TÜRK - İSLAM TARİHİ
Türklerle Müslüman Araplar arasındaki ilk ilişkiler Hz. Ömer Dönemi’nde başlamıştır. Bu dönemde
Müslüman Araplar Sasani İmparatorluğu’nu yıkarak İran ve Irak’ı ele geçirmişler
ve Horasan’da yaşayan Türklerle
komşu olmuşlardır.
Hz. Osman Dönemi’nde Horasan ve Harezm’i ele geçiren Müslüman Araplar, Ceyhun
Nehri’ne ulaşmış ve Türklerle ilk savaşlar başlamıştır.
Emeviler Dönemi’nde Müslüman Arapların Maveraünnehir Bölgesi’ni ele geçirmesi
üzerine Türgiş Türkleriyle
ve Kafkaslarda Hazar
Türkleriyle mücadeleler yapılmıştır.
Türklerle en yoğun ve
şiddetli çarpışmalar Emevi Halifesi Abdülmelik Dönemi’nde
yaşanmıştır. Emevilerin izlediği ırkçı siyaset ve iki millet arasındaki
mücadeleler Türklerin
İslamiyet’i benimsemesini geciktirmiştir.
Emevilerin yıkılmasından sonra
Bağdat’ta kurulan Abbasiler ırkçı siyaseti terk etmişler ve hoşgörülü (ümmetçi) bir
yönetimi
benimsemişlerdir.
Bu durum Türklerle
yakınlaşmayı başlatmıştır.
751 Talas Savaşı’nda Çin’e karşı Müslüman Araplarla Türkler birlikte
savaşmışlar ve savaş sonucunda Türk – Arap dostluğu başlamış; Türkler kitleler halinde İslamiyet’i benimsemişlerdir.
Abbasiler Türklere önemli askeri ve idari yetkiler
vermişlerdir.
Türklerin İslamiyet’i kabul etmeleri ile birlikte;
F İslamiyet, geniş alanlarda
yayılma imkânı buldu (Orta
Asya, Hindistan ve Balkanlar gibi).
F Bizans ve Haçlılarla savaşarak
Hıristiyanların İslam
dünyası üzerindeki baskılarına son verdiler.
F Halifelik makamının koruyuculuğunu üstlendiler.
Dini ve siyasi bir güç olarak halifelik makamından yararlandılar.
F Siyaset, bilim,
sanat, kültür ve düşünce alanında bir Türk - İslam sentezi oluşturdular.
TALAS SAVAŞI (751)
§ Nedenleri:
Ø II. Göktürk Devleti’nin
yıkılmasından sonra Orta Asya’da kurulan Uygur Devleti’nin bu bölgedeki otorite boşluğunu giderememesi,
Ø Orta Asya’daki Çin egemenliğine
son vermek isteyen Türklerin
Abbasilerden yardım istemesi,
Ø Orta Asya ve İpek Yolu’na hâkim olmak isteyen
Çinlilerin ve Müslüman Arapların bu bölgeye hareket etmeleri,
Ø Müslüman
Arapların İslamiyet’i Orta
Asya’da yaymak istemeleri
NOT: Talas
Savaşı’nda Müslüman Arapları destekleyen ilk Türkler Karluk, Yağma ve Çiğil boylarıdır.
NOT: Bu savaş,
Müslüman Araplar ile Çinliler arasındaki ilk ve tek savaştır.
§ Sonuçları:
Ø Müslüman Araplar (Abbasiler)
savaşı kazandı.
Ø Türklerin Abbasilerin yanında yer almaları,
onların bu savaşı kazanmasında etkili olmuştur.
Ø İslamiyet Orta Asya’ya kadar
yayıldı.
Ø Orta Asya Çin istilasından
kurtuldu.
Ø Emeviler dönemindeki Türk - Arap
düşmanlığı yerini dostluğa
bıraktı.
Ø Türkler kitleler
halinde İslamiyet’i kabul
etmeye başladı (Karluklar gibi).
Ø Çinlilere ait
önemli teknik buluşlar (Kâğıt,
Matbaa, Barut, Pusula) İslam Dünyası tarafından öğrenildi.
NOT: Özellikle kâğıt yapımının Çin
dışında da öğrenilmesi, dünya
kültür tarihi açısından önemlidir. Bu gelişme kültürel alandaki faaliyetleri hızlandırmıştır.
TÜRKLERİN İSLAMİYETİ KABUL ETME NEDENLERİ
Ø Türklerde daha önce var olan Gök -Tanrı inancı (Tek Tanrılı İnanç)
Ø Kurban kesme adetlerinin varlığı
ve ölümden sonraki yaşama
inanılmasının İslam kurallarıyla bağdaşması
Ø Türklerin toplum hayatının
İslam’ın emir ve yasakları ile çelişmemesi
Ø Türklerdeki “Cihangirlik” düşüncesinin
İslam’daki Cihat ve
Gaza’ya
karşılık gelmesi
Ø İslamiyet’in ibadeti temiz olan
her yerde yapılmasını kabul etmesi (Tapınak inanışından uzaklık)
Ø Türklerin Müslüman tüccarlarla
etkileşim yaşaması
Ø Türklerin
İslamiyet’e girişlerini kolaylaştıran ve hızlandıran gelişme; Abbasilerin hoşgörü politikalarıdır.
İLK TÜRK İSLAM
DEVLETLERİ
KARAHANLILAR
(840 - 1212)
Ø 840 yılında Uygur Devleti’nin
Kırgızlar tarafından yıkılmasından sonra Bilge Kül Kadir Han tarafından Balasagun’da kurulmuştur.
Ø Batı
Türkistan’da kurulan bu devleti meydana getiren Türk boyları; Karluk, Yağma ve Çiğil’dir (Federatif yönetim).
Ø Satuk Buğra Han (Abdülkerim) döneminde İslamiyet’i resmi din olarak kabul
etmişlerdir (932).
Ø En parlak
dönemlerini Yusuf Kadir Han zamanında yaşayan Karahanlılar 1042 yılında Doğu ve
Batı Karahanlılar şeklinde 2’ye ayrıldı. Bunlardan merkezi Kaşgar olan Doğu kanadı
1211’de Karahitaylar,
merkezi Semerkant olan
Batı kanadı ise 1212’de Harzemşahlar
tarafından yıkılmıştır.
Ø Karahanlıların Önemi:
Orta Asya’da İslamiyet’i
kabul eden ilk Türk
devletidir.
Türkçe’yi ve Türk kültürünü korumaya
büyük önem vermişlerdir (Resmi
yazı dilleri Türkçe olmuş ve Uygur Alfabesi’ni kullanmışlardır.).
Karahanlılar, yöneten ve
yönetilenleri Türk olan
ilk Türk - İslam
devletidir. Bu yüzden Karahanlılarda, Gazneli ve Selçuklulardaki
gibi Arap - İran etkisi
yoktur.
İslami Türk Edebiyatı’nın ilk
örneği olan, Yusuf
Has Hacib’in yazdığı Kutadgu Bilig (Mutluluk Veren Bilgi), Kaşgarlı Mahmut’un
yazdığı Divan-ı Lügat-it
Türk (Bu iki eser
Karahanlı hükümdarına sunulmuştur.), Ahmet Yesevi’nin yazdığı Divan-ı Hikmet ve Edip Ahmet Yükneki’nin yazdığı
Atabetül Hakayık adlı
eserler Karahanlılar Dönemi’nde yazılmıştır.
Karahanlılar sosyal devlet
anlayışının bir göstergesi olarak ülke içerisinde Kervansaraylar (Ribat), Hastaneler ve
Medreseler yaptırmışlardır.
Türk İslam devletlerinde ilk
düzenli posta teşkilatını kurmuşlardır.
Karahanlılar döneminde Türk - İslam Medeniyetinin
temelleri atılmıştır.
GAZNELİLER
(963 - 1187)
Ø Alp Tekin tarafından Afganistan’ın Gazne şehrinde
kurulmuştur.
Ø Devlet, Sebük Tegin zamanında
hükümdarlığın babadan oğula geçtiği bir saltanat idaresine dönüşmüştür.
Ø En ünlü hükümdarları Gazneli Sultan Mahmut’tur (998 - 1030).
Ø Gazneli Mahmut
Türk - İslam Dünyası’nda Hindistan’a
yapmış olduğu ve 25 yıl süren 17 seferiyle tanınmıştır. Amacı; Bölgeye
İslamiyet’i yaymak ve zenginliğinden yararlanmaktı.
Ø Hindistan Seferleri Sonucunda;
İslamiyet Hindistan’a
kadar yayılmıştır. Gaznelilerin İslam Dünyası’ndaki prestijleri artmıştır.
Bölgeden ekonomik olarak
büyük kazanç sağlanmıştır.
