜR VE MEDENİYET
Ø Türk Devletleri isimlerini;

F Kurucularından (Osmanlı ve Selçuklu),

F Kuruldukları bölgelerden (Gazneliler),

F Devleti kuran etnik unsurlardan (Avarlar, Kırgızlar),
F Kuruldukları bölgedeki ırmaklardan (İdil ve Tuna Bulgarları) almışlardır.


Ø Hükümdarlık Alametleri (Sembolleri);

F Lakap ve ünvanlara (Elkab) sahip olunması
F Hutbe okutulması
F Para (sikke) bastırılması
F Halifeden menşur (onay) alınması

F Asa (halifenin gönderdiği değnek)
F Tahtının bulunması
F Sancağının olması
F Sarayın bulunması
F Arma, Tuğra ve Çetr (saltanat şemsiyesi)’in bulunması
F Tuğ (mızrağa bağlanan at kuyruğu)’un olması
F Hilat giyme ve kılıç kuşanma törenlerinin yapılması
F Nevbet (mehter) çalınması
F Toy düzenleyerek halkına ziyafet çekmesi
F Otağ-ı Şerif adı verilen büyük çadırın kurulması
F Sorguç (kaftana takılan püskül)
Devlet Yönetimi
Ø Devletin başında hanedana mensup bir hükümdar bulunurdu (Memlükler hariç).
Ø Yönetme hakkının İslamiyet öncesinde olduğu gibi tanrı tarafından hükümdara verildiğine inanılırdı (Kut). Bu durum taht kavgalarına ve kurulan devletlerin zayıflamasına neden olmuştur (Veraset Sistemi).
Ø Yönetim, hükümdarın mutlak otoritesinde toplanırdı. Bununla beraber ikili devlet teşkilatı da uygulanmaya devam etmiştir.
Ø Gaznelilerle birlikte, İslamiyet’in de etkisiyle, Kut anlayışı “Sultan” anlayışına dönüşmüş ve hükümdar Allah’ın yeryüzündeki gölgesi sayılmıştır.
NOT-1: Gazneli Mahmut; Abbasi Halifesi’ni Şii Büveyhoğulları’nın baskısından kurtarmıştır. Abbasi Halifesi; İslamiyet’in koruyuculuğunu yaptığı için Gazneli Mahmut’a Sultanünvanını vermiştir.
NOT-2: Türk tarihinde ilk kez “Sultan” ünvanını Gazneli Mahmut kullanmıştır.
NOT-3: Büyük Selçuklu hükümdarı Tuğrul Bey 1055’de Bağdat Seferi’ne çıkarak, Abbasiler’i rahatsız eden Şii Büveyhoğulları’nı yıkıp Abbasi Halifesini baskıdan kurtarmıştır. Abbasi Halifesi; Tuğrul Bey’e “Doğu’nun ve Batı’nın Hükümdarı” unvanını vermiştir. Böylece İslam Dünyası’nın siyasi liderliği ve koruyuculuğu Selçuklulara geçmiştir (laik bir yönetim uygulanmıştır).

Ø Ayrıca bu anlayışın (Kut) bir sonucu olarak Gazneli ve Selçuklu hükümdarları, hükümdarlıklarını halifeye tasdik (menşur alma) ettirmişlerdir. Ancak hâkimiyetlerini Abbasi halifeleriyle paylaşmamışlardır (Dini ve siyasi otorite birbirinden ayrı tutulmuştur.).
Ø Karahanlılar klasik Türk geleneklerini devam ettirmişler ama Gazneliler İran İslam geleneğinden etkilenmişler ve Orta Asya devlet yapısını koruyamamışlardır.
Ø Selçuklular zamanında Türk İslam geleneği yerine oturmuştur. Selçuklular Türk devlet geleneğinin temel yapısını bozmadan İran ve Abbasi devlet yapısından faydalanmışlardır.
Ø Gazneliler, Selçuklular ve Harzemşahlar Türk unsurlardan oluşmakla beraber zamanla imparatorluk karakteri kazanmışlardır.
Ø Hükümdarların kullandığı ünvanlar; Karahanlılarda Han, Hakan, Kara, Kadir; Gaznelilerde Tegin, Sultan, Padişah; Büyük Selçuklu Devleti’nde Bey, Melik, Sultan, Sultan’ül-Âlem, Sultan-ı Âzam, Sultan-ı Muazzam’dır.
Ø Bununla birlikte Türk İslam devletlerinde hükümdarlar İlig, Buğra, Nasr, Şahinşah gibi ünvanlar da kullanmışlardır.
Ø Devlet işlerinde hükümdara yardımcı olmak üzere Vezirlik Kurumu oluşturulmuştur. Karahanlılar Dönemi’nde hükümdara “Noyan” adı verilen vezirler yardımcı olmuştur (Memluklular’da Emir-i Kebir).
NOT: Mısır’da kurulan ilk Türk - İslam Devleti olan Tolunoğulları’nda, hükümdarlar yetkilerini aracısız kullanmak istediklerinden, vezirlik makamı yoktur.
Ø Orta Asya Türk Devletlerinde görülen kurultay ve toy geleneği “Divan” adıyla devam ettirilmiştir. Önemli devlet işleri, Divan adı verilen kurulda görüşülürdü.
Ø Divan, devletin en önemli yönetim organıydı ve buna Divan-ı Ali (Büyük Divan, Divan-ı Saltanat) deniyordu. Bu divan Hükümet görevini yerine getiriyordu.
Ø Karahanlılarda “Büyük Divan”ın başında bulunan kişiye “Yuğruş”, Büyük Selçuklu Devleti’nde ise “Vezir” (Sahib-i Divan-ı Devlet veya Hace-i Buzurg) adı verilmekteydi.

Ø Büyük Divan’ın dışında görevleri farklı başka divanlar da vardır. Bunlar;

F Divan-ı Arz (Ordu – Başkanı “Emir-i Arz veya Arzü’l Ceyş),
F Divan-ı İstivfa (Mali - Başkanı “Müstevfi”)
F Divan-ı Tuğra (İnşaa) (Yazışma – Başkanı “Tuğrai”),
F Divan-ı İşraf (İdari ve Adli – Başkanı “Müşrif”)’dır.

Ø “Divan-ı İşraf” aynı zamanda devlet memurlarını denetleyen bir müfettişlik kurumudur.

Ø Saray Teşkilatı: Devletin yönetimi ile ilgili bütün işlerin yürütüldüğü ve aynı zamanda hükümdar ve ailesinin günlük yaşamını sürdürdüğü yerdir.
Ø Hükümdarın halk ve yöneticilerle görüşmelerini düzenleyen “Tayangu” denilen memurlar vardı. (Büyük Selçuklular’da “Hacip”)

Ø Saray işlerinin yürütülmesinde birçok görevli bulunmaktaydı. Bunlar;

F Hacibü’l-hüccab (Has Hacib): Saray teşkilatının başında bulunan kişiye verilen ünvan
F Emir-i Candar: Saray muhafız komutanı
F Kapucubaşı: Sarayın her türlü hizmetinden sorumlu kişi
F Emir-i Ahur: Atların bakımından sorumlu kişi
F Emir-i Alem: Devlete ait bayrak ve sancaklardan sorumlu kişi
F Emir-i Silah: Silahlardan sorumlu görevli
F Camedar: Hükümdarın kıyafetleriyle ilgilenen görevli
F Şarabdar: Meşrubatla ilgilenen görevli
F Taştdar – Abdar: Temizlik işlerinin başındaki görevli
F Çaşnigir: Yemek işlerini organize eden görevli (Anadolu Selçukluda Emir-i Meclis)
F Emir-i Şikar: Av organizasyonundan sorumlu görevli
F Devaddar: Hükümdarın yazı takımlarını muhafaza eden görevli
F Üstaduddar: Saray harcamalarından sorumlu görevli
F Havayic Salar: Sarayın aşçısı
F Serhenk (Çavuş): Seferler ya da saltanat gezileri sırasında hükümdara ait kuvvetlere yol açan görevli (Ayrıca yol boyunca halkın dert, istek ve şikâyetlerini hükümdara iletir.)
NOT: Bütün saray görevlileri Kapıkulları’ndan seçilirdi.
NOT: Karahanlı devlet yönetimi; küçük farklar ile Gazneli, Selçuklu ve Eyyubiler’de de aynı idi.
Ülke (Taşra) Yönetimi
Ø Ülke yönetiminde Eyalet sistemi vardı. Taşra teşkilatında yer alan eyaletlerin yönetiminden “Şıhne” adı verilen askeri valiler sorumluydu.
Ø Bazı eyaletlerin başına Melik adı verilen Hanedan mensubu şehzadeler atanmıştır. Meliklerin yanında Atabey adlı tecrübeli devlet
adamları yer alırdı ve onların yetiştirilmesinden sorumluydu.
NOT: Atabeyin Osmanlılarda karşılığı “Lala”ydı. Atabeyler devletin zayıf olduğu anlarda bulundukları bölgelerde bağımsızlıklarını ilan ederek kendi devletlerini kurmuşlardır.
NOT: Meliklerin siyasi ve askeri bakımdan oldukça geniş yetkileri vardı. Bu nedenle Büyük Selçukluda merkezi devlet otoritesini korumak oldukça güç olmuştur. Bu durum taht mücadelelerini arttırmıştır.

Ø Her eyalette devlet merkezinde olduğu gibi görevleri farklı divanlar bulunurdu.
Ø Türk - İslam devletlerinde merkez ile taşra arasındaki iletişimi sağlamak için güçlü bir posta teşkilatı kurulmuştur. Bunun ilk örnekleri Karahanlılar’da görülmüştür.
Ø Eyaletlerin dışında sultana bağlı “Metbu (tabi) devletler” bulunmaktaydı. Bunların başında “Sultan-ı Azam” denilen yöneticiler bulunmaktaydı.

Ø Bunların dışında eyaletlerde bulunan diğer yöneticiler ve kurumlar ise şunlardır;

F Amid: Şehir ve kasabaların mülki idaresinden sorumludur.
F Amil: Şehir ve kasabaların mali idaresinden sorumludur.
F Muhtesip: Belediye işlerinden sorumludur. Aynı zamanda çarşı ve pazarları denetlerdi.
F Ulag: Posta teşkilatında görevli olanlara verilen isimdir.
F Kadı: Yargı işlerinden sorumludur. Günümüzdeki noter görevini yapar ve tüm bilgileri ilgili deftere kaydederdi.
F Hatip: Din işlerinden sorumlu görevlidir.
F Reis: Halk tarafından seçilen sivil yöneticilerdir.
F Subaşı: Taşrada şehirlerin güvenliğinden sorumlu görevlidir.
F İğdişbaşı: Yaşadığı şehrin halkını temsil eden en yüksek görevli yani bir tür Belediye Başkanıdır. Özellikle ticaretle ilgili olan iğdişbaşı, şehre gelip giden tüccarlarla da yakından ilgilenirdi. İğdişbaşı’nın bir görevi de merkezi idarenin o şehirden istediği verginin halktan adilane bir şekilde toplanmasını da sağlamaktır.
Ordu
Ø İlk Türk – İslam devletlerinin ordularını büyük ölçüde Türkler oluşturuyordu.
Ø Karahanlılarda ordu geleneksel Türk ordu anlayışına paralel olarak gelişse de zamanla Saray Muhafızları, Hassa Ordusu (doğrudan hükümdara bağlı askerler), Eyalet Ordusu gibi birimler de oluşturulmuştur.
Ø Gaznelilerin ordusu ise çeşitli etnik unsurlardan oluşmuş ücretli bir ordu yapısına sahiptir. Bu durum yıkılışlarında etkili olacaktır.
Ø Gaznelilerin ordusunda ayrıca Gulam Askerleri, Eyalet Askerleri ve Gönüllüler gibi birimler de vardı.