Hindistan’a İslamiyet’in
yayılmasıyla günümüz Pakistan
ve Bangladeş devletlerinin
temelleri atılmış ve sosyal eşitsizliğe dayalı Kast sistemi zarar görmüştür.
NOT: Gazneliler,
Hindistan’da tam olarak siyasi hâkimiyetlerini sağlayamamışlardır. Bunun
nedeni; bölgenin karışık etnik
yapısı ve geniş
coğrafi bir alana sahip olmasıdır.
Ø Gazneli Mahmut’un ölümüyle devlet
eski gücünü koruyamamıştır.
Ø Büyük Selçuklularla yapılan, Nesa (1035), Serahs (1038) ve Dandanakan (1040) Savaşlarıyla Gazneliler, eski güçlerini ve
prestijlerini büyük ölçüde kaybetmişlerdir.
Ø Gazneliler,
1187’de Afganistan’ın yerli halkı Gurlular tarafından yıkılmışlardır.
Ø Gaznelilerin Önemi:
Sınırları içerisinde birçok
milleti barındırdıkları için İmparatorluk karakteri taşıyan ilk Türk - İslam Devletidir.
Türk geleneklerinden zamanla
uzaklaşmışlar ve resmi
yazı dili olarak Arapça, edebiyat
dili olarak da Farsça’yı
kullanmışlardır. Sarayda ise Türkçe kullanılmıştır.
NOT: Bu
şekilde farklı dillerin kullanılmasının nedeni; bulunulan coğrafyanın etnik yapısıdır.
Abbasi Halifesini Şii Büveyhoğullarına karşı koruyan ilk Türk - İslam Devleti’dir.
Türk tarihinde Sultan ve Padişah ünvanını
kullanan ilk Türk
hükümdarı Gazneli Mahmut’tur.
Þ Gaznelilerin İslamiyet’i Hindistan’a
kadar yayması Hindistan’daki Kast sistemine büyük bir darbe vurmuş, Yeniçağ’da Hindistan’da
Babür İmparatorluğu’nun
kuruluşuna da zemin hazırlamıştır.
İranlı şair Firdevsi tarafından
yazılan “Şehname” adlı
eser, Gazneli Mahmut’a
sunulmuştur.
TOLUNOĞULLARI
(868 - 905)
Ø Ahmet Bin Tolun tarafından Mısır’da kurulmuştur. Mısır’da kurulan ilk Türk devletidir.
Ø Ahmet Bin Tolun Abbasi devlet
yönetiminde görev alan (vali) Türk komutanlarından biridir.
Ø Abbasilerdeki merkezi otoritenin
zayıflamasına paralel olarak, Mısır’da bağımsızlığını ilan edip Tolunoğulları
devletini kurmuştur (868).
Ø Bu dönemde Mısır ekonomik olarak parlak bir dönem yaşamıştır
(Baharat Yolu’nda denetim kurulması, imar ve bayındırlık faaliyetleri, tarım
çalışmaları v.b.).
Ø Tolunoğulları, 905’te Abbasiler
tarafından yıkılmıştır.
Ø Tolunoğulları’nda
yönetici ve askeri kadro genellikle Türklerden oluşmuş ise
de halk Arap ve
Berberilerden oluşmuştur.
NOT: Bu durum
Tolunoğulları’nın kısa
sürede yıkılmasına ve ülkede devlet-millet bütünleşmesinin
sağlanamamasına neden olmuştur.
Ø Tolunoğulları, ülkelerinde
yaşayan tüm gayrimüslimlere din ve inanç
özgürlüğü tanıyarak hoşgörülü bir politika izlemişlerdir.
Ø Tolunoğulları
döneminden kalan en önemli iki eser; Ulu Camii ve Tolunoğlu Camii’dir.
NOT: Tolunoğulları
kendilerinden sonra Mısır’da yaklaşık 1000 yıl sürecek olan Türk hâkimiyetinin öncüleri olmuşlardır.
İHŞİTLER (AKŞİTLER)
(935 - 969)
Ø Mısır’da kurulan ikinci Türk devletidir.
Ø Kurucusu, Abbasi Devleti’nde
görev yapan Türk komutanlarından Muhammed Bin Toğuç’dur.
Ø İhşitler, Hicaz Bölgesi’ne hâkim
olan ilk Türk devletidir.
Ø Akşitler 969’da
Fatimiler tarafından yıkılmışlardır.
NOT: İhşitlerde halk,
Tolunoğulları’nda olduğu gibi Arap ve Berberilerden,
yöneticileri ve
orduları ise Türklerden oluşmuştur.
Bu durum yıkılışlarında
etkili olmuştur.
BÜYÜK SELÇUKLU
DEVLETİ (1037 - 1157)
Ø Büyük Selçuklular, Oğuzların Üçok koluna
dâhil olup Deniz Han soyunun “Kınık” boyundandır.
Ø Kınık boyunun bilinen ilk boy beyi Dukak Bey’dir.
Ø Dukak Bey’den sonra Kınık boyunun
başına Selçuk Bey geçmiştir.
Bu dönemde Kınık boyu İslamiyet’i
kabul etmiştir (962).
Ø Tuğrul ve Çağrı Beyler Dönemi’nde
Gaznelilerle yapılan 1040 Dandanakan Savaşı’ndan sonra Büyük Selçuklu
Devleti’nin kuruluşu tamamlanmış, tam bağımsız bir devlet haline gelmiştir.
Ø Çağrı Bey yeni yurt arayışları ve
İslamiyet’i yayma düşüncesiyle Anadolu’ya ilk keşif akınlarını yapmıştır (1016 – 1021).
Ø Anadolu’ya
başlayan Türk akınlarından rahatsız olan Bizans ile Selçuklular arasında 1048 Pasinler Savaşı yaşanmış
ve Bizans yenilmiştir.
NOT: Pasinler Savaşı
Selçukluların Bizans’a karşı kazandığı ilk büyük zaferdir.
NOT: Bu savaş,
Türklerin Anadolu’da Bizans’la Anadolu için yaptığı ilk savaştır.
Ø Tuğrul Bey, 1054
yılında Abbasi Halifesi’ni Şii Büveyhoğullarının baskısından kurtarınca halife
tarafından kendisine “Doğunun
ve Batının Sultanı” ünvanı verilmiştir.
NOT: Bu gelişme, İslam Dünyası’nda siyasi liderliğin
Türklere geçtiğini gösterir. Böylece Abbasi Halifeliği de Büyük Selçuklu koruyuculuğuna girmiş
oldu. Aynı zamanda siyasi otoritenin Tuğrul Bey’de dini otoritenin de Abbasi
halifesinde olması laik
devlet anlayışının uygulandığının göstergesidir.
Ø Alparslan
Dönemi’nde, devletin vezirlik makamına İran (Fars) asıllı Nizam-ül Mülk getirilmiştir.
NOT: Bu gelişme,
Selçuklu devlet yönetiminde, İran
kökenlilerin zamanla etkilerini artırma yolunu da açmıştır.
Ø Bu dönemde Hasan Sabbah’ın kurmuş
olduğu Bâtıni mezhep
taraftarlarıyla ve Mısır’daki Şii Fatımi Devleti’yle mücadele başlamıştır.
Ø Fatımilerin Şii propagandası yapmak
amacıyla açtıkları Dar-ül
Hikme adı verilen medreseye karşı, Bağdat’ta vezir Nizam-ül Mülk adına Nizamiye Medreseleri açılmıştır
(Bu medrese dünya tarihinin ilk üniversitesi kabul edilir.).
Ø Türkleri Anadolu’dan atmak
isteyen Bizans’a karşı Malazgirt Savaşı yapılmış ve bu savaş sonucunda
Anadolu’nun kapıları Türklere açılmış; Anadolu’da ilk Türk beylikleri kurulmaya
başlamıştır.
Ø Melikşah Dönemi’nde devlet en parlak dönemini
yaşamış ve en geniş
sınırlarına ulaşmıştır.
Ø Bu dönemde göçebe Türkmen
isyanları baş göstermiştir. Ayrıca Şii kökenli propaganda da ülke genelinde
yoğunlaşmıştır.
Ø Mali işlerin düzenlenmesi
amacıyla, Melikşah tarafından Ömer Hayyam’a güneş yılı esasına dayalı Celali Takvim yaptırılmıştır.
Ø Bu dönemde ayrıca ilk defa ikta sistemi
uygulanmaya başlamıştır.
Ø Vezir Nizam-ül
Mülk ve Melikşah, Bâtıniler tarafından öldürülmüştür.
NOT: Büyük
Selçuklulardaki Dini - Şii karakterli Batini isyanları, Anadolu Selçuklu Devleti’ndeki Baba İshak ve Osmanlı
Devleti’ndeki Şeyh
Bedrettin isyanlarına benzetilebilir.
Ø Melikşah’ın
ölümünden sonra devletin başına oğlu Sencer geçmiştir. Ancak bu dönemde devlet
eski gücünü koruyamamış ve Karahitaylarla yapılan 1141 Katvan Savaşı’nda Selçukluların
yenilmesinden kısa bir süre sonra devlet yıkılmıştır.
HARZEMŞAHLAR
(1097 - 1231)
Ø Aral Gölü’nün güneyinde yer alan Harzem (Harezm) bölgesinde
İl Arslan tarafından kurulmuştur.
Ø En güçlü dönemlerini
Celaleddin Harzemşah zamanında
yaşayan bu devletin başkenti
bu dönemde Tebriz’e
alınmıştır (Moğol istilasından kaçmışlardır.).
Ø Celaleddin Harzemşah Dönemi’nde
Anadolu’ya girerek Ahlat’ı
işgal edince Anadolu
Selçuklu Devleti ile 1230’da Yassı
Çemen Savaşı’nda karşılaşmışlar ve yenilmişlerdir.
Ø Bu savaş
sonucunda çöküş dönemine giren Harzemşahlar, Celaleddin Harzemşahın ölümü
üzerine 1231’de
Moğollar tarafından yıkılmışlardır.
NOT: Harzemşah
Devleti, Anadolu Selçuklu Devleti ile Moğollar arasında tampon bölge
oluşturmaktaydı. Dolayısıyla Harzemşahlar yıkılınca Anadolu Moğol istilasına açık hale gelmiştir.
EYYUBİLER
(1174 - 1250)
Ø Devletin kurucusu ve en ünlü hükümdarı Selahattin Eyyubi’dir.
Ø Mısır’da üçüncü Türk - İslam devletini kuran
Selahattin Eyyubi, 1187’de Hıttin
Savaşı ile Haçlıları mağlup edip, Kudüs’ü geri almıştır.
Ø Eyyubiler, ordularında Kıpçak bozkırlarından getirdikleri
Türk gençlere yer
vermişlerdir (Memlük -
Kölemen).
Ø Selahattin
Eyyubi, ölmeden önce devleti oğulları ve kardeşleri arasında paylaştırmıştır.
Bu da taht kavgalarına neden olmuş ve taht mücadeleleri ile zayıflayan devlete
ordudaki Türk Memlükler (Kölemenler) son vermiştir.
MEMLÜKLER
(1250 - 1517)
Ø Eyyubi ordusundaki Memlük (Kölemen) komutanlarından
Aybey, Eyyubilere
son vererek Mısır merkezli Memlük Devleti’ni kurmuştur.
Ø Başlangıçta
Ortadoğu’da bulunan son Haçlı kalıntılarını temizleyen Memlükler, Irak ve
Anadolu’yu istilaya başlayan İlhanlı Moğol Devleti’ni;
F Ayn Calut Savaşı (1260)
F Elbistan Savaşı (1277)
F Humus Savaşı (1282)
F Merc-i Suffar Savaşı (1303) olmak üzere dört
kez yenilgiye uğratarak Moğol
istilasını durdurmuşlardır.
NOT: Ön Asya’da Moğolları yenebilen tek devlet,
Memlükler’dir.
Ø En güçlü dönemlerini
Sultan Baybars döneminde
yaşamışlardır.
Ø 1258 - 1517
tarihleri arasında Abbasi
Halifelerini koruyuculukları altında bulundurdukları ve kutsal
toprakları korudukları için, İslam dünyasında büyük üne kavuşmuşlardır (Laik devlet anlayışı vardı.).
Ø Osmanlılarla
çağdaş olan Memlüklüler ile ilişkiler Fatih Dönemi’nde Hicaz su yolları meselesi yüzünden bozulmaya başlamış, II. Bayezıd Dönemi’nde
savaşa dönüşmüştür. Yavuz
Sultan Selim Dönemi’nde ise 1517 Mısır Seferi ile Memlük Devleti’nin siyasi varlığına son
verilmiştir. Bu gelişmelerden sonra Halifelik Osmanlılara geçmiştir.
NOT: Memlük
Devleti’nin siyasi hayatı Osmanlılardan daha kısa sürmesine rağmen, tahta çıkan
hükümdar sayısı Osmanlılardan fazla olmuştur. Bunun nedeni: Memlükler’de belirli bir saltanat
sisteminin olmayışı ve her “emirin (komutanın)” sultan olabilme hakkının bulunmasıdır.
YAKINDOĞU’DA KURULAN DİĞER DEVLETLER
FATIMİLER
(909 - 1171)
ØTunus merkezli
kurulan bu devlet, 969’da Akşitleri yıkarak Mısır’a egemen olmuştur.
Ø İslam dünyasında saygınlık
kazanmak için Hz. Ali’nin eşi Hz. Fatıma’nın soyundan geldiklerini iddia etmişlerdir.
Ø Şii karakterli
olan bu devlet Mısır’da Dar’ül-Hikme
adlı medreseyi açmıştır.
Ø Fatımiler, Abbasi Halifeliğini
tanımayarak kendi
hükümdarlarını halife ilan etmişlerdir.
Ø Büyük Selçuklulara karşı Hasan Sabbah’ın
kurduğu “Batıni (Haşhaşi)”
tarikatını desteklemişlerdir.
Ø Kudüs’ü ellerinde bulunduran
Fatımiler, I. Haçlı Seferi’ne karşı koyamayarak Kudüs’ü kaybetmişlerdir.
Ø Selahaddin Eyyubi tarafından yıkılmışlardır.
MOĞOL İMPARATORLUĞU
(1196 - 1227)
Ø Cengiz Han (Temuçin) tarafından Karakurum (Moğolistan)’da kuruldu.
Ø Cengiz Han bu devleti kurarken
Orta Asya’da dağınık halde yaşayan Moğol kabilelerini birleştirmiştir (Bu amaçla Cengiz Yasaları’nı
yapmıştır.).
Ø Cengiz Han, istilalarla kısa
sürede devletin sınırlarını genişletmiştir. Bu nedenle bu dönem oldukça parlak
geçmiştir.
Altınorda Devleti: Rusya’da
Çağatay Hanlığı: Türkistan’da
Kubilay Hanlığı: Çin’de
İlhanlı Devleti: İran’da
NOT: Bunlardan
Kubilay Hanlığı hariç diğerlerinde İslamiyet yayılmıştır ve zamanla Türkleşmişlerdir. Fakat Kubilay Hanlığında Budizm
ve Hıristiyanlık yayılmış ve zamanla Çinlileşmişlerdir.
NOT: İlhanlı
Moğolları, Anadolu Selçukluları ile yaptıkları Kösedağ Savaşı'nı kazanarak
Anadolu’ya egemen olmuşlardır (1243 - 1336). Ayrıca 1258’de Bağdat’ı alarak
Abbasi Devleti’nin siyasi varlığına son vermişlerdir.
Ø Altınorda
Hanlığı (1227 - 1369), Timur’un saldırıları sonucunda 7’e bölünmüştür;
Ejder (Astırhan)
Hanlığı
Kazan Hanlığı
Kasım Hanlığı
Küçüm Hanlığı
Sibirya Hanlığı
Nogay Hanlığı
Kırım Hanlığı
NOT: Altınorda
Devletinin yıkılması Rusya’nın
kurulup güçlenmesinde etkili olmuştur.
Ø Moğolların Tarihteki Önemi:
§ Olumsuz Yönleri:
Moğolların istilaları, Türk - İslam Dünyası’nda büyük
olumsuzluklara neden olmuştur.
Bağdat gibi bir ilim ve kültür merkezini yakıp yıkmışlardır.
Anadolu’da siyasi
birliğin bozulmasına neden olmuşlarıdır (Kösedağ Savaşı).
§ Olumlu Yönleri:
Moğolların önünden kaçan birçok Türk Boyunun Anadolu’ya gelmesi Anadolu’daki Türk Nüfusunun
atmasında etkili olmuştur.
Moğol istilasının önünden kaçan birçok bilim adamı ve şair
Anadolu’ya gelerek kültürel gelişmeyi hızlandırmışlardır.
Bâtıni tarikatının
yıkılmasını sağlamışlardır.
Orta Asya Türk Hukukunu
(Töre) yazılı hale getirmişlerdir.
Orta Asya’da oluşan siyasi otorite boşluğunu doldurmuşlardır (Siyasi birliği sağlamışlardır).
Uygurların etkisi ile
zamanla Türkleşmişlerdir (Moğollar
Türklere benzemekle birlikte sınıflara dayalı bir toplum oluşturmaları yönüyle de kesin bir
çizgiyle ayrılırlar.).