Ø Büyük Selçuklu ordusu ise 5 bölümden meydana gelmekteydi;

Gulaman-ı Saray: Genellikle gayr-i müslim esir çocuklarının ya da satın alınan kölelerin yetiştirilmesiyle oluşan ordudur (Memluk / Köle / Kul). Bu uygulamaya Gulam (Kölemen) Sistemi (Osmanlı’da Devşirme Sistemi – Kapıkulu Askerleri) adı verilmiştir. Bu bölümdeki ordu doğrudan Sultana bağlıydı. Bunlar sürekli asker olup, 3 ayda bir “Biştegani” adı verilen maaş alırlardı. Saray muhafızları, ordu komutanları ve valiler bu bölümdeki askerler arasından seçilirdi. Bu sistem Gazneli ve Eyyubi ordularında da uygulanmıştır.
NOT: Gulam Sistemi’ne göre yetişenlerin yetenekli olanları uzun bir eğitimden sonra saray ve devlet yönetiminde en üst kademelere kadar yükselebiliyorlardı. Bunların dışındakiler ise Hassa Ordusu’nda görevlendirilirlerdi.
Hassa Ordusu: Her an savaşa hazır atlı birliklerdi. Çeşitli Türk boylarından toplanan askerlerden meydana gelirlerdi. Her türlü masrafları devlet tarafından karşılanırdı.

NOT: Selçuklularda Hassa Ordusu ilk defa Tuğrul Bey tarafından kurulmuştur.
Eyalet Askerleri: Eyaletlerdeki ikta sahiplerince yetiştirilen atlı askerlerdir (Büyük Selçuklu ordusunun en kalabalık bölümüdür.).

NOT: Askeri İkta sistemi ilk kez Büyük Selçuklu Devleti’nde vezir Nizamülmülk tarafından uygulanmıştır. Bununla beraber İkta ordusuna Karahanlılarda rastlanmamaktadır.
NOT: Bu sistem Osmanlılarda Dirlik adıyla devam ettirilmiştir.
Türkmenler: Sınırlarda yaşayan göçebe Türk topluluklarından savaş zamanı Sultanın emri altında toplanan askerlerden oluşurdu.

Yardımcı Kuvvetler: Bağlı beylik ve devletlerden (Metbu - Tabi Devletler) savaş zamanı alınan askerlerden oluşurdu.

NOT: Ordu yönetiminden “Subaşı” sorumluydu.
 Karahanlılar tarihte ilk defa “askeri hastane” ve “askeri posta teşkilatını” kurmuşlardır.

Þ Selçuklu ordusunun büyük bölümü süvarilerden (silahtarlar gibi) oluşuyordu. Sefer sırasında ordunun arkasından gezici hastaneler ve hamamlar gelirdi.
Sosyal Hayat
Ø Türk İslam devletlerinde toplumsal alanda herhangi bir sınıf ayrımı yoktu ve bütün halka karşı hoşgörülü bir siyaset izlenmiştir.
Ø Müslümanlar kadar gayrimüslimler de devletin en üst memurluklarına kadar çıkabiliyorlardı.
Ø Türklerin, İslamiyet sonrası yerleşik hayata geçme süreçleri hızlanmış ve ticari hayatları canlılık kazanmıştır.
Ø Karahanlılar, tarım, ticaret ve hayvancılıkta, Gazneliler ise İpek ve Baharat yollarını denetimleri altına alarak ticarette ve sulama kanalları açarak da tarımda ilerlemişlerdir.
Ø Büyük Selçuklu Devleti’nin sınırlarının genişlemesi Arap, Fars, Ermeni, Süryani ve Rumlarla etkileşim yaşanmasını sağlamıştır.

Ekonomik Hayat
Ø Türk İslam devletlerinde ekonomik hayatın gelişmesinde; siyasi istikrar ve güvenliğin sağlanması, ticaret yollarının korunması etkili olmuştur.
Ø Türk devletlerinde ticaretin yanında tarım, demircilik, dokumacılık, el sanatları, hayvancılık, bakırcılık ve dericilik gelişmiştir.
Ø Müslüman esnaf kendi arasında Fütüvvet (Ahilik) adı verilen dini ve ikdisadi bir teşkilatlanma kurmuşlardır.
Ø Selçuklular ithal mal olarak şeker ve eşya almışlar, ihraç malı olarak da at, halı, ipek ve maden satmışlardır.

Ø Selçukluların gelir kaynakları şunlardır;

F Gayrimüslimlerden alınan, ürün vergisi olan haraç,
F Müslümanlardan alınan, ürün vergisi olan öşür,
F Gayrimüslim erkeklerden askere gitmemeleri karşılığında alınan cizye,
F Ganimet,

F Bağlı ve komşu devletlerden gelen hediyeler ve yıllık vergiler

Toprak Yönetimi
Ø Türk İslam devletlerinde toprak, genel olarak devletin malıydı. Bunun nedeni; feodal (özerk) bir yapının oluşmasını engelleme düşüncesidir.


Ø Büyük Selçuklu Devleti’nde toprak, kullanılış amaçlarına göre dörde ayrılmıştır;

F Has Arazi: Vergi gelirleri hükümdara ve hanedan üyelerine ait arazilerdir.

F Mülk Arazi: Şahsa ait topraklardır. Alınıp satılabilir, miras olarak bırakılabilirdi (Özel mülkiyet).

F Vakıf Arazi: Geliri hayır kurumlarına bırakılan arazilerdir. Bu topraklara devlet el koyamazdı. Vakıf arazilerin gelir ve giderlerini düzenleyen kişiye “Mütevelli” adı verilirdi. Bu arazilerin gelirleri ile hanlar, kervansaraylar, imarethaneler, camiler, hastaneler, çeşmeler ve yollar yapılmıştır.

F İkta Arazi: Gelirleri devlet memurları ve savaşta yararlılık gösterenlere maaş karşılığı olarak verilen arazilerdir. Buna göre; ikta sahibi gelirinin bir kısmıyla atlı asker (sipahi) beslerdi.

Ø İkta sisteminin faydaları;

 Hazineden para harcanmadan büyük bir ordu oluşturulmuştur.
 Üst üste toprağı ekmeyenden toprağın alınması cezası ile üretimin sürekliliği ve artışı sağlanmıştır.
 İkta sahipleri bulundukları bölgelerin devlet adına güvenliğini sağlamışlardır.
 İkta sistemi göçebe Türkmenlerin yerleşik hayata geçmesinde de etkili olmuştur.

Ø İkta topraklarının mülkiyeti devlete, vergisi ve geliri sipahiye, toprağı işleme hakkı halka aitti.
Ø İkta sahibi eğer mesleğinden ayrılır ya da men edilirse iktası elinde alınırdı. İktalar babadan oğula geçerdi. Toprak sahibi üç yıl üst üste toprağı boş bırakırsa toprak elinden alınıp başkasına verilirdi. Amaç; üretimde sürekliliği sağlamaktı.
Ø Hz. Ömer Dönemi’nden itibaren Müslümanların kullanmaya başladığı bu sistem ilk önce Karahanlılar tarafından uygulanmıştır. Ancak ikta topraklarından asker yetiştirme uygulamasına ise ilk kez Büyük Selçuklular Devleti Dönemi’nde (Nizamülmülk) başlanmıştır. Bu sistem Osmanlılarda “Dirlik” adıyla devam ettirilmiştir.

F Türk – İslam devletlerinde çiftçi toprağı kullanma hakkına sahiptir, toprağı işleyebildiği sürece miras bırakabilir, ürettiği ürünün vergisini ikta sahibine verir ve haksızlığa uğradığı takdirde ikta sahibini şikâyet etme hakkına sahiptir. Ayrıca ikta sahibi köylüyü yargılayamazdı.
F Bununla beraber Türk – İslam devletlerinde kişiler (reaya – halk) ev, bağ, bahçe üzerinde özel mülkiyet hakkına sahiptir. Ancak diğer topraklar olan otlak, yaylak, orman ve tarım arazileri ise devlete aittir.
Hukuk
Ø Hukuk Sistemi 2’ye ayrılırdı;

§ Şer’i Hukuk: İslam din kurallarına göre düzenlenmiş hukuk sistemidir. Kadılar Şer’i davalara bakardı ve başlarında Kadi’l-Kudat (Kadılar Kadısı) bulunurdu (Bağdat’ta bulunurdu). Kadıların kararları üzerinde devletin bir yaptırım gücü yoktu, kararları kesindi. Şer’i Hukuk’ta evlenme, boşanma, miras, velayet, hayır işleri, nafaka, vakıflar, ticaret ve noterlik gibi alanlardaki davara bakılırdı.

§ Örfi Hukuk: Örf, adet, gelenek ve göreneklerdeki kuralların İslamiyet’e aykırı olmamak şartıyla düzenlenmesi sonucu oluşan hukuk kurallarıdır. Örfi hukuktan Emir-i Dad sorumluydu. Toplumun huzur ve asayişini bozan ve kanunlara uymayanların davalarına bakardı. Bu kurum aynı zamanda “Adalet Bakanlığı” niteliğindeydi.
NOT: Emir-i Dad, gerektiğinde devlet ileri gelenlerini (vezir ve divan üyelerini) de yargılayabilirdi.
Ø Askeri davalarla Kazasker (Kadıasker -Kadıy-ı Leşker) ilgilenirdi.
Ø Hukuki tüm itirazlara ve ağır siyasi suçlarla ilgili davalara hükümdar başkanlığında toplanan Divan-ı Mezalim (Yüksek Mahkeme)’de bakılırdı. Ayrıca Sultan burada haftanın belirli günlerinde halkın şikâyetlerini dinler ve karar verirdi.

Dil ve Edebiyat
Ø İslamiyet’ten sonra Türkçeye Arapçadan ve Farsçadan kelimeler girmeye başlamıştır.
Ø Karahanlılar Dönemi’nde resmi yazı dili Türkçe (Hakaniye Lehçesi) olmuş ve Türk kültürüne büyük önem verilmiştir (Yazışmalarda Uygur yazısı kullanılmıştır.). Bu dönemde ilk Türkçe kitaplar basılmıştır.
Ø Gaznelilerde Arapça (Resmi dil) ve Farsça (Bilim dili) etkisini arttırmıştır. Halk, ordu ve saray ise Türkçe konuşuyordu. Selçuklularda ise resmi yazı dili Farsça, bilim dili Arapça olmuştur. Selçuklularda halk Türkçe konuşuyordu.
Ø Harzemşahlar’da resmi dil Farsça, bilim dili ise Arapçaydı. Halk da Türkçe konuşuyordu.
Ø Memlükler’de sarayda ve orduda Türkçeden başka bir dil konuşulmamıştır. Resmi dil Türkçedir.

NOT: İlk Müslüman - Türk devletlerinde dil konusunda görülen bu farklılıkların temelinde yatan sebep; İslam dini ve kuruldukları bölgenin etnik yapısıdır.
NOT: Büyük Selçuklularda Arapça ve Farsçanın etkili kullanımı, Türkçenin gelişimini yavaşlatmıştır. Ancak Türkçe günümüze kadar varlığını sürdürmüştür. Bunun nedeni de; Türklerin çok eski ve köklü bir kültüre sahip olmaları ve Türkçenin zengin bir dil olmasıdır.
Ø İslami Türk Edebiyatı’nın ilk örnekleri şunlardır;

F Yusuf Has Hacip - Kutadgu Bilig; İdeal devlet yönetiminin nasıl olması gerektiği üzerinde durulan bir siyasetnamedir (Türk Tarihi’nin
ilk siyasetnamesidir.). Uygur Türkçesiyle yazılmış ve Hakani Lehçesi kullanılmıştır. Karahanlılar Dönemi’nde yazılmıştır.

F Kaşgarlı Mahmut - Divan-ı Lügat-it Türk: İlk Türkçe Lügat’tır. Türk dilinin zenginliğini ve güzelliğini göstermek ve Araplara Türkçe’yi öğretmek amacıyla yazılmıştır. Karahanlılar Dönemi’nde kaleme alınmıştır. Bu eser aynı zamanda ilk Türkçe Ansiklopedi olarak da bilinir (1069).
NOT: Divanü Lugati’t-Türk’ün pek çok önemli özelliği arasında eserin ilk sayfalarında yer alan bir de harita bulunmaktadır. Bugünkü bilgilerimize göre bu, bir Türk’ün çizdiği ilk dünya haritasıdır. Kâşgarlı Mahmud, dönemindeki Türk topluluklarının hangi bölgelerde yaşadığını göstermek amacıyla çizdiği bu haritaya bazı ulusların yaşadığı bölgeleri de ekleyerek yeryüzündeki belirli bölgeleri gösteren bir dünya haritası oluşturmuştur.
F Hoca Ahmet Yesevi - Divan-ı Hikmet (Kutlu Bilgeler Divanı): Dini bir eserdir. İlk Türk mutasavvıfı olan Yesevi’nin tasavvufi şiirlerini içermektedir. Arap harfleriyle Türkçe yazılmış en önemli eserdir (Türk tasavvuf edebiyatının ilk örneğidir). Karahanlılar döneminde yazılmıştır.

F Edip Ahmet Yükneki - Atabet-ül Hakayık (Hakikatlerin Eşiği): 12. yüzyılda Uygur alfabesi ve Hakaniye Lehçesi’yle yazılmıştır. Ahlak yönü ağır basan eğitici ve öğretici bir eserdir. Bilimin yol gösterici olduğundan ve insanları üstün kılan erdemlerden bahsedilmiştir.

Ø Selçuklu Dönemi’nde yazılan diğer bir eser Vezir Nizamülmülk’ün yazdığı Siyasetname’dir (Selçuklu Devleti’nin anayasası olarak kabul edilir).
Ø Gazneliler Dönemi’nde İranlı şair Firdevsi tarafından yazılıp Gazneli Mahmut’a sunulan ve Farsça olarak kaleme alınan Şehname de bu dönemin önemli eserlerindendir (İran etkisi). Aynı zamanda bu eser İran’ın milli destanı olarak benimsenmiştir.
Ø Bu dönemde yazılan diğer eserler şunlardır; Tarih-i Yemin (Utbi), Asar-ı Bakiye (El-Biruni), Rubailer (Ömer Hayyam), Kasideler (Enveri)’dir.
Ø Harzemşahlar Dönemi’nde yaşamış olan Zemahşeri’nin, Keşşaf ve Mukkaddimet’ül-Edeb adlı gramer kitabı önemli eserlerdendir.

Ø Türk - İslam devletlerinde sözlü edebiyatın ilk ürünü Satuk Buğra Han Destanı’dır.
Ø Ayrıca Moğollar Dönemi’nde yazılan “Cengizname” de önemli eserler arasındadır.
Bilim
Ø Bilimsel çalışmalar, Medreselerde yapılmış ve Dini bilimlerle, Pozitif bilimler birlikte okutulmuştur.
Ø İlk medreseler, Karahanlılar Dönemi’nde kurulmuş ve bu dönemde ilk defa programlı bir eğitim verilmiştir.
Ø Karahanlılar Dönemi’nde birçok şehirde medreseler açılmış ve eğitim masrafları devlet tarafından karşılanmıştır. Yine dünya tarihinde ilk kez burslu öğrencilik sistemi Karahanlılar döneminde uygulanmıştır.
Ø Karahanlılar Dönemi’nde Buhara, Semerkant, Balasagun ve Kaşgar önemli bilim ve kültür merkezleri olmuştur.
Ø Büyük Selçuklu Devleti’nde ilk medrese Tuğrul Bey tarafından Nişabur’da açılmıştır.
Ø Bu dönemin en yüksek medresesi ise, Büyük Selçuklular döneminde açılan Nizamiye Medreseleri’dir. Bu medreselerde din bilimlerinin dışında ilk defa pozitif bilimlere de yer verilmiştir. Ayrıca özerk bir yapıdadır. Bu nedenle Dünya Tarihi’nin ilk üniversitesi olarak bilinir.
Ø Selçuklu sultanları ülke genelinde medreselerin yaygınlaştırılmasına büyük önem vermişlerdir. Bunun nedeni; yönetici ihtiyacının giderilmesi ve yetenekli öğrencilerin topluma kazandırılmak istenmesidir.
Ø Bununla beraber Selçuklular Dönemi’nde kurulan “Bimaristan”lar (Bimarhane) hem hastaların tedavi edildiği yer olarak kullanılmış hem de tıp fakültesi görevini üstlenen kurum olmuştur.

Ø İlk Müslüman Türk devletlerinde birçok bilim adamı yetişmiş ve önemli çalışmalar yapmışlardır. Bunlardan bazıları şunlardır;

§ Farabi: Kendisi Muallim-i Sani (İkinci Öğretmen) olarak da bilinir. Aristo’nun fikirlerini en iyi açıklayan kişidir. Türk toplumları arasında Pozitif bilimlerle uğraşı Farabi ile başlamıştır. Batı’da “Alfarabyus” olarak tanınır. Eserleri; İlimlerin sınıflandırılmasını ilk defa yapan “İhsaü’l İlim (İlimlerin Tasnifi)”, devlet başkanlarının vasıflarını anlatan El-Medinetü’l Fazıla (Erdemli Kent), musiki ile ilgili olan Kitabü’l Musikiadlı eserleri önemlidir.

§ İbn-i Sina: En önemli etkinliği Tıp alanındandır. En önemli eseri olan “El Kanun Fi’t-Tıp (Tıbbın Kanunu) ileriki dönemlerde Avrupa’daki okullarda Latince’ye çevrilerek okutulmuştur Avrupa’da “Avicenna” diye tanınmıştır. Kan dolaşımı üzerine çalışmalar yapmıştır.

§ İbn-i Rüşd: Felsefe, tıp ve astronomi alanında çalışmalarda bulunmuş ve ortaya koyduğu fikirle Avrupa’da Rönesans’ın doğmasına ve skolâstik düşüncenin yıkılmasına neden olmuştur. Aristo’yu Batı’ya tanıtan filozoftur. Batı dünyasında “Averreos” olarak tanınır.

§ İmam Gazali: İslam felsefesi alanında önemli çalışmalar yapmıştır. Büyük Selçuklular zamanında yaşamıştır. Nizamiye Medreseleri’nde müderrislik yapmıştır. Siyasi ve bölücü din anlayışlarıyla mücadele etmiştir. “İhyaü’l-Ulumiddin (Din ilimlerinin yeniden yapılanması)” en önemli eserlerinden biridir.

§ El Harezmi: Dünyaca ünlü matematikçidir. Sıfır (0) sayısını bulmuştur. En ünlü eseri “Kitabü’l Cebr Ve’l-Mukabele”dir.

§ El Biruni: Matematik, Fizik ve Coğrafya alanında çalışmalar yapmıştır. Enlem ve boylam hesaplamalarını yapmıştır. Dünya’nın Güneş etrafındaki dönüşünün bir yılda gerçekleştiğini söylemiştir. “Asarü’l Bakiye” adlı eserinde Asyalı milletler hakkında bilgiler vermiş ve astronomiden bahsetmiştir. Hint Tarihi’nde Hindistan hakkında bilgiler vermiştir. Fizik alanında 16 maddenin özgül ağırlığını hesaplamıştır.

§ Uluğ Bey: Astronomi alanında önemli çalışmalar yapmıştır. “Heyet Cetveli ile Yıldızların Fihristi”ni yapmıştır. “Zici” adlı eseri çok ünlüdür. Semerkand’da rasathane açmıştır. Ali Kuşçu’nun hocasıdır.

§ Ömer Hayyam: Matematik ve Astronomi ilmiyle uğraşmıştır. Celali (Meliki) Takvimi hazırlamıştır. Edebiyatla da uğraşmıştır, Rubaileri ile ünlüdür.

§ Ali Şîr Nevai: Timur Devleti zamanında yaşamıştır. Çağatay Türkçesi’nin en büyük şairi olarak bilinmektedir. Türkçe’nin Farsça’dan daha zengin olduğunu göstermek için “Muhakemet’ül Lügateyn” isimli eseri yazmıştır.

§ Buhari; En ünlü hadis bilginleri arasındadır (Camii Sahih).

§ El Razi: Kimyagerdir. Sülfirik asidi bulmuştur.

§ İbn-i Yusuf: Sarkacı bulmuştur.

§ İslam Tarihçileri: İranlı Taberi, Mesudi, İbn-i Haldun (Dünyaca ünlü sosyolog ve tarihçidir. Modern tarih anlayışının temelini atmıştır.).
§ Coğrafya Bilginleri: İbn-i Havkal, İbn-i Batuta
§ Matematik Bilginleri: Muhammed Bin Musa, İbn-i Ceşmit
Sanat ve Mimari
Ø Türk - İslam Devletleri’nde sanat, İslam dinine göre şekillenmiştir. Resim ve heykelcilik yasak olduğu için onun yerine Mimari, Hat (güzel yazı), Minyatür (çizgi resim sanatı), Çinicilik, Tezhip (yazı ve kitap süsleme sanatı), Ebru (desen sanatı), Nakkaşlık (yazı ve taş işleme sanatı), Kakmacılık (kabartma sanatı), Oymacılık (el oyması ve işlemeciliği), Mücellitlik (kitap ciltleme sanatı), Fresko (yaş alçı üzerine yapılan resim) gibi sanatlar gelişmiştir.
Ø Türk – İslam devletlerinde en fazla gelişme gösteren güzel sanat dalı mimari olmuştur.
Ø Bunun yanı sıra dokumacılık, kuyumculuk, bakır işlemeciliği de gelişmiştir.
Ø İlk minyatür okulu Selçuklu Dönemi’nde Bağdat’ta açılmıştır.
Ø Mimari eserlerin en güzel örnekleri; Camiler, Türbeler (çadırın mimariye yansımasıdır),

Kümbetler (iki katlı mezar), Kervansaraylar, hastaneler (Darüşşifalar) ve Medreselerdir.
Ø Türk – İslam Mimarisinin karakteristik özelliklerinden biri haline gelen “Kubbe”, şeklini eski Türk çadırlarından almıştır.
Ø Türk - İslam mimarisi Karahanlılar Dönemi’nde ortaya çıkmıştır. İlk yapılar genellikle kerpiçten yapıldığı için zamanımıza çok az eser gelebilmiştir.