Moğollar tarih yazıcılığında ileri gitmişlerdir. “Tarih-i Cihan-ı Küşa”, “Camüt Tevarih” ve
“Moğolların Gizli Tarihi” (Tarihte
Moğolca yazılan ilk
eserdir ve Cengiz Han’ın hayatını anlatmaktadır.) en önemli
eserleridir.
Bu dönemin ünlü tarihçilerinden
biri de Reşidud-Din’dir.
TİMUR İMPARATORLUĞU
(1369 - 1507)
Ø Timurlenk (Aksak Timur) tarafından
Çağatay Hanlığı’nın topraklarından olan Semerkant’ta (Türkistan) kuruldu.
Ø Timur’un Altınorda Devleti’ne
sefer düzenleyip bu devleti yıkması Rusya’nın güçlenmesine ve sınırlarını genişletmesine neden
olmuştur.
Ø Timur’un Anadolu Seferi de Osmanlı Devleti’nin Fetret Devri’ne
girmesine neden olmuştur (1402
- Ankara Savaşı).
Ø Timur’un
ölümünden sonra devlet zayıflamış ve Özbekler tarafından yıkılmıştır.
Ø Bu dönemde gelişen Çağatay Edebiyatı’nın en ünlü eseri Muhakemetü’l-Lügateyn
(İki dilin karşılaştırılması) Ali Şir Nevai tarafından Türkçe’nin Farsça’ya olan üstünlüğünü
kanıtlamak için yazılmıştır.
Ø Bu dönemin ünlü
diğer bir ismi de Timur’un torunu Uluğ Bey’dir. Uluğ Bey, Semerkant’ta rasathaneler kurmuş ve astronomi alanında
önemli eserler vermiştir. Ayrıca Ali Kuşçu da bu dönemin bir diğer önemli bilim adamıdır.
BABÜR İMPARATORLUĞU
(1526 - 1858)
Ø Timur’un
torunlarından Babürşah tarafından
Hindistan’da “Akra” merkez olarak
kuruldu.
Ø İslamiyet’in Hindistan’a yayılmasında etkili olmuşlardır.
Ø Hindistan’da ilk siyasi birliği ve merkezi otoriteyi kurmuşlardır.
Ø En ünlü eserleri, Cihanşah’ın eşi için yaptırdığı “Tac Mahal” türbesidir.
Ø Resmi dil olarak
Türkçe’yi kabul
etmişler ve Türk
edebiyatının gelişmesine hizmet etmişlerdir (Milli benliği koruma çalışmaları).
Ø Bu dönemin diğer bir önemli eseri
Babürşah’ın Türkçe kaleme aldığı Babürname adlı eserdir.
Ø Safeviler
tarafından zayıflatılan bu devlet, Hindistan’ın İngiliz sömürgesi olmasıyla siyasi olarak sona
ermiştir.
AKKOYUNLULAR
(1350 - 1502)
Ø Kara Yülük Osman tarafından Diyarbakır merkez olmak üzere Güneydoğu Anadolu’da kurulmuştur. Daha
sonraları başkent Tebriz’e taşınacaktır.
Ø En parlak zamanlarını
Uzun Hasan Dönemi’nde
yaşamışlardır.
Ø Uzun Hasan Dönemi’nde Osmanlı
Devleti’ne karşı Karamanoğulları
ile işbirliği yaparak Doğu Anadolu’ya saldırmışlardır.
Ø Bunun üzerine yapılan 1473 Otlukbeli Savaşı’nda
Uzun Hasan Osmanlı sultanı
Fatih’e yenilince devlet yıkılma sürecine girmiştir.
Ø Bu devlete
Safevi hükümdarı Şah İsmail son vermiştir.
Ø Akkoyunlular, Dede Korkut Hikâyeleri’ni ilk kez
yazılı hale getirmişler ve Kuran’ı ilk kez Türkçe’ye çevirmişlerdir.
KARAKOYUNLULAR
(1365 - 1469)
Ø Bayram Hoca tarafından
Van / Erciş merkez
olmak üzere Doğu Anadolu’da
kuruldular.
Ø Kara Yusuf döneminde
en parlak zamanlarını
yaşamışlardır.
Ø Kara Yusuf’un Timur’dan
kaçarak Yıldırım Bayezıd’a
sığınması 1402’deki Ankara Savaşı’nın nedenlerinden biridir.
Ø Azerbaycan’ın Türkleşmesinde etkili olmuşlardır.
Ø Akkoyunlu
hükümdarı Uzun Hasan tarafından yıkılmışlardır.
İLK MÜSLÜMAN TÜRK
DEVLETLERİNDE KÜLTÜR VE MEDENİYET
Ø Türk Devletleri isimlerini;
F Kurucularından
(Osmanlı ve Selçuklu),
F Kuruldukları
bölgelerden (Gazneliler),
F Devleti kuran etnik unsurlardan
(Avarlar, Kırgızlar),
F Kuruldukları
bölgedeki ırmaklardan (İdil ve Tuna Bulgarları) almışlardır.
Ø Hükümdarlık Alametleri (Sembolleri);
F Lakap ve ünvanlara (Elkab) sahip olunması
F Hutbe okutulması
F Para (sikke) bastırılması
F Halifeden menşur
(onay) alınması
F Asa (halifenin
gönderdiği değnek)
F Tahtının
bulunması
F Sancağının
olması
F Sarayın bulunması
F Arma, Tuğra ve Çetr (saltanat
şemsiyesi)’in bulunması
F Tuğ (mızrağa
bağlanan at kuyruğu)’un olması
F Hilat giyme
ve kılıç kuşanma
törenlerinin yapılması
F Nevbet (mehter)
çalınması
F Toy düzenleyerek
halkına ziyafet çekmesi
F Otağ-ı Şerif adı
verilen büyük çadırın kurulması
F Sorguç (kaftana takılan püskül)
Devlet Yönetimi
Ø Devletin başında hanedana mensup bir hükümdar
bulunurdu (Memlükler hariç).
Ø Yönetme hakkının İslamiyet
öncesinde olduğu gibi tanrı
tarafından hükümdara verildiğine inanılırdı (Kut). Bu durum taht
kavgalarına ve kurulan devletlerin zayıflamasına neden olmuştur (Veraset Sistemi).
Ø Yönetim, hükümdarın mutlak otoritesinde toplanırdı.
Bununla beraber ikili
devlet teşkilatı da uygulanmaya devam etmiştir.
Ø Gaznelilerle
birlikte, İslamiyet’in de etkisiyle, Kut anlayışı “Sultan” anlayışına dönüşmüş ve hükümdar
Allah’ın yeryüzündeki gölgesi sayılmıştır.
NOT-1: Gazneli Mahmut; Abbasi
Halifesi’ni Şii Büveyhoğulları’nın baskısından kurtarmıştır. Abbasi Halifesi;
İslamiyet’in koruyuculuğunu yaptığı için Gazneli Mahmut’a “Sultan” ünvanını vermiştir.
NOT-2: Türk tarihinde ilk kez “Sultan” ünvanını
Gazneli Mahmut kullanmıştır.
NOT-3: Büyük Selçuklu
hükümdarı Tuğrul Bey 1055’de Bağdat Seferi’ne çıkarak, Abbasiler’i rahatsız
eden Şii Büveyhoğulları’nı yıkıp Abbasi Halifesini baskıdan kurtarmıştır.
Abbasi Halifesi; Tuğrul Bey’e “Doğu’nun ve Batı’nın Hükümdarı” unvanını vermiştir. Böylece
İslam Dünyası’nın siyasi liderliği ve koruyuculuğu Selçuklulara geçmiştir (laik
bir yönetim uygulanmıştır).
Ø Ayrıca bu anlayışın (Kut) bir
sonucu olarak Gazneli ve Selçuklu hükümdarları, hükümdarlıklarını halifeye tasdik (menşur alma)
ettirmişlerdir. Ancak hâkimiyetlerini Abbasi halifeleriyle
paylaşmamışlardır (Dini ve
siyasi otorite birbirinden ayrı tutulmuştur.).
Ø Karahanlılar
klasik Türk geleneklerini devam ettirmişler ama Gazneliler İran İslam geleneğinden etkilenmişler ve Orta Asya devlet yapısını
koruyamamışlardır.
Ø Selçuklular zamanında Türk İslam
geleneği yerine oturmuştur. Selçuklular Türk devlet geleneğinin temel yapısını
bozmadan İran ve Abbasi devlet yapısından faydalanmışlardır.
Ø Gazneliler, Selçuklular ve
Harzemşahlar Türk unsurlardan oluşmakla beraber zamanla imparatorluk karakteri
kazanmışlardır.
Ø Hükümdarların kullandığı ünvanlar; Karahanlılarda Han, Hakan, Kara, Kadir; Gaznelilerde
Tegin, Sultan, Padişah; Büyük
Selçuklu Devleti’nde Bey,
Melik, Sultan, Sultan’ül-Âlem,
Sultan-ı Âzam, Sultan-ı Muazzam’dır.