Ø İlk kervansaray örneklerine de Karahanlılar (en eski kervansaraylar) ve Gazneliler Dönemlerinde rastlanmaktadır. Selçuklularla birlikte kervansaraylar en gelişmiş şeklini alacaktır. Karahanlılar Dönemi’ndeki kervansaraylara “Ribat” denilmiştir.
Ø İlk defa Karahanlılar’da başlatılan “Darüşşifa (Hastane)” kurma faaliyetleri Selçuklular’da zirveye ulaşmıştır.
Ø Selçuklular Dönemi’nde, mimaride “medrese-cami” tarzı oluşturulmuştur. Bunun ilk örneği, “Ulu Camii” (Mescid-i Cuma)’dır.
Ø Türkler İslam mimarisine bazı yeni unsurlar eklemişlerdir. Bunlar; kervansaray, medrese-cami, külliye, kemer, imarethane, kümbet (iki katlı mezar), (ilk Karahanlılar), türbe (çadırın mimariye yansıması), kubbe, üst üste çift kubbe, Türk üçgeni tarzı kubbeye geçiş, silindirik ve yivli minareler, dikdörtgen ve beş köşeli mihraptır.

Ø Selçuklu mimari eserlerini bezeyen figürler ise şunlardır;
F Aslan, kartal ve hayvan mücadele sahneleri (Hayvan figürleri)
 F Hayat ağacı, ejder ve sfenks (insan başlı, hayvan vücutlu) figürleri
F Doğa kabartmaları (Bitki motifleri), melek ve burç tasvirleri
F Oniki hayvanlı Türk-Çin takvimindeki figürler
F Hat (Yazı) sanatı

Ø İlk Türk - İslam devletlerine ait başlıca eserler şunlardır;
§ Tolunoğulları: Tolunoğlu Ahmet Camii, Ulu Camii
§ Karahanlılar: Buranakale Hazara (Degaron) Camii, Buhara Camii, Şir Kebir Camii, Arap Ata Türbesi (Fergana - Bu dönemden kalan en eski mimari eser), Ayşe Bibi Türbesi, Balacı Hatun Türbesi, Ribat-ı Melik (en eski kervansaray), Semerkant Medresesi

§ Gazneliler: Zafer Kuleleri, Leşker-i Bazar Ulu Camii (Afganistan), Leşker-i Bazar Sarayı, Arasü’ül Felek Camii, Beyhakiye Medreseleri (Bu döneme ait ilk medrese)

§ Selçuklular:
Mescid-i Cuma (Ulu Camii) (İsfahan)
Mescid-i Cuma (Kazvin)
Sultan Sencer Türbesi (Merv)
Haydariye Mescidi
Tuğrul Bey Türbesi (Rey)
İmam-ı Gazali Türbesi (Tus)
Mümine Hatun Türbesi (Nahçivan)
Ribat-ı Şerif (Nişabur)
Ribat-ı Anuşirvan
Nizamiye Medreseleri (Bağdat)

ÖNEMLİ HATIRLATMALAR
 Toplu olarak İslamiyet’i kabul eden ilk Türk boyu “Karluklar”dır (751).

Þ İslamiyet’i kabul eden ve resmi din olarak ilan eden ilk Türk devleti “Karahanlılar”dır. (840 - 1212)
 Orta Asya’da İslamiyet’i kabul eden ilk Türk devleti Karahanlılar’dır.
 Müslüman Türkler tarafından kurulan ilk Türk devleti “Tolunoğulları”dır. (868 - 905)
 Karahanlılar, yöneten ve yönetilenleri Türk olan ilk Türk - İslam devletidir. Bu yüzden Karahanlılarda, Gazneli ve Selçuklulardaki gibi Arap - İran etkisi yoktur.
 Türk - İslam Edebiyatı’nın ilk örneği olan, Yusuf Has Hacib’in yazdığı Kutadgu Bilig (Mutluluk Veren Bilgi) ve Kaşgarlı Mahmut’un yazdığı Divan-ı Lügat-it Türk adlı eserler Karahanlılar Dönemi’nde yazılmıştır ve Karahanlı hükümdarına sunulmuştur.
 Karahanlılar tarihte ilk defa “askeri hastane” ve “askeri posta teşkilatını” kurmuşlardır.
 İkta sistemini ilk uygulayan Karahanlılardır (Askeri ikta sistemini ilk uygulayan ise Büyük Selçuklulardır.).
 Türk – İslam mimarisinde ilk defa kervansarayları Karahanlılar inşa etmişlerdir.
 Türk – İslam mimarisinin temelleri Karahanlılar Dönemi’nde atılmıştır.
İlk Türkçe siyasetname Yusuf Has Hacib tarafından yazılan Kutadgu Bilig’dir.
 Karahanlılar dönemi; İslamiyet öncesi Türk kültüründen Türk – İslam kültürüne geçişin ilk halkasıdır.
 Mısırda kurulan ilk Türk - İslam Devleti Tolunoğulları’dır.
 Mısır’da kurulan ikinci Türk - İslam devleti İhşitler (Akşitler)’dir.
 Hicaz Bölgesi’ne hâkim olan ilk Türk devleti İhşitler (Akşitler)’dir.
NOT: Tolunoğulları ve İhşitler (Akşitler)’de yönetici ve askeri kadro genellikle Türklerden oluşmuş ise de halk Arap ve Berberilerden oluşmuştur. Bu durum kısa sürede yıkılmalarına neden olmuştur.
 Afganistan’da kurulmuş ilk Türk devleti Gazneliler’dir.
 İmparatorluk karakteri taşıyan ilk Türk - İslam Devleti Gazneliler’dir.
 Abbasi Halifesini Şii Büveyhoğullarına karşı koruyan ilk Türk - İslam Devleti Gazneliler’dir (ikinci Türk devleti ise Büyük Selçuklulardır.).

Þ Gaznelilerin en ünlü hükümdarları Gazneli Sultan Mahmut’tur (998 - 1030).
NOT: Gazneli Mahmut Türk - İslam Dünyası’nda Hindistan’a yapmış olduğu ve 25 yıl süren 17 seferiyle tanınmıştır (İslamiyet’i Hindistan’a yaymış (ilk kez) ve Kast sistemine ilk büyük darbeyi indirmiştir.).
 Türk tarihinde Sultan ve Padişah ünvanını kullanan ilk Türk hükümdarı Gazneli Mahmut’tur.
 Büyük Selçuklularda ilk parayı Tuğrul Bey bastırmıştır (Altın para – Dinar, Gümüş para – Dirhem).
 Anadolu’ya yerleşmek amaçlı ilk Türk akınları Büyük Selçukluları tarafından yapılmıştır (ilk sefer Çağrı Bey tarafından 1015 – 1021 yıllları arasında yapılmıştır.).
 Büyük Selçuklular zamanında ilk kez İslam Dünyası’nın siyasi liderliği ve koruyuculuğu Türklere geçmiştir.
 1048 Pasinler Savaşı, Büyük Selçukluların Bizans’a karşı kazandığı ilk büyük zaferdir.
 Pasinler Savaşı ile Bizans’ın direnci kırılmış ve Türkleri Anadolu’ya olan akınları yoğunluk kazanmıştır.
 Büyük Selçukluların ilk başkenti Nişabur’dur.
 Büyük Selçuklular ile Bizans arasında yapılan 1071 Malazgirt Savaşı sonucunda Anadolu’nun kapıları Türklere açılmış, Anadolu’da “Türkiye Tarihi” başlamış ve ilk Türk Beylikleri kurulmuştur (Alparslan Dönemi).
 1071 Malazgirt Savaşı’ndan sonra Anadolu’da kurulan ilk Türk Beylikleri; Danişmentliler, Saltuklular, Mengücekler, Artuklular ve Çaka Beyliği’dir.
İlk İslam minyatür okulu Bağdat’ta Büyük Selçuklu Devleti zamanında açılmıştır.
 Büyük Selçuklu Devleti, Melikşah Dönemi’nde en geniş sınırlarına ulaşmış ve en parlak dönemini yaşamıştır.
 Babür krallarından Şah Cihan eşi Mümtaz Mahal için Hindistan’ın Agra kentinde “Tac Mahal” adlı ünlü anıt mezarı yaptırmıştır.
 Moğolları durdurabilen ilk devlet ve dört savaşta da yenebilen tek devlet Memlükler’dir (1260 Ayn Calut, 1277 Elbistan, 1282 Humus ve 1303 Merc-i Suffar savaşları).
 Saltanatla yönetilmeyen tekmdevlet Memlükler’dir (Memlük sultanları komutanlar arasından seçimle belirlenirdi.).
























TÜRKİYE TARİHİ
ANADOLU’YA YAPILAN İLK TÜRK AKINLARI
Ø Anadolu’ya ilk Türk akınları, Avrupa Hunları tarafından yapılmıştır (395 -398).
Ø Anadolu’ya ikinci Türk akınları ise Sibir (Sabar) Türkleri tarafından gerçekleştirilmiştir (516).
Ø Anadolu’ya üçüncü Türk akınları ise Abbasilere bağlı Müslüman Türk komutanları tarafından Bizans’a yönelik yapılmıştır.
Ø Anadolu’ya yapılan bu akınlar keşif amaçlı olup yerleşme amacı taşımamaktadır. Anadolu’yu Türk vatanı haline getirenler ise Oğuz Türkleridir.
Ø Anadolu’yu yurt edinmek amacıyla keşif ve yıpratmaya yönelik akınları başlatan; Büyük Selçuklu liderlerinden Çağrı Bey’dir (1015 - 1021).
Ø Çağrı Bey’in bu akınları sonucunda Anadolu’nun Türklere uygun bir coğrafya olduğu anlaşılmıştır.
Ø 1040 Dandanakan Savaşı sonrasında Anadolu’ya düzenlenen akınlar daha da artmıştır.
Ø Çağrı Bey’den sonra Büyük Selçuklu hükümdarı Tuğrul Bey tarafından Selçuklu prensleri İbrahim Yınal ve Kutalmış Anadolu’nun fethi için görevlendirilmişlerdir. Bu amaçla yapılan akınlar Selçuklular ile Bizans - Gürcü kuvvetlerini karşı karşıya

getirmiştir. İki taraf arasında yapılan 1048 Pasinler Savaşı sonucunda Bizans yenilmiş ve Türklerin Anadolu’daki etkinliği iyice artmıştır (Anadolu’da Bizans’la yapılan ilk savaş).
NOT: Malazgirt’e kadar Anadolu’ya yapılan Türk akınlarının amacı; keşif ve Bizans’ı yıpratmaya yöneliktir.
Ø Türkleri Anadolu’dan atmak isteyen Bizans ile Selçuklular arasında yapılan 1071 Malazgirt Savaşı sonucunda Bizans’ın direnci kırılmış ve Türkler kısa sürede Ege sahillerine kadar ulaşmayı başarmışlardır.
Ø Bu zaferin kazanılmasında Bizans ordusundaki Uz ve Peçenek Türklerinin Selçuklu ordusu tarafına geçmelerinin etkisi büyüktür.

Ø 1071 Malazgirt Savaşı Sonucunda;

 Türklere Anadolu’nun kapıları açılmıştır.
 Türklerde Anadolu’yu yurt edinme düşüncesi hâkim olmuştur.
 Türkler Anadolu topraklarına yerleşmeye başlamışlardır.
 Orta Asya’daki Türk boyları Anadolu’ya gelmeye başlamışlardır.
 Bizans’ın çağrısıyla Haçlı Seferlerinin düzenlenmesine neden olmuştur.
 Anadolu’da ilk Türk Beylikleri ortaya çıkmaya başlamıştır.

Ø Böylece XI. yüzyılda başlamış olan Türkiye Tarihi 5 bölüme ayrılarak incelenmektedir;

F I. Beylikler Dönemi
F Anadolu (Türkiye) Selçuklu Dönemi (1077 - 1308)
F Osmanlı Devleti Dönemi (1299 - 1922)  
F Osmanlı Devleti Dönemi (1299 - 1922)
F Türkiye Cumhuriyeti Dönemi (1923- )

I. BEYLİKLER DÖNEMİ
Ø 1071 Malazgirt Savaşı’ndan sonra yapılan antlaşmaya Bizans’ın yeni yönetimi uymayınca Sultan Alparslan komutanlarına Anadolu’nun tamamen fethedilmesini ve fethettikleri yerlerde Büyük Selçuklu Devleti’ne bağlı beylikler kurmalarını emretmiştir.
Ø Bu durum Anadolu’nun hızlı bir şekilde fethedilmesini sağlasa da devletin feodal bir yapı içerisine girmesine neden olmuştur.
Ø Selçuklu komutanları fethettikleri topraklarda devlete bağlı beylik kurmalarına rağmen
I. BEYLİKLER DÖNEMİ
Ø 1071 Malazgirt Savaşı’ndan sonra yapılan antlaşmaya Bizans’ın yeni yönetimi uymayınca Sultan Alparslan komutanlarına Anadolu’nun tamamen fethedilmesini ve fethettikleri yerlerde Büyük Selçuklu Devleti’ne bağlı beylikler kurmalarını emretmiştir.
Ø Bu durum Anadolu’nun hızlı bir şekilde fethedilmesini sağlasa da devletin feodal bir yapı içerisine girmesine neden olmuştur.
Ø Selçuklu komutanları fethettikleri topraklarda devlete bağlı beylik kurmalarına rağmen

Melikşah’ın ölümünden sonra başlayan taht kavgaları sırasında bağımsızlıklarını ilan etmişlerdir (1092 - 1117).
Ø Bu beylikler şunlardır; Danişmentliler, Saltuklular, Artuklular, Mengücekliler ve Çaka Beyliği’dir.

1) Saltuklular (1072 - 1202)

Ø Ebu’l Kasım Saltuk tarafından Erzurum ve çevresinde kurulmuştur.
Ø Anadolu’da kurulan ilk Türk beyliğidir.
Ø Gürcülere ve Haçlılara karşı başarılı mücadeleler vermişlerdir.
Ø Anadolu Selçuklu Sultanı Rükneddin Süleyman Şah tarafından yıkılmışlardır.

2) Danişmentliler (1080 - 1178)

Ø Melikşah’ın komutanlarından Danişmentoğlu Ahmet Gazi tarafından Sivas merkez olmak üzere kuruldu.
Ø Kayseri, Tokat ve Amasya’ya kadar sınırlarını genişletmişlerdir.
Ø Haçlılar ve Bizans’a karşı mücadele etmişlerdir. Haçlılarla yapılan savaşları anlatan “Danişmendname Destanı” günümüze kadar gelmiştir.
Ø Kısa sürede Anadolu’daki ilk Türk Beylikleri içerisinde en güçlüsü haline gelmiştir.
Ø Anadolu Selçuklu Devleti’nin Anadolu Türk Birliği’ni sağlama konusundaki en büyük rakibi olmuştur.
Ø Anadolu’da ilk medreseyi Niksar’da kurmuşlardır (Yağıbasan Medreseleri).
Ø Anadolu da kurulan ilk uç teşkilatıdır.
Ø Anadolu Selçuklu Sultanı II. Kılıçarslan tarafından yıkılmışlardır.

3) Mengücekliler (1080 - 1228)

Ø Mengücek Gazi tarafından Erzincan, Kemah ve Divriği dolaylarında kurulmuştur.
Ø Bizans ve Gürcülere karşı başarılı savaşlar yapmışlardır.
Ø Anadolu Selçuklu sultanı I. Alâeddin Keykubat tarafından yıkılmışlardır.

4) Artuklular (1102 - 1409)

Ø Selçuklu komutanlarından Artuk Bey tarafından Mardin ve çevresinde kurulmuştur.
Ø Daha sonra Hasankeyf (Diyarbakır), Mardin ve Harput olmak üzere üç kol halinde yaşamışlardır.

Ø Hasankeyf kolu Haçlılarla mücadele etmiştir, Eyyubiler tarafından yıkılmıştır. Mardin kolu Haçlılarla mücadele etmiş, Karakoyunlular tarafından yıkılmıştır. Harput kolu Anadolu Selçuklu Devleti tarafından yıkılmıştır.
Ø Anadolu’da ilk köprüleri yapan beyliktir (Malabadi Köprüsü).

5) Çaka Beyliği (1081 - 1093)

Ø Çaka Bey tarafından İzmir’de kurulmuştur.
Ø İlk denizci Türk beyliğidir. Çaka Bey de ilk Türk denizcisidir.
Ø Türk Deniz Kuvvetleri’nin kuruluş tarihi Çaka Beyliği ile başlar.
Ø Türk Tarihi’nde denizcilik faaliyetlerinin bu kadar geç başlamasının nedeni; Türklerin daha önce denize kıyı coğrafyalarda egemenlik kuramamış olmalarıdır.
Ø Çaka Bey kurduğu donanma ile Bizans ile mücadele etmiş ancak Bizans’ın kışkırtmaları sonucu Anadolu Selçuklu Sultanı I. Kılıç Arslan tarafından öldürülmüştür, toprakları da Bizans’ın eline geçmiştir.
Ø Türk - İslam Tarihi’nde İstanbul’u kuşatan ilk Türk hükümdarı Çaka Bey’dir.
Ø Batı Anadolu’da ilk Türk hâkimiyeti bu beylikle başlamış ve 12 yıl sürmüştür. Çaka Beyliği’nin yıkılışı Türk denizciliğinin gelişmesini 150 yıl geciktirmiştir.
NOT: Bu dönemde bu beyliklerden başka Anadolu’da Ahlat ve çevresinde Sökmenliler (Ahlatşahlar), Bitlis ve Erzen’de Dilmaçoğulları, Diyarbakır’da İnaloğulları (Yınaloğulları), Harput’ta Çubukoğulları, Denizli ve Ladik dolaylarında İnançoğulları ile Efes ve çevresinde Tanrıvermişoğulları adlı beylikler de kurulmuştur.

Ø I. Beylikler Dönemi Eserleri

F Saltuklular Dönemi Eserleri

ü Erzurum Kale Camii
ü Erzurum Ulu Camii
ü Erzurum Tepsi Minare (Saat Kulesi)
ü Erzurum (Tercan) Mama Hatun Kervansarayı ve Kümbeti
ü Erzurum Emir Saltuk Kümbeti (Anadolu’nun en eski anıtsal mezar yapısıdır.)

F Mengücekliler Dönemi Eserleri

ü Divriği (Sivas) Ulu Camii (Hat işlemeleriyle ünlü bir eserdir.).
ü Divriği Külliyesi
ü Divriği Sitte Melik Kümbeti
ü Divriği Turan Melik Darüşşifası
ü Divriği Kale Camii
ü Kemah Sultan Melik Kümbeti
ü Kayıtbay Camii

F Artuklular Dönemi Eserleri

ü Diyarbakır Artuklu Sarayı
ü Silvan (Meyyafarkin) Ulu Camii
ü Mardin Ulu Camii
ü Harput Ulu Camii
ü Mardin - Dunaysır (Kızıltepe) Ulu Camii
ü Urfa Ulu Camii
ü Malabadi Köprüsü

F Danişmentliler Dönemi Eserleri

ü Tokat ve Niksar Yağıbasan Medreseleri (Anadolu’daki ilk medrese)
ü Niksar Ulu Camii
ü Kayseri Ulu Camii
ü Kayseri Gülük Camii
ü Kayseri Melik Danişment Gazi Kümbeti
ü Emir Gazi Kümbeti
ü Amasya Fethiye Camii
İlk Türk Beylikleri’nin Ortak Özellikleri
ü Malazgirt Savaşı sonrası Alparslan’ın fetih politikası sonucunda kurulmuşlardır.
ü Anadolu’nun Türkleşmesi ve İslamlaşması sürecini hızlandırmışlardır.
ü Fetihleri arttırmışlar ve yer isimlerini Türkçeleştirmişlerdir.
ü Anadolu’ya kalıcı kültür ve sanat eserleri bırakmışlardır.
ü Bir kısmı Haçlılara karşı başarılı mücadeleler vermiştir.
ü Anadolu Selçuklu Devleti tarafından Anadolu Türk Siyasi Birliği’ni sağlamak amacıyla yıkılmışlardır.

KÜLTÜR VE MEDENİYET

Devlet Yönetimi
Ø Anadolu Selçuklu Devleti’nin devlet yönetimi, temelde Büyük Selçuklular ile aynıdır.
Ø Beylikler ise, Selçukluları taklit ederek daha küçük ölçülerde de olsa kurumlarını oluşturmuşlardır.
Ø Daha önceki Türk devletlerinde de görüldüğü üzere, “Devlet hükümdar ailesinin (Hanedanın) ortak malıdır” anlayışı hâkimdi. Bu anlayış sık sık taht kavgalarına neden olmuştur.
Ø Ancak Anadolu Selçukluları, Anadolu coğrafyasının bir bütün olması sayesinde merkeziyetçi bir yönetim anlayışı oluşturmaya çalışmışlardır.
Ø Şehzadeler (melikler), çeşitli bölgelerde atabeylerin denetiminde eğitilir ve yöneticilik yaparlardı. Amaç meliklerin yönetim tecrübesi kazanmasını sağlamaktı.
Ø Büyük Selçuklularda görülen, Meliklerin (Şehzadelerin) kendi adlarına para bastırma, ordu kurma ve savaş açma gibi yetkileri Anadolu Selçukluları’nda kısıtlanmıştır. Bunun nedeni merkezi otoriteyi korumaktır.
Ø Anadolu Selçuklularında sultanlar, güçlerinin büyüklüğünü yansıtması için Keykubat,

Keyhüsrev, Keykavus gibi eski İran hükümdarlarının adlarını lakap olarak kullanmışlardır.
Ø Hükümdarlar “Sultan” ünvanını taşıyordu. Bunun yanında Rükneddin, Keykubat, Sultan-ı Azam, Sultan-ı Galip, Emir’ül Müminin, İzzeddin, İmameddin, Alaaddin, Gıyaseddin ünvanlarını da kullanmışlardır.
Ø Hükümdarlık sembolleri; Unvan ve lakaplar, para (sikke), tuğra, sancak, nevbet (bando - davul), otağ, saray, taht, taç, hutbe, tuğ, sikke (para), yüzük v.s.’dir.
Ø Ayrıca hükümdarlar Abbasi halifesinden menşur (onay) alırlardı.
Ø Anadolu Selçuklu Devleti’nde hükümdarların yetkileri sınırsız değildi (töre ve din kurallarına uymak zorundaydı.).
Ø Devlet işleri Divan-ı Saltanat adı verilen Büyük Divan’da (Divan-ı Ali) görüşülmüştür. Bu divan hükümdar ya da “vezir” başkanlığında toplanır ve güvenliğinden “Emir-i Şemşir” sorumluydu. Divana; İnşa, arz, işraf, istifa divanlarının başkanları katılma hakkına sahiptiler.