Ø Bununla birlikte Türk İslam
devletlerinde hükümdarlar İlig,
Buğra, Nasr, Şahinşah gibi ünvanlar da kullanmışlardır.
Ø Devlet işlerinde
hükümdara yardımcı olmak üzere Vezirlik Kurumu oluşturulmuştur. Karahanlılar Dönemi’nde hükümdara
“Noyan” adı
verilen vezirler yardımcı olmuştur (Memluklular’da Emir-i Kebir).
NOT: Mısır’da kurulan ilk Türk - İslam Devleti olan Tolunoğulları’nda,
hükümdarlar yetkilerini aracısız kullanmak istediklerinden, vezirlik makamı
yoktur.
Ø Orta Asya Türk Devletlerinde
görülen kurultay ve toy geleneği “Divan” adıyla devam ettirilmiştir. Önemli devlet işleri, Divan adı verilen
kurulda görüşülürdü.
Ø Divan, devletin en önemli yönetim organıydı ve
buna Divan-ı Ali (Büyük
Divan, Divan-ı Saltanat) deniyordu. Bu divan Hükümet görevini yerine
getiriyordu.
Ø Karahanlılarda “Büyük Divan”ın başında
bulunan kişiye “Yuğruş”,
Büyük Selçuklu Devleti’nde ise “Vezir” (Sahib-i
Divan-ı Devlet veya Hace-i Buzurg) adı verilmekteydi.
Ø Büyük Divan’ın
dışında görevleri farklı başka divanlar da vardır. Bunlar;
F Divan-ı Arz (Ordu
– Başkanı “Emir-i Arz veya
Arzü’l Ceyş),
F Divan-ı İstivfa (Mali - Başkanı “Müstevfi”)
F Divan-ı Tuğra (İnşaa) (Yazışma – Başkanı “Tuğrai”),
F Divan-ı İşraf (İdari ve Adli – Başkanı “Müşrif”)’dır.
Ø “Divan-ı İşraf” aynı zamanda devlet memurlarını
denetleyen bir müfettişlik
kurumudur.
Ø Saray Teşkilatı: Devletin yönetimi ile ilgili bütün işlerin
yürütüldüğü ve aynı zamanda hükümdar ve ailesinin günlük yaşamını sürdürdüğü
yerdir.
Ø Hükümdarın halk
ve yöneticilerle görüşmelerini düzenleyen “Tayangu” denilen memurlar vardı. (Büyük Selçuklular’da “Hacip”)
Ø Saray işlerinin
yürütülmesinde birçok görevli bulunmaktaydı. Bunlar;
F Hacibü’l-hüccab (Has Hacib): Saray teşkilatının başında bulunan
kişiye verilen ünvan
F Emir-i Candar: Saray
muhafız komutanı
F Kapucubaşı: Sarayın
her türlü hizmetinden sorumlu kişi
F Emir-i Ahur: Atların
bakımından sorumlu kişi
F Emir-i Alem: Devlete
ait bayrak ve sancaklardan sorumlu kişi
F Emir-i Silah: Silahlardan
sorumlu görevli
F Camedar: Hükümdarın
kıyafetleriyle ilgilenen görevli
F Şarabdar: Meşrubatla
ilgilenen görevli
F Taştdar – Abdar: Temizlik işlerinin başındaki görevli
F Çaşnigir: Yemek
işlerini organize eden görevli (Anadolu Selçukluda Emir-i Meclis)
F Emir-i Şikar: Av
organizasyonundan sorumlu görevli
F Devaddar: Hükümdarın
yazı takımlarını muhafaza eden görevli
F Üstaduddar: Saray
harcamalarından sorumlu görevli
F Havayic Salar: Sarayın
aşçısı
F Serhenk (Çavuş): Seferler ya da saltanat gezileri
sırasında hükümdara ait kuvvetlere yol açan görevli (Ayrıca yol boyunca halkın
dert, istek ve şikâyetlerini hükümdara iletir.)
NOT: Bütün saray görevlileri Kapıkulları’ndan seçilirdi.
NOT: Karahanlı devlet yönetimi; küçük farklar ile Gazneli, Selçuklu ve
Eyyubiler’de de aynı idi.
Ülke (Taşra) Yönetimi
Ø Ülke yönetiminde Eyalet sistemi vardı.
Taşra teşkilatında yer alan eyaletlerin yönetiminden “Şıhne” adı verilen askeri valiler sorumluydu.
Ø Bazı eyaletlerin
başına Melik adı
verilen Hanedan mensubu şehzadeler
atanmıştır. Meliklerin yanında Atabey adlı tecrübeli devlet
adamları yer alırdı
ve onların yetiştirilmesinden sorumluydu.
NOT: Atabeyin
Osmanlılarda karşılığı “Lala”ydı.
Atabeyler devletin zayıf olduğu anlarda bulundukları bölgelerde bağımsızlıklarını ilan ederek kendi
devletlerini kurmuşlardır.
NOT: Meliklerin siyasi ve askeri bakımdan oldukça geniş yetkileri vardı. Bu nedenle
Büyük Selçukluda merkezi devlet otoritesini korumak oldukça güç olmuştur. Bu
durum taht mücadelelerini arttırmıştır.
Ø Her eyalette devlet merkezinde
olduğu gibi görevleri farklı divanlar bulunurdu.
Ø Türk - İslam devletlerinde merkez
ile taşra arasındaki iletişimi sağlamak için güçlü bir posta teşkilatı kurulmuştur.
Bunun ilk örnekleri
Karahanlılar’da görülmüştür.
Ø Eyaletlerin
dışında sultana bağlı “Metbu
(tabi) devletler” bulunmaktaydı. Bunların başında “Sultan-ı Azam” denilen
yöneticiler bulunmaktaydı.
Ø Bunların dışında
eyaletlerde bulunan diğer yöneticiler ve kurumlar ise şunlardır;
F Amid: Şehir
ve kasabaların mülki idaresinden sorumludur.
F Amil: Şehir
ve kasabaların mali idaresinden sorumludur.
F Muhtesip: Belediye
işlerinden sorumludur. Aynı zamanda çarşı ve pazarları denetlerdi.
F Ulag: Posta
teşkilatında görevli olanlara verilen isimdir.
F Kadı: Yargı
işlerinden sorumludur. Günümüzdeki noter görevini yapar ve tüm bilgileri ilgili
deftere kaydederdi.
F Hatip: Din
işlerinden sorumlu görevlidir.
F Reis: Halk
tarafından seçilen sivil yöneticilerdir.
F Subaşı: Taşrada
şehirlerin güvenliğinden sorumlu görevlidir.
F İğdişbaşı: Yaşadığı şehrin halkını temsil eden en
yüksek görevli yani bir tür Belediye Başkanıdır. Özellikle ticaretle ilgili
olan iğdişbaşı, şehre gelip giden tüccarlarla da yakından ilgilenirdi.
İğdişbaşı’nın bir görevi de merkezi idarenin o şehirden istediği verginin
halktan adilane bir şekilde toplanmasını da sağlamaktır.
Ordu
Ø İlk Türk – İslam devletlerinin
ordularını büyük ölçüde Türkler oluşturuyordu.
Ø Karahanlılarda ordu geleneksel
Türk ordu anlayışına paralel olarak gelişse de zamanla Saray Muhafızları, Hassa
Ordusu (doğrudan hükümdara bağlı askerler), Eyalet Ordusu gibi birimler de
oluşturulmuştur.
Ø Gaznelilerin ordusu ise çeşitli
etnik unsurlardan oluşmuş ücretli bir ordu yapısına sahiptir. Bu durum yıkılışlarında etkili
olacaktır.
Ø Gaznelilerin
ordusunda ayrıca Gulam Askerleri, Eyalet Askerleri ve Gönüllüler gibi birimler
de vardı.
Ø Büyük Selçuklu
ordusu ise 5 bölümden meydana gelmekteydi;
Gulaman-ı Saray: Genellikle gayr-i müslim
esir çocuklarının ya da satın alınan kölelerin yetiştirilmesiyle oluşan ordudur
(Memluk / Köle / Kul).
Bu uygulamaya Gulam
(Kölemen) Sistemi (Osmanlı’da Devşirme Sistemi – Kapıkulu Askerleri) adı verilmiştir. Bu
bölümdeki ordu doğrudan Sultana
bağlıydı. Bunlar sürekli asker olup, 3 ayda bir “Biştegani” adı verilen
maaş alırlardı. Saray muhafızları, ordu komutanları ve valiler bu bölümdeki
askerler arasından seçilirdi. Bu sistem Gazneli ve Eyyubi ordularında da uygulanmıştır.