Ø Büyük Divana bağlı olarak;

 Hükümdar başkentte olmadığı zaman devlet işlerinin naiblerce (naib-i sultan - vekil) yürütüldüğü Niyabet-i Saltanat Divanı,
 Mali işlere bakan Divan-ı İstivfa,
 Yönetimle ilgili işleri denetleyen Divan-ı İşraf,
 İç ve dış yazışmaları düzenleyen; hükümdarın nişan ve tuğrasını çeken Divan-ı Tuğra,
 Askeri işlerin görüşüldüğü Divan-ı Arız bulunmaktaydı.

Ø Divan-ı Ali üyeleri şunlardı;

§ Vezir: Hükümdarlardan sonra gelen en yetkili kişiydi.
§ Naib: Hükümdar başkentte olmadığı zamanlarda devlet işlerine vekâlet ederdi.
§ Pervaneci: Arazi defterlerini tutar, iktaların dağıtımını yapardı. Ayrıca devletin istihbarat teşkilatından sorumludur.
§ Müstevfi: Mali işlerden sorumludur.
§ Tuğracı - Münşi: Yazışmaları yürütür, sultanın emir ve fermanlarına tuğra çekerdi.
§ Müşrif: İdari ve mali teftiş yapardı.
§ Emir-i Arız: Ordunun maaş ve ihtiyaçlarına bakardı.

Ø Adalet işlerinden Emir-i Dad sorumludur. Soruşturma ve tutuklamalara bakardı.

Kararlarında bağımsız olabilmesi için Divan-ı Ali’ye dahil edilmemiştir. (Adalet Bakanı).
Ø Anadolu Selçuklularında Divan-ı Saltanat’tan başka Meşveret Meclisi de bulunurdu. Bu mecliste, hükümdar olacak kişilerin belirlenmesinden, devletin iç ve dış politikalarına kadar pek çok konu görüşülürdü.
Ülke Yönetimi
Ø Ülke bazı idari bölümlere ayrılmıştı;

F Meliklerin Yönettiği Eyaletler: Yanlarına tecrübeli bir devlet adamı (Atabey) verilerek gönderilirlerdi. Doğrudan hükümdara bağlıydılar.

F Divan’a Bağlı Eyaletler: Divan tarafından görevlendirilen yüksek rütbeli komutanlar tarafından yönetilirlerdi. Bunlara Emir-i Sipehsalar (Subaşı) denilirdi.

F Uç Eyaletleri: Bizans sınırında bulunan bu eyaletleri, merkeze bağlı kalmak şartıyla Türkmen Beyleri yönetirdi.

 Bunların dışında şehirlerde güvenlik işlerinden sorumlu askeri yöneticiler olan Subaşılar ve adalet işlerinden sorumlu Kadılar bulunmaktaydı.
 Ayrıca yönetim alanında askeri vali olan Şıhne (önemli şehir merkezlerinde bulunurdu), belediye işlerine bakan Muhtesip adlı görevliler de şehirlerde görev yapardı.
 Beyliklerde ise hükümdarın temsilcisi olan iki yetkili bulunurdu. “Mirliva” adlı kişiler siyasi, “Kadı” ise yargı alanında yetkiliydi.

Ordu ve Donanma
Ø Ordu 3 bölümden oluşurdu;

Guleman-ı Saray (Hassa Ordusu): Devşirme usulüne göre oluşturulan merkez ordusudur. Devletten üç ayda bir maaş alırlardı (Kapıkulu Teşkilatı). Bu bölümdeki askerler Gulamhane denilen kışlalarda yetiştiriliyorlardı.

İkta Askerleri (Tımarlı Sipahiler): Ordunun en kalabalık bölümünü oluştururlardı. Tamamen Türklerden oluşan bu askerlerin hepsi süvariydi. Devletten maaş almazlar, bütün ihtiyaçları ikta sahiplerince karşılanırdı.

Türkmenler ve Yardımcı Kuvvetler: Uç bölgelerinde (sınırlarda) daima savaşa hazır durumda olan Türkmen aşiretleri ile bağlı beylik ve devletlerden gelen askerlerden oluşturulurdu.

§ Ayrıca savaş zamanlarında ihtiyaç olursa, geçici olarak ücretli asker de (Fecr-i Has) toplanırdı.
§ Ordunun başkomutanı Sultandır. O olmadığı zamanlarda başkomutanlığı Vezir veya Beylerbeyi (Emir’ül-Ümera) üstlenirdi.
§ Diğer ordu komutanlarına subaşı (sipehsalar, serleşker) denirdi.
§ Türkiye Selçukluları donanmaya önem vermişlerdir. Antalya, Alanya, Sinop ve Samsun’da tersaneler inşa edilmiş ve donanmalar kurulmuştu.
§ Donanma komutanlarına “Reis’ül-Bahr” veya “Melikü’s-Sevahil” denirdi (Deniz Kuvvetleri Komutanı).
NOT: Anadolu beyliklerinin ordu teşkilatında Selçuklu askeri teşkilatının etkisi görülmekteydi. Ancak Dulkadiroğulları ve Ramazanoğulları Beyliklerinde diğerlerinden farklı olarak Memlüklerin etkisi görülmekteydi.

Toprak Sistemi
Ø Toprak, devletin malı olup (Miri Arazi), kullanma hakkı halka aitti. Kullanılış amacına göre toprak, dört bölüme ayrılmıştır;

Has Arazi: Geliri hükümdara ait topraklardı.
Dirlik (İkta) Arazi: Ordu mensupları ve devlet memurlarına hizmet ve maaş karşılığı olarak verilen arazilerdi.
Mülk Arazi: Üstün hizmetleri görülen devlet adamlarına verilirdi. Bu toprağa sahip olanlar tam bir tasarruf hakkına sahipti. Devredebilir, satabilir veya miras bırakabilirdi.
Vakıf Arazi: Geliri hayır hizmetleri ve ilmi kuruluşların masraflarına ayrılmış arazilerdi. Vakıf arazisinin gelir ve giderlerini düzenleyen kişiye “Mütevelli” adı verilirdi.
Hukuk
Ø Adli teşkilat bütün beyliklerde ve Anadolu Selçuklu Devletinde “Şer’i” ve “Örfi” olarak ikiye ayrılmıştır.
Ø Kadılar Şer’i davalara bakardı ve başlarında Kadi’l-Kudat (Kadılar Kadısı) yer alırdı (Konya’da bulunurdu).
Ø Örfi hukuktan Emir-i Dad sorumluydu. Toplumun huzur ve asayişini bozan ve kanunlara uymayanların davalarına bakardı. Bu kurum aynı zamanda “Adalet Bakanlığı” niteliğindeydi.
Ø Emir-i Dad, gerektiğinde devlet ileri gelenlerini (vezir ve divan üyelerini) de yargılayabilirdi.
Ø Askeri davalarla Kazasker (Kadıasker / Kadıy-ı Leşker) ilgilenirdi.
Ø Divan-ı Mezalim adlı yüksek mahkemeye Sultan başkanlık eder ve ağır siyasi suçlara bakardı.
Ekonomi
Ø Ekonomik uğraşları tarım, hayvancılık, zanaat, dokumacılık, dericilik, madencilik, sanayi ve ticaretten oluşan ülke ekonomisinde en çok ticaret belirleyici olmuştur.
Ø Zanaatkârlar, aralarında dayanışmayı sağlamak için Ahilik teşkilatını kurmuşlardır. Her esnaf kendi mesleğiyle ilgili esnaf loncasına üye olmuştur.
Ø Ahi teşkilatının temelleri 12. yy'da Abbasiler zamanında düzenlenen “fütüvvet” teşkilatına kadar uzanır. Anadolu Ahiliğinin kurucusu Ahi Evran'dır (Osmanlı’daki adı “Lonca”dır.).
Ø Ahi teşkilatının görevleri; aynı meslekten olan üyeler arasında dayanışmayı sağlamak, üyeleri eğitmek, üretimde kalite ve standardı yükseltmek ve denetlemek, sosyal adaleti sağlamak, Narh sistemiyle fiyatları kontrol altında tutmak, devletle esnaf arasındaki ilişkileri düzenlemektir.

NOT: Ahilik teşkilatının vergi toplamak ve esnaflar arasındaki davalara bakmak gibi görevleri yoktur. Ayrıca gayrimüslimler bu teşkilata üye olamazlardı.

Ø Ticareti geliştirmek devletin temel politikası haline gelmişti. Bu dönemde Anadolu uluslararası bir ticaret merkezi olmuştu.
Ø En çok ticaret yapılan ülkeler Bizans, İran, Venedik, Ceneviz ve Arap ülkeleriydi. Çeşitli tarım ürünleri ile birlikte, yün, tiftik, ipek, halı, kilim ve deri satılırdı. Ayrıca koyun, sığır, at gibi hayvanlar ve şap, tuz, demir, bakır ve gümüş gibi maddeler alınır ve satılırdı.

Ø Anadolu Selçukluları ticareti geliştirmek için;

§ Anadolu’nun çeşitli yerlerine kervan yolları açmışlardır.
§ Tüccarların ücretsiz olarak konaklayabilmeleri için ticaret yolları üzerinde kervansaraylar yapmışlardır.
§ Yabancılardan düşük gümrük vergisi almışlardır.
§ Tüccarların mallarına devlet garantisi koymuşlardır (Sigorta sistemi).
§ Ticari amaçlı fetihler yapmışlardır (Sinop, Antalya, Suğdak, Alanya’nın fethi gibi).
§ Çeşitli devletlerle ticaret antlaşmaları imzalamışlardır.
§ Yabancı tüccarları Antalya, Konya, Kayseri ve Sivas gibi şehirlere; Türk tüccarları ise gayrimüslim memleketlerine yerleştirmişlerdir.

Ø Ayrıca Müslüman çiftçilerden alınan Öşür, Hıristiyan çiftçilerden alınan Haraç, gayrimüslim erkeklerden alınan Cizye, Ağnam (hayvan vergisi), Bac (pazar yeri vergisi), liman, gümrük, maden, tuzla, orman gelirleri, ganimet ve hediyeler de devletin önemli gelir kaynakları arasındaydı.
Ø Anadolu Selçuklu’da iki türlü hazine vardır; Hazine-i Amire (Devlet hazinesi), Hazine-i Hassa (Hükümdarın şahsına ait hazine).
Ø Türkler Anadolu'ya geldiklerinde bir süre yerli halkın kullandığı Bizans parasını kullanmak zorunda kaldı. İlk Selçuklu paraları önce bakır sonra gümüş ve altından basıldı. Gümüş paraya dirhem, altın paraya dinar demişlerdir. İlk para Sultan Mesut tarafından bastırılan bakır paradır (ekonomik bağımsızlık

kazanılmıştır.). İlk altın paralar II. Kılıçarslan tarafından 13.yy'da bastırılmıştır (ekonominin çok güçlü olduğunu gösterir.).
Sosyal Hayat
Ø Halk şehirli, köylü ve göçebe olmak üzere üçe ayrılıyordu.
Ø Anadolu Selçukluları bünyelerinde farklı milletten ve dinden olan insanları hoşgörüyle barındırmışlar ve onları huzur içinde yaşatmışlardır.
Ø Uygulanan iskân siyasetiyle Anadolu’nun Türkleşmesi ve İslamlaşması sağlanmıştır.
Ø Yerleşik hayata geçen Türkmenler üzerinde başta Ahilik (Ahi Evran) olmak üzere Babailik (Baba İlyas), Bektaşilik (Hacı Bektaşi Veli), Ekberilik (Sadrettin Konevi), Mevlevilik (Mevlana), Kadirilik (Abdülkadir Geylani), Kübrevilik (Şeyh Necmettin Kübra), Yesevilik (Ahmet Yesevi’nin takipçileri) ve Rufailik gibi tarikatlar etkili olmuştur.
Ø Bu tarikatlar, fetihlerde önemli hizmetlerde bulunmuşlardır. Fetih hareketlerinde, “baba, abdal, alp - eren ve ahilerin” önemli rolü bulunmaktadır.
Ø Tarikatlar dışında faaliyet gösteren dini nitelikli örgütler; Abdalan-ı Rum (Anadolu dervişleri teşkilatı), Bacıyan-ı Rum (Anadolu kadınları teşkilatı)), Gaziyan-ı Rum (Gaziler teşkilatı), Feteyan-ı Rum (Gençler teşkilatı)’dur.
Ø Anadolu da “Tasavvuf” anlayışı bu dönemde ortaya çıkmış ve bu anlayışa paralel olarak Anadolu’nun birçok yerinde tekke ve zaviyeler açılmıştır.

Yazı - Bilim - Kültür ve Edebiyat
Ø Anadolu Selçukluları resmi devlet dili ve edebiyat dili olarak Farsça’yı, bilim dili olarak da medreselerde Arapça’yı kullanmışlardı. Saray ve orduda ise Türkçe konuşulmaktaydı.

NOT: Farsça’nın resmi dil olarak kullanılmasının nedenleri; yüksek derecedeki devlet memurlarının Fars (İran) asıllı olması ve Farsça’nın işlek ve yaygın bir dil olmasıdır. Bu durum Türk kültürüne ve diline zarar vermiştir.

Ø Beyliklerde ve Türkmenler arasında her alanda Türkçe kullanılmıştır.
Ø Beylikler döneminde Karamanoğlu Mehmet Bey 13 Mayıs 1277’de yayınladığı fermanla “Bugünden sonra divanda, dergâhta, bargâhta ve meydanda Türkçe’den başka dil kullanılmaya” diyerek herkesi Türkçe konuşmaya yöneltmiştir (İlk kez Türkçe, Anadolu’da resmi dil olmuştur.).

Ø Bununlar beraber Moğol istilasından kaçıp Anadolu’ya gelen birçok şair, yazar ve bilim adamı Anadolu’da Türk dilinin yaygınlaştırılmasında etkili olmuşlardır.
Ø XII. ve XIII. yüzyıl Anadolu düşünce hayatının önemli isimleri olan Âşık Paşa, Yunus Emre, Sadrettin Konevi ve Nesimi gibi şahsiyetler her alanda Türkçeyi kullanmışlardır.
Ø Anadolu Türkçesi’nin ilk eserlerini Ahmed Fakih, Sultan Veled, Şeyyad Hamza ve Yunus Emre vermiştir. Bu nedenle özellikle beylikler ve Türkmenler Türk dili ve edebiyatının yerleşip yayılmasında çok önemli katkılarda bulunmuşlardır.
Ø Hoca Dehhani ilk Türkçe divanı yazmıştır. Aruz veznini Türkçeye uyarlayan Divan Edebiyatı onunla başlamıştır.
Ø Bu dönemde Anadolu’da Halk Edebiyatı, Divan Edebiyatı ve Tasavvuf Edebiyatı gelişme göstermiştir;


Battalname, Danişmentname, Garipname (Aşık Paşa), Dede Korkut Hikayeleri, Bektaşi ve Nasrettin Hoca Fıkraları, Mantıku’t Tayr- Kuşların Dili, Felekname (Gülşehri) Halk Edebiyatı’na ait önemli eserlerdir.

Mevlana (Mesnevi, Divan-ı Kebir, Fihi Mafih, Divan-ı Şemsü’l Hakayık - Ayrılık Kasidesi), Yunus Emre (Divan, Risaletü’n Nushiyye) ve Hacı Bektaş-i Veli (Makalat), Muhyiddin Arabî Tasavvuf Edebiyatı alanında yetişmiş önemli kişilerdir.

Hoca Dehhani (Selçuklu Şehnamesi), Germiyanlı Ahmedi (Divan, İskendername ve Cemşid-ü Hurşid) ve Hoca Mesut, Divan Edebiyatı’nın ünlü isimlerindendir.

Ø Türklerin Anadolu’ya geldikleri yüzyıllardaki etkinliklerini anlatan Danişment Gazi ve Battal Gazi destanları da bu döneme aittir.
Ø Anadolu’da ilk medreseyi Danişmentliler kurmuştur. Selçuklu sultanlarından II. Kılıçarslan, Konya ve Aksaray medreselerini açmıştır.
Ø Ayrıca şeyhlerin önderliğinde açılan tekke ve zaviyelerde Türkmen halkın çocukları eğitilirdi.
Sanat
Ø Sanat dalı olarak en çok Mimari gelişmiştir. Mimari eserler;

F Dini Mimari: Cami, Medrese, Külliye, Kümbet, Türbe, Tekke, Zaviye, Mescit
F Sivil Mimari: Köşk, Saray, Darüşşifa, Kervansaray, Han, Hamam, Köprü,
F Askeri Mimari: Sur, Kale, Burç, Kule, Kışla, Tersane şeklinde ayrılmıştır.

Ø Mimaride ilk yapılan eserler camilerdir. Anadolu’da yapılan ilk camii; Diyarbakır Ulu Camii’dir (Arap orduları 639 tarihinde Diyarbakır’ı ele geçirdiği zaman buradaki büyük bir kiliseyi cami olarak kullanmıştır.).
Ø Bunun yanı sıra mescitler, medreseler, kümbetler (türbeler), külliyeler, kervansaraylar, köprüler ve darüşşifalar da yapılmıştır.
Ø Mimari eserlerde Orta Asya Türk özelliklerini de görmek mümkündür (Kümbetler).
Ø Süsleme sanatı oldukça gelişmiştir. Ayrıca halı dokuma sanatı, tezhip, minyatür, hat, nakkaşlık, ebru, kakmacılık ciltçilik, kabartma, çinicilik (Mimaride yüzeyleri süslemek için kullanılan bir yüzü sırlı pişmiş toprak levhalara çini denir.) sanatları da gelişmiştir.
Ø İslam düşüncesine aykırılık taşıdığı için resim ve heykeltıraşlığa izin verilmemiştir.
Ø Süsleme sanatında; bitki ve hayvan figürleri (kuş, balık), geometrik şekiller ve yazı figürleri kullanılmıştır.

Ø Yapı ve süsleme malzemeleri olarak taş, ahşap, çini, tuğla ve alçı kullanılmıştır.

Ø Konya Sırçalı Medrese ve Karatay Medresesi çini sanatının en güzel örnekleridir. Dış mimaride en çok taş işçiliği kullanılmıştır.
Ø Anadolu Selçukluları ve Beylikler armalarında ve paralarında arslan resmi kullanmışlardır. Selçukluların sembolü haline gelen çift başlı kartal ve diğer hayvan figürleri Konya surlarında kullanılmıştır.

Ø Anadolu Selçukluları ve beylikler, Anadolu’yu sayısız mimari eserle donatarak, Osmanlı’ya iyi bir miras bırakmışlardır. Bu nedenle de Osmanlı Devleti, Anadolu’ya fazla mimari eser yapmamış, daha çok İstanbul ve Balkanlara ağırlık vermiştir.

Ø Bu dönemde Türkler tarafından İslam mimarisine önemli yapıtlar kazandırılmıştır. Bunlar;

F Külliye: Genellikle bir camii etrafında kurulmuş medrese, kütüphane, imarethane, hamam ve şifahane (hastane) gibi yapıların bütünüdür.

 Mengücekliler Dönemi’ne ait olan Divriği Külliyesi, Anadolu’nun en eski külliyesidir.
 Anadolu Selçuklu Devleti’ne ait ilk külliye, Kayseri Hunat Hatun Külliyesi’dir.

F Darü’ş-şifa: Hastaların tedavisi için açılmış kurumdur. Anadolu’da ilk şifahane, Kayseri’de açılan “Gevher Nesibe Şifahanesi”dir (1205). Aynı zamanda bu yapıda dünyanın ilk psikiyatri kliniği de bulunmaktadır (Bimarhane / Tımarhane).

F Kümbet (Anıt Mezar): Dört duvar üzerine kubbeyle örtülmüş anıt mezarlardır. Türklerin İslam mimarisine kazandırdıkları en önemli yapıttır. Türkmen çadırlarının mimariye yansımasıdır.

F İmarethane: Yoksul ve gurebaya (kimsesizlere) ücretsiz olarak yemek dağıtılan kurumdur.

F Medreseler: Türk İslam devletlerinde bilim ve düşünce hayatının merkezidir. Anadolu Selçuklu ve Beylikler döneminin en önemli eğitim ve öğretim kurumlarıdır.


Þ Danişmentlilerin yaptırdığı Tokat ve Niksar’daki Yağıbasan Medreseleri, Anadolu’da açılan ilk medresedir.
 1193’de kurulan Kayseri Koca Hasan Medresesi, Anadolu Selçuklularının açtığı ilk medresedir.

F Kervansaray: Ticaret yolları üzerine tüccarların konaklaması için yapılan, amacı ticareti geliştirmek, yolların güvenliğini sağlamak olan yapılardır. Kervansaraylar birbirlerinden bir günlük uzaklıkta inşa edilirdi.

Þ Anadolu’da yapılan ilk kervansaray II. Kılıçarslan döneminde tamamlanan Aksaray – Kayseri yolu üzerindeki “Alay Han”dır.
 Konya – Aksaray yolu üzerindeki “Sultan Hanı” ile Kayseri – Sivas yolu üzerindeki “Sultan Hanı” dönemin en büyük iki kervansarayıdır.
Anadolu Selçuklu Devleti Dönemi Eserleri
F Anadolu Selçuklu Camileri

Þ Konya Alâeddin Camii (1155 – 1219): Anadolu Selçuklu Devleti’ne ait Konya’daki en eski eserdir.
 Niğde Alâeddin Camii (1223): Çok kubbeli camilerin ilk örneğidir.
 Malatya Ulu Camii (1224): Anadolu’da yaptırılan en eski camiidir.
 Sivas Ulu Camii

Þ Konya Sahip Ata Camii ve Külliyesi: Türbe, han ve hamamdan oluşur.
 Afyon Ulu Camii: Ağaç direklidir.
 Sivrihisar Ulu Camii: Ağaç direklidir.
 Kayseri Hunad Hatun Camii (1238): Hunat Hatun Külliyesi’nin içindedir.
 Amasya Burmalı Minare Camii (1237 – 1247)
 Sinop Ulu Camii (Alâeddin Camii) (1267)
 Amasya Gökmedrese Camii (1266 – 1267)
 Ankara Arslanhane Camii
 Ayaş Ulu Camii
 Kayseri Lale Camii
 Kayseri Hacı Kılıç Camii ve Külliyesi
 Kayseri Develi Ulu Camii: (1281): Anadolu Selçuklularının son camisidir.