NOT: Gulam Sistemi’ne
göre yetişenlerin yetenekli olanları uzun bir eğitimden sonra saray ve devlet yönetiminde en üst
kademelere kadar yükselebiliyorlardı. Bunların dışındakiler ise
Hassa Ordusu’nda görevlendirilirlerdi.
Hassa Ordusu: Her an savaşa hazır atlı
birliklerdi. Çeşitli Türk boylarından toplanan askerlerden meydana gelirlerdi.
Her türlü masrafları devlet tarafından karşılanırdı.
NOT: Selçuklularda
Hassa Ordusu ilk defa Tuğrul
Bey tarafından kurulmuştur.
Eyalet Askerleri: Eyaletlerdeki ikta sahiplerince
yetiştirilen atlı askerlerdir (Büyük Selçuklu ordusunun en kalabalık bölümüdür.).
NOT: Askeri İkta
sistemi ilk kez Büyük
Selçuklu Devleti’nde vezir Nizamülmülk
tarafından uygulanmıştır. Bununla beraber İkta ordusuna
Karahanlılarda rastlanmamaktadır.
NOT: Bu sistem
Osmanlılarda Dirlik adıyla
devam ettirilmiştir.
Türkmenler: Sınırlarda yaşayan göçebe
Türk topluluklarından savaş zamanı Sultanın emri altında toplanan askerlerden
oluşurdu.
Yardımcı Kuvvetler: Bağlı beylik ve
devletlerden (Metbu - Tabi
Devletler) savaş zamanı alınan askerlerden oluşurdu.
NOT: Ordu
yönetiminden “Subaşı” sorumluydu.
Karahanlılar tarihte ilk defa “askeri hastane” ve
“askeri posta teşkilatını”
kurmuşlardır.
Þ Selçuklu
ordusunun büyük bölümü süvarilerden
(silahtarlar gibi) oluşuyordu. Sefer sırasında ordunun arkasından gezici hastaneler ve hamamlar gelirdi.
Sosyal Hayat
Ø Türk İslam devletlerinde
toplumsal alanda herhangi
bir sınıf ayrımı yoktu ve bütün halka karşı hoşgörülü bir siyaset izlenmiştir.
Ø Müslümanlar kadar gayrimüslimler de devletin en üst
memurluklarına kadar çıkabiliyorlardı.
Ø Türklerin, İslamiyet sonrası yerleşik hayata geçme süreçleri
hızlanmış ve ticari hayatları canlılık kazanmıştır.
Ø Karahanlılar, tarım, ticaret ve hayvancılıkta,
Gazneliler ise İpek ve
Baharat yollarını denetimleri altına alarak ticarette ve sulama
kanalları açarak da tarımda ilerlemişlerdir.
Ø Büyük Selçuklu
Devleti’nin sınırlarının genişlemesi Arap, Fars, Ermeni, Süryani ve Rumlarla etkileşim yaşanmasını sağlamıştır.
Ekonomik Hayat
Ø Türk İslam devletlerinde ekonomik
hayatın gelişmesinde; siyasi
istikrar ve güvenliğin sağlanması, ticaret yollarının korunması etkili
olmuştur.
Ø Türk devletlerinde ticaretin yanında tarım,
demircilik, dokumacılık, el sanatları, hayvancılık, bakırcılık ve dericilik gelişmiştir.
Ø Müslüman esnaf kendi arasında Fütüvvet (Ahilik) adı
verilen dini ve ikdisadi bir teşkilatlanma kurmuşlardır.
Ø Selçuklular
ithal mal olarak şeker ve eşya almışlar, ihraç malı olarak da at, halı, ipek ve
maden satmışlardır.
Ø Selçukluların
gelir kaynakları şunlardır;
F Gayrimüslimlerden
alınan, ürün vergisi olan haraç,
F Müslümanlardan
alınan, ürün vergisi olan öşür,
F Gayrimüslim
erkeklerden askere gitmemeleri karşılığında alınan cizye,
F Ganimet,
F Bağlı ve komşu
devletlerden gelen hediyeler
ve yıllık vergiler
Toprak Yönetimi
Ø Türk İslam
devletlerinde toprak,
genel olarak devletin malıydı. Bunun nedeni; feodal (özerk) bir
yapının oluşmasını engelleme düşüncesidir.
Ø Büyük Selçuklu
Devleti’nde toprak, kullanılış amaçlarına göre dörde ayrılmıştır;
F Has Arazi: Vergi gelirleri hükümdara ve hanedan
üyelerine ait arazilerdir.
F Mülk Arazi: Şahsa ait topraklardır. Alınıp
satılabilir, miras olarak bırakılabilirdi (Özel mülkiyet).
F Vakıf Arazi: Geliri hayır kurumlarına bırakılan
arazilerdir. Bu topraklara devlet el koyamazdı. Vakıf arazilerin gelir ve
giderlerini düzenleyen kişiye “Mütevelli” adı verilirdi. Bu arazilerin gelirleri ile hanlar,
kervansaraylar, imarethaneler, camiler, hastaneler, çeşmeler ve yollar
yapılmıştır.
F İkta Arazi: Gelirleri devlet memurları ve savaşta
yararlılık gösterenlere maaş karşılığı olarak verilen arazilerdir. Buna göre;
ikta sahibi gelirinin bir kısmıyla atlı asker (sipahi) beslerdi.
Ø İkta sisteminin faydaları;
Hazineden para harcanmadan büyük
bir ordu oluşturulmuştur.
Üst üste toprağı ekmeyenden toprağın alınması cezası ile üretimin sürekliliği ve artışı sağlanmıştır.
İkta sahipleri bulundukları bölgelerin devlet adına güvenliğini sağlamışlardır.
İkta sistemi göçebe
Türkmenlerin yerleşik
hayata geçmesinde de etkili olmuştur.
Ø İkta topraklarının mülkiyeti devlete, vergisi ve geliri sipahiye, toprağı
işleme hakkı halka aitti.
Ø İkta sahibi eğer mesleğinden
ayrılır ya da men edilirse iktası elinde alınırdı. İktalar babadan oğula
geçerdi. Toprak sahibi üç yıl üst üste toprağı boş bırakırsa toprak elinden
alınıp başkasına verilirdi. Amaç; üretimde sürekliliği sağlamaktı.
Ø Hz. Ömer
Dönemi’nden itibaren Müslümanların kullanmaya başladığı bu sistem ilk önce Karahanlılar
tarafından uygulanmıştır. Ancak ikta topraklarından asker yetiştirme
uygulamasına ise ilk kez Büyük
Selçuklular Devleti Dönemi’nde (Nizamülmülk) başlanmıştır. Bu sistem Osmanlılarda “Dirlik” adıyla devam
ettirilmiştir.
F Türk – İslam
devletlerinde çiftçi toprağı kullanma hakkına sahiptir, toprağı işleyebildiği sürece miras
bırakabilir, ürettiği ürünün vergisini ikta sahibine verir ve
haksızlığa uğradığı takdirde ikta sahibini şikâyet etme hakkına sahiptir.
Ayrıca ikta sahibi köylüyü
yargılayamazdı.
F Bununla beraber
Türk – İslam devletlerinde kişiler (reaya – halk) ev, bağ, bahçe üzerinde özel mülkiyet hakkına
sahiptir. Ancak diğer topraklar olan otlak, yaylak, orman ve tarım arazileri ise devlete aittir.
Hukuk
Ø Hukuk Sistemi
2’ye ayrılırdı;
§ Şer’i Hukuk: İslam din
kurallarına göre düzenlenmiş hukuk sistemidir. Kadılar Şer’i davalara bakardı ve
başlarında Kadi’l-Kudat
(Kadılar Kadısı) bulunurdu (Bağdat’ta bulunurdu). Kadıların
kararları üzerinde devletin
bir yaptırım gücü yoktu, kararları kesindi. Şer’i Hukuk’ta evlenme, boşanma, miras, velayet,
hayır işleri, nafaka, vakıflar, ticaret ve noterlik gibi
alanlardaki davara bakılırdı.
§ Örfi Hukuk: Örf, adet, gelenek ve göreneklerdeki
kuralların İslamiyet’e aykırı olmamak şartıyla düzenlenmesi sonucu oluşan hukuk
kurallarıdır. Örfi hukuktan Emir-i Dad sorumluydu. Toplumun huzur ve asayişini bozan ve
kanunlara uymayanların davalarına bakardı. Bu kurum aynı zamanda “Adalet Bakanlığı” niteliğindeydi.
NOT: Emir-i Dad, gerektiğinde devlet ileri gelenlerini (vezir ve divan
üyelerini) de yargılayabilirdi.
Ø Askeri davalarla
Kazasker (Kadıasker
-Kadıy-ı Leşker) ilgilenirdi.
Ø Hukuki tüm
itirazlara ve ağır siyasi suçlarla ilgili davalara hükümdar başkanlığında
toplanan Divan-ı Mezalim (Yüksek
Mahkeme)’de bakılırdı. Ayrıca Sultan burada haftanın belirli günlerinde halkın şikâyetlerini dinler ve
karar verirdi.
Dil ve Edebiyat
Ø İslamiyet’ten sonra Türkçeye
Arapçadan ve Farsçadan kelimeler girmeye başlamıştır.
Ø Karahanlılar Dönemi’nde
resmi yazı dili Türkçe
(Hakaniye Lehçesi) olmuş ve Türk kültürüne büyük önem verilmiştir
(Yazışmalarda Uygur yazısı
kullanılmıştır.). Bu dönemde ilk Türkçe kitaplar basılmıştır.
Ø Gaznelilerde Arapça (Resmi dil) ve Farsça (Bilim dili) etkisini
arttırmıştır. Halk, ordu ve saray ise Türkçe konuşuyordu. Selçuklularda ise resmi yazı dili Farsça, bilim dili Arapça olmuştur.
Selçuklularda halk Türkçe konuşuyordu.
Ø Harzemşahlar’da resmi dil Farsça, bilim
dili ise Arapçaydı. Halk da Türkçe konuşuyordu.
Ø Memlükler’de sarayda ve orduda Türkçeden başka bir
dil konuşulmamıştır. Resmi dil Türkçedir.
NOT: İlk Müslüman -
Türk devletlerinde dil konusunda görülen bu farklılıkların temelinde yatan
sebep; İslam dini ve
kuruldukları bölgenin etnik
yapısıdır.
NOT: Büyük
Selçuklularda Arapça ve Farsçanın etkili kullanımı, Türkçenin gelişimini yavaşlatmıştır.
Ancak Türkçe günümüze kadar varlığını sürdürmüştür. Bunun nedeni de; Türklerin çok eski ve köklü bir kültüre sahip
olmaları ve Türkçenin
zengin bir dil olmasıdır.
Ø İslami Türk
Edebiyatı’nın ilk
örnekleri şunlardır;
F Yusuf Has Hacip - Kutadgu Bilig; İdeal devlet
yönetiminin nasıl olması gerektiği üzerinde durulan bir siyasetnamedir (Türk Tarihi’nin
ilk siyasetnamesidir.). Uygur
Türkçesiyle yazılmış ve Hakani
Lehçesi kullanılmıştır. Karahanlılar Dönemi’nde yazılmıştır.
F Kaşgarlı Mahmut - Divan-ı Lügat-it Türk: İlk Türkçe
Lügat’tır.
Türk dilinin zenginliğini ve güzelliğini göstermek ve Araplara Türkçe’yi
öğretmek amacıyla yazılmıştır. Karahanlılar Dönemi’nde kaleme alınmıştır. Bu
eser aynı zamanda ilk
Türkçe Ansiklopedi olarak da bilinir (1069).
NOT: Divanü
Lugati’t-Türk’ün pek çok önemli özelliği arasında eserin ilk sayfalarında yer
alan bir de harita bulunmaktadır. Bugünkü bilgilerimize göre bu, bir Türk’ün
çizdiği ilk dünya
haritasıdır. Kâşgarlı Mahmud, dönemindeki Türk topluluklarının hangi
bölgelerde yaşadığını göstermek amacıyla çizdiği bu haritaya bazı ulusların
yaşadığı bölgeleri de ekleyerek yeryüzündeki belirli bölgeleri gösteren bir
dünya haritası oluşturmuştur.
F Hoca Ahmet Yesevi - Divan-ı Hikmet (Kutlu Bilgeler
Divanı): Dini
bir eserdir. İlk Türk
mutasavvıfı olan Yesevi’nin tasavvufi şiirlerini içermektedir. Arap harfleriyle Türkçe yazılmış en
önemli eserdir (Türk tasavvuf edebiyatının ilk örneğidir).
Karahanlılar döneminde yazılmıştır.
F Edip Ahmet Yükneki - Atabet-ül Hakayık (Hakikatlerin
Eşiği): 12.
yüzyılda Uygur alfabesi ve Hakaniye
Lehçesi’yle yazılmıştır. Ahlak yönü ağır basan eğitici ve öğretici bir eserdir. Bilimin
yol gösterici olduğundan ve insanları üstün kılan erdemlerden bahsedilmiştir.
Ø Selçuklu Dönemi’nde yazılan diğer
bir eser Vezir Nizamülmülk’ün
yazdığı Siyasetname’dir
(Selçuklu Devleti’nin anayasası
olarak kabul edilir).
Ø Gazneliler Dönemi’nde İranlı şair
Firdevsi tarafından
yazılıp Gazneli Mahmut’a
sunulan ve Farsça olarak kaleme alınan Şehname de bu dönemin önemli eserlerindendir (İran etkisi).
Aynı zamanda bu eser İran’ın
milli destanı olarak benimsenmiştir.
Ø Bu dönemde yazılan diğer eserler
şunlardır; Tarih-i Yemin (Utbi),
Asar-ı Bakiye (El-Biruni), Rubailer (Ömer Hayyam), Kasideler (Enveri)’dir.
Ø Harzemşahlar
Dönemi’nde yaşamış olan Zemahşeri’nin,
Keşşaf ve Mukkaddimet’ül-Edeb
adlı gramer kitabı önemli eserlerdendir.
Ø Türk - İslam
devletlerinde sözlü
edebiyatın ilk ürünü Satuk Buğra Han Destanı’dır.
Ø Ayrıca Moğollar
Dönemi’nde yazılan “Cengizname”
de önemli eserler arasındadır.
Bilim
Ø Bilimsel çalışmalar, Medreselerde yapılmış ve
Dini bilimlerle,
Pozitif bilimler birlikte
okutulmuştur.
Ø İlk medreseler,
Karahanlılar Dönemi’nde
kurulmuş ve bu dönemde ilk
defa programlı bir eğitim verilmiştir.
Ø Karahanlılar Dönemi’nde birçok
şehirde medreseler açılmış ve eğitim masrafları devlet tarafından karşılanmıştır. Yine dünya
tarihinde ilk kez burslu
öğrencilik sistemi Karahanlılar döneminde uygulanmıştır.
Ø Karahanlılar Dönemi’nde Buhara, Semerkant, Balasagun ve
Kaşgar önemli
bilim ve kültür merkezleri olmuştur.
Ø Büyük Selçuklu Devleti’nde ilk medrese Tuğrul Bey
tarafından Nişabur’da açılmıştır.
Ø Bu dönemin en yüksek medresesi ise,
Büyük Selçuklular döneminde açılan Nizamiye Medreseleri’dir. Bu medreselerde din bilimlerinin
dışında ilk defa pozitif
bilimlere de yer verilmiştir. Ayrıca özerk bir yapıdadır. Bu nedenle Dünya Tarihi’nin ilk üniversitesi olarak
bilinir.
Ø Selçuklu sultanları ülke genelinde medreselerin
yaygınlaştırılmasına büyük önem vermişlerdir. Bunun nedeni; yönetici
ihtiyacının giderilmesi ve yetenekli öğrencilerin topluma kazandırılmak
istenmesidir.
Ø Bununla beraber
Selçuklular Dönemi’nde kurulan “Bimaristan”lar (Bimarhane) hem hastaların tedavi edildiği yer
olarak kullanılmış hem de tıp fakültesi görevini üstlenen kurum olmuştur.
Ø İlk Müslüman
Türk devletlerinde birçok
bilim adamı yetişmiş ve önemli çalışmalar yapmışlardır. Bunlardan
bazıları şunlardır;
§ Farabi: Kendisi Muallim-i Sani (İkinci Öğretmen) olarak
da bilinir. Aristo’nun
fikirlerini en iyi
açıklayan kişidir. Türk toplumları arasında Pozitif bilimlerle uğraşı
Farabi ile başlamıştır. Batı’da “Alfarabyus” olarak tanınır. Eserleri; İlimlerin sınıflandırılmasını ilk defa yapan “İhsaü’l İlim
(İlimlerin Tasnifi)”, devlet başkanlarının vasıflarını anlatan “El-Medinetü’l Fazıla
(Erdemli Kent)”,
musiki ile ilgili olan “Kitabü’l
Musiki” adlı
eserleri önemlidir.
§ İbn-i Sina: En önemli etkinliği Tıp alanındandır. En
önemli eseri olan “El
Kanun Fi’t-Tıp (Tıbbın Kanunu) ileriki dönemlerde Avrupa’daki
okullarda Latince’ye çevrilerek okutulmuştur Avrupa’da “Avicenna” diye
tanınmıştır. Kan dolaşımı üzerine çalışmalar yapmıştır.
§ İbn-i Rüşd: Felsefe, tıp ve astronomi alanında
çalışmalarda bulunmuş ve ortaya koyduğu fikirle Avrupa’da Rönesans’ın doğmasına ve
skolâstik düşüncenin
yıkılmasına neden olmuştur. Aristo’yu Batı’ya tanıtan filozoftur.
Batı dünyasında “Averreos”
olarak tanınır.
§ İmam Gazali: İslam felsefesi alanında önemli
çalışmalar yapmıştır. Büyük Selçuklular zamanında yaşamıştır. Nizamiye
Medreseleri’nde müderrislik yapmıştır. Siyasi ve bölücü din anlayışlarıyla
mücadele etmiştir. “İhyaü’l-Ulumiddin
(Din ilimlerinin yeniden yapılanması)” en önemli eserlerinden
biridir.
§ El Harezmi: Dünyaca ünlü matematikçidir. Sıfır (0)
sayısını bulmuştur. En ünlü eseri “Kitabü’l Cebr Ve’l-Mukabele”dir.
§ El Biruni: Matematik, Fizik ve Coğrafya alanında
çalışmalar yapmıştır. Enlem
ve boylam
hesaplamalarını yapmıştır. Dünya’nın Güneş etrafındaki dönüşünün bir yılda gerçekleştiğini söylemiştir.
“Asarü’l Bakiye” adlı
eserinde Asyalı milletler hakkında bilgiler vermiş ve astronomiden
bahsetmiştir. Hint Tarihi’nde
Hindistan hakkında bilgiler vermiştir. Fizik alanında 16 maddenin özgül ağırlığını hesaplamıştır.
§ Uluğ Bey: Astronomi alanında önemli çalışmalar
yapmıştır. “Heyet Cetveli
ile Yıldızların Fihristi”ni yapmıştır. “Zici” adlı eseri çok ünlüdür.
Semerkand’da rasathane açmıştır. Ali Kuşçu’nun hocasıdır.
§ Ömer Hayyam: Matematik ve Astronomi ilmiyle
uğraşmıştır. Celali (Meliki) Takvimi hazırlamıştır.
Edebiyatla da uğraşmıştır, Rubaileri
ile ünlüdür.
§ Ali Şîr Nevai: Timur Devleti zamanında
yaşamıştır. Çağatay Türkçesi’nin en büyük şairi olarak bilinmektedir.
Türkçe’nin Farsça’dan daha zengin olduğunu göstermek için “Muhakemet’ül Lügateyn” isimli
eseri yazmıştır.
§ Buhari; En ünlü hadis bilginleri arasındadır
(Camii Sahih).
§ El Razi: Kimyagerdir. Sülfirik asidi bulmuştur.
§ İbn-i Yusuf: Sarkacı bulmuştur.
§ İslam Tarihçileri: İranlı Taberi,
Mesudi, İbn-i Haldun (Dünyaca ünlü sosyolog ve tarihçidir. Modern tarih anlayışının temelini
atmıştır.).
§ Coğrafya Bilginleri: İbn-i Havkal,
İbn-i Batuta
§ Matematik Bilginleri: Muhammed Bin
Musa, İbn-i Ceşmit
Sanat ve Mimari
Ø Türk - İslam Devletleri’nde
sanat, İslam dinine göre şekillenmiştir. Resim ve heykelcilik yasak olduğu için
onun yerine Mimari, Hat (güzel
yazı), Minyatür (çizgi
resim sanatı), Çinicilik,
Tezhip (yazı ve kitap süsleme sanatı), Ebru (desen sanatı), Nakkaşlık (yazı ve taş
işleme sanatı), Kakmacılık
(kabartma sanatı), Oymacılık (el oyması ve işlemeciliği), Mücellitlik (kitap
ciltleme sanatı), Fresko (yaş
alçı üzerine yapılan resim) gibi sanatlar gelişmiştir.
Ø Türk – İslam devletlerinde en fazla gelişme gösteren güzel
sanat dalı mimari olmuştur.
Ø Bunun yanı sıra dokumacılık, kuyumculuk, bakır işlemeciliği de
gelişmiştir.
Ø İlk minyatür okulu Selçuklu Dönemi’nde Bağdat’ta açılmıştır.
Ø Mimari eserlerin
en güzel örnekleri;
Camiler, Türbeler (çadırın mimariye yansımasıdır),
Kümbetler (iki katlı mezar),
Kervansaraylar, hastaneler (Darüşşifalar) ve Medreselerdir.
Ø Türk – İslam Mimarisinin
karakteristik özelliklerinden biri haline gelen “Kubbe”, şeklini eski Türk çadırlarından
almıştır.
Ø Türk - İslam
mimarisi Karahanlılar Dönemi’nde ortaya çıkmıştır. İlk yapılar genellikle kerpiçten yapıldığı için zamanımıza
çok az eser gelebilmiştir.
Ø İlk kervansaray örneklerine de Karahanlılar (en eski kervansaraylar)
ve Gazneliler Dönemlerinde rastlanmaktadır. Selçuklularla birlikte
kervansaraylar en gelişmiş şeklini alacaktır. Karahanlılar Dönemi’ndeki
kervansaraylara “Ribat” denilmiştir.
Ø İlk defa Karahanlılar’da
başlatılan “Darüşşifa
(Hastane)” kurma faaliyetleri Selçuklular’da zirveye ulaşmıştır.
Ø Selçuklular Dönemi’nde, mimaride “medrese-cami” tarzı
oluşturulmuştur. Bunun ilk
örneği, “Ulu
Camii” (Mescid-i Cuma)’dır.
Ø Türkler İslam mimarisine bazı yeni unsurlar
eklemişlerdir. Bunlar; kervansaray, medrese-cami, külliye, kemer,
imarethane, kümbet (iki katlı mezar), (ilk Karahanlılar), türbe (çadırın
mimariye yansıması), kubbe, üst üste çift kubbe, Türk üçgeni tarzı kubbeye
geçiş, silindirik ve yivli minareler, dikdörtgen ve beş köşeli mihraptır.
Ø Selçuklu mimari eserlerini bezeyen figürler ise
şunlardır;
F Aslan, kartal ve
hayvan mücadele sahneleri (Hayvan figürleri)
F Hayat ağacı, ejder ve sfenks (insan
başlı, hayvan vücutlu) figürleri
F Doğa
kabartmaları (Bitki motifleri), melek ve burç tasvirleri
F Oniki hayvanlı Türk-Çin
takvimindeki figürler
F Hat (Yazı)
sanatı
Ø İlk Türk - İslam devletlerine ait başlıca eserler
şunlardır;
§ Tolunoğulları: Tolunoğlu Ahmet Camii, Ulu Camii
§ Karahanlılar: Buranakale Hazara (Degaron)
Camii, Buhara Camii, Şir Kebir Camii, Arap Ata Türbesi (Fergana - Bu dönemden
kalan en eski mimari eser),
Ayşe Bibi Türbesi, Balacı Hatun Türbesi, Ribat-ı Melik (en eski kervansaray),
Semerkant Medresesi
§ Gazneliler: Zafer Kuleleri, Leşker-i Bazar Ulu Camii
(Afganistan), Leşker-i Bazar Sarayı, Arasü’ül Felek Camii, Beyhakiye
Medreseleri (Bu döneme ait ilk
medrese)
§ Selçuklular:
Mescid-i Cuma (Ulu
Camii) (İsfahan)
Mescid-i Cuma
(Kazvin)
Sultan Sencer Türbesi
(Merv)
Haydariye Mescidi
Tuğrul Bey Türbesi
(Rey)
İmam-ı Gazali Türbesi
(Tus)
Mümine Hatun Türbesi
(Nahçivan)
Ribat-ı Şerif
(Nişabur)
Ribat-ı Anuşirvan
Nizamiye Medreseleri
(Bağdat)
ÖNEMLİ HATIRLATMALAR
Toplu olarak İslamiyet’i kabul
eden ilk Türk boyu
“Karluklar”dır (751).
Þ İslamiyet’i kabul eden ve resmi din
olarak ilan eden ilk Türk
devleti “Karahanlılar”dır. (840 - 1212)
Orta Asya’da İslamiyet’i
kabul eden ilk Türk
devleti Karahanlılar’dır.
Müslüman Türkler tarafından kurulan ilk Türk devleti “Tolunoğulları”dır. (868 - 905)
Karahanlılar, yöneten ve
yönetilenleri Türk olan
ilk Türk - İslam
devletidir. Bu yüzden Karahanlılarda, Gazneli ve Selçuklulardaki
gibi Arap - İran etkisi
yoktur.
Türk - İslam Edebiyatı’nın ilk
örneği olan, Yusuf
Has Hacib’in yazdığı Kutadgu