F Anadolu Selçuklu Mescitleri

üKonya Taş Mescit (12159
ü Konya Sırçalı Mescit
ü Konya Karatay Mescidi – 1248
ü Konya Hoca Hasan Mescidi

ü Konya Erdemşah Mescidi
ü Çankırı Taş Mescid
ü Akşehir Küçük Ayasofya Mescidi
ü Akşehir Güdük Minare Mescidi – 1226
ü Harput Alaca Mescit (Arap Baba Mescidi – 1279)
NOT: Mescit: Minberi olmayan küçük camilerdir. Tek kubbeli veya düz çatılıdır.
F Anadolu Selçukluları Dönemi Kümbet ve Türbeleri

· Konya II. Kılıçarslan Kümbeti
· Kayseri Döner Kümbet
· Kırşehir Melik Gazi Kümbeti
· Kırşehir Cacabey Kümbeti
· Ahlat Ulu Kümbet
· Niğde Hüdavent Hatun Kümbeti


F Anadolu Selçuklu Medreseleri

v Kayseri Koca Hasan Medresesi (1193): Anadolu Selçuklularına ait ilk medresedir.
v Kayseri Hunat Hatun Medresesi: Anadolu Selçuklu Devleti’nin ilk komleks yapısıdır (Külliye).
v Konya Karatay Medresesi (1251): Çini ve hat sanatı ile ünlüdür
v Konya Sırçalı Medrese (1242 ): Çini ve hat sanatı ile ünlüdür. Açık avlulu medrese örneklerindendir.
v Konya Altun Aba Medresesi

v Konya İnce Minareli Medrese (1260): Anadolu Selçuklu Veziri Sahip Ata yaptırmıştır.
v Konya Çifte Minareli Medrese
v Kayseri Çifte Medrese
v Sivas Gök Medrese: Anadolu Selçuklu Veziri Sahip Ata tarafından yaptırılmıştır. Kapısının kenarında yaprak motifi vardır. Bunun üst kısmında Orta Asya hayvan takvimi yerleştirilmiştir.
v Sivas Burûciye Medresesi
v Sivas Şifaiye Medresesi: Tıp okulu şeklinde yapılan en eski yapıttır.
v Sivas Çifte Minareli Medrese
v Kırşehir Cacabey Medresesi (1272 - 1273): Rasathane niteliği vardır (ilk kez).
v Akşehir Taş Medrese
v Amasya Gökmedrese.
v Erzurum Çifte Minareli Medrese: Anadolu'nun en büyük medresesidir.

F Anadolu Selçuklu Darüşşifaları

Kayseri Gevher Nesibe Hatun Darüşşifası: Anadolu'nun en ünlü ve en eski darüşşifasıdır.
Konya I. İzzeddin Keykavus Darüşşifası
Aksaray Alâeddin Keykubat Darüşşifası
Amasya Torumtay Darüşşifası
Tokat Müineddin Pervane Darüşşifası
Kayseri Gıyasiye Darüşşifası

F Anadolu Selçuklu Sarayları
² Alanya Alaiye Sarayı
² Beyşehir Kubadabad Sarayı  
²Kubadiye Köşkü


F Anadolu Selçuklu Kervansarayları

² Evdir Han
² Kırkgöz Hanı
² Öresun Han
² Çiftlik Han
² Ezine Pazar Han
² Sultan Han
² Zazadin Han
² Alay Han
² Sarı Han
² Altınapa Han
² Çay Han
² İshaklı Han
² Ağzı Kara Han
ÖNEMLİ HATIRLATMALAR
Þ 1071 Malazgirt Savaşı sonucunda Anadolu’da Türkiye Tarihi başlamış ve ilk Türk Beylikleri kurulmuştur (Danişmentliler, Artuklular, Mengücekliler, Saltuklular ve Çaka Beyliği).
 Anadolu Selçuklu Devleti’nin kurucusu; Selçuk Bey’in torunu olan Kutalmış’ın oğullarından Süleyman Şah’tır.
 Türkiye Selçukluları, merkezi Anadolu’da olan ilk Türk-İslam devletidir.
I. Haçlı Seferi’nde Haçlılar, Anadolu’dan geçmek isteyince I. Kılıçarslan onlarla savaşmış ve Haçlılara büyük kayıplar verdirmiştir. Ancak İznik Haçlıların eline geçmiştir. Bunun üzerine başkent Konya’ya taşınmıştır.
 Anadolu Selçuklu Hükümdarı I. Mesut Dönemi’nde Anadolu, Avrupalılar tarafından ilk defa “Türkiye” adıyla anılmaya başlamıştır.
 I. Mesut Dönemi’nde ayrıca İlk Türkiye Selçuklu parası (Bakır) bastırılmıştır (Ekonomik bağımsızlı kazanıldı.). Bununla beraber Türkiye Selçuklu Devleti’nin bayındırlık ve kurumsallaşma faaliyetleri ilk defa bu dönemde başlamıştır.
 II. Kılıçarslan Dönemi’nde Bizans’ın Selçukluları Anadolu’dan kesin olarak atmak istemesi üzerine Miryokefalon Savaşı (1176) yapılmıştır. Bizans ordusu ağır bir yenilgiye uğramıştır. Bu savaş sonucunda;
F Anadolu’nun Türk yurdu olduğu kesinleşmiştir.
F Bizans’ın Anadolu’yu alma ümidi sona ermiştir.
FHaçlı Seferleri’yle Bizans’a geçen üstünlük yeniden Türklere geçmiştir.
F Bizans savunmaya, Türkler ise taarruza geçmiştir.
F Batılı kaynaklarda Anadolu’ya “Türk İli” denilmeye başlanmıştır.
NOT: Bu savaş, sonuçları itibariyle Kurtuluş Savaşı’ndaki Sakarya ve Başkomutanlık Muharebesine benzemektedir. Çünkü ikisinde de savunmadan saldırıya geçilmiştir.
NOT: Türklerin Batılılar karşısındaki bu taarruz üstünlüğü Osmanlı Devleti dönemindeki II. Viyana Kuşatması’yla sona erecektir.
NOT: Türklere Anadolu’nun kapılarını açan savaş 1071 Malazgirt Savaşı, Anadolu’yu kesin Türk yurdu yapan savaş ise 1176 Miryokefalon Savaşı’dır.
 II. Kılıçarslan Dönemi’nde, ilk defa altın ve gümüş para bastırılmıştır ki bu da ekonominin güçlendiğini gösterir.

Þ II. Kılıçarslan Dönemi’nde ayrıca, kervansaraylar yapılmış ve ticaret yolları ortaya çıkarılmıştır. Ticareti geliştirmek için tüccarların can ve mal güvenliği sağlanmıştır.
 II. Kılıçarslan Dönemi’nin diğer bir önemli olayı ise III. Haçlı Seferi’nin meydana gelmesidir.
 II. Kılıçarslan son yıllarında, veraset sistemi doğrultusunda yani Türk hâkimiyet anlayışı gereği ülkeyi 11 oğlu arasında paylaştırdı. Bu durum ülkede kardeşler arasında taht kavgalarına neden olmuş ve devletin merkezi otoritesi sarsılmıştır.
 I. Gıyaseddin Keyhüsrev Dönemi’nde Antalya fethedilerek Anadolu Selçuklu Devleti’nde ilk defa denizcilik faaliyetlerine başlanmıştır. Ayrıca buranın alınmasıyla Anadolu Selçukluları ilk defa Akdeniz’e inmiş oluyordu.
 I. Gıyaseddin Keyhüsrev Dönemi’nde uluslararası ticareti teşvik amacıyla Venediklilerle ilk defa bir ticaret antlaşması imzalanmıştır.
 I. İzzeddin Keykavus Dönemi’nde Sinop’un alınmasıyla Anadolu Selçuklu Devleti ilk defa Karadeniz’e ulaşmış oluyordu.
 I. Alaaddin Keykubat Dönemi, Anadolu Selçuklu Devleti’nin en parlak dönemidir.
 I. Alaaddin Keykubat Dönemi’nde, Anadolu Türk siyasi birliği büyük ölçüde sağlanmıştır.
 I. Alaaddin Keykubat Dönemi’nde, Sinop’taki donanma ile Kırım’ın Suğdak limanına ilk defa bir deniz aşırı sefer düzenlenmiştir.
 I. Alaaddin Keykubat Dönemi’nde, Harzemşah Devleti’ne karşı 1230 Yassıçemen Savaşı kazanılmıştır (Bu savaştan kısa bir süre sonra Harzemşahlar yıkılmış ve Anadolu Moğol istilasına açık hale gelmiştir.).
 II. Gıyaseddin Keyhüsrev Dönemi’nde ortaya çıkan 1240 Baba İshak (Babailer) İsyanı Türkiye Tarihi’nde çıkan ilk dini nitelikli ayaklanmadır.

 II. Gıyaseddin Keyhüsrev Dönemi’nde İlhanlı Moğol Devleti iler yapılan 1243 Kösedağ Savaşı sonucunda;

F Anadolu Selçukluları, Moğollara vergi veren bağımlı bir devlet haline geldi.
F Taht kavgaları başlamış ve merkezi otorite bozulmuştur.
F Anadolu Türk siyasi birliği bozuldu. Anadolu’da yeniden birçok beylik kuruldu (Kösedağ Savaşı bu yönüyle 1042 Ankara Savaşı’na benzer.).

F Anadolu Selçuklu Devleti yıkılma sürecine girdi.
F Türklerin batıya ilerleyişi durmuştur.

 1243 Kösedağ Savaşı’ndan sonra Anadolu’da başlayan II. Beylikler Dönemi’ne ait bazı beylikler şunlardır;

F Osmanoğulları,  
F Karamanoğulları (Osmanlı’yı en çok uğraştıran beylik),
F Germiyanoğulları (Osmanlı’ya kendi isteği ile katılmıştır.),
F Hamitoğulları, bir kısın toprağını osmanlıya  satmıştır
F Candaroğulları (İsfendiyaroğulları - denizci),
F Saruhanoğulları (denizci),
F Aydınoğulları (denizci),
F Menteşeoğulları (denizci),
F Karesioğulları (denizci – Osmanlı’nın aldığı ilk beylik – kendi isteği ile katılmıştır.),
F Tacettinoğulları (denizci),
F Ramazanoğulları (Osmanlı’ya katılan son beylik),
F Dulkadiroğulları (Yavuz Sultan Selim tarafından Turnadağ Savaşı’yla toprakları Osmanlı’ya katılmıştır)


Þ Karamanoğlu Mehmet Bey Dönemi’nde Türkçe resmi dil haline getirilmiştir. Anadolu’da Türkçeyi ilk defa resmi dil haline getiren beyliktir (13 Mayıs 1277).
 Karamanoğulları, Anadolu Türk siyasi birliğinin sağlanması sürecinde Osmanlıları en fazla uğraştıran beyliktir.
 Germiyanoğulları, I. Murat Dönemi’nde, Şehzade Yıldırım’ın Germiyan Beyi Süleyman Şah’ın kızı Devletşah Hatun ile evlendirilmesi sonucu, topraklarının bir kısmını Osmanlılara çeyiz olarak bıraktılar.
 Hamitoğulları, I. Murat Dönemi’nde bir kısım topraklarını Osmanlı’ya satmıştır (Isparta, Yalvaç, Eğirdir).
 Karesioğulları, Osmanlı’nın aldığı ilk beyliktir (Osmanlı donanmasının temelini oluşturmuşlardır.).

 Türk Tarihi’nde üç önemli “Fetret Devri” yaşanmıştır. Bunlar;

F Melikşah’ın ölümüyle başlayan, Sencer’in hükümdar olmasıyla sona eren dönem (1092 - 1117) (B.Selçuklu)
F Kösedağ Savaşı ile başlayan, Anadolu Selçuklu Devleti’nin yıkılması ile sona eren dönem (1243 - 1308) (A. Selçuklu)
F Ankara Savaşı ile başlayan, Çelebi Mehmet’in hükümdar olması ile sona eren dönem (1402 - 1413) (Osmanlı Devleti).

1 yorum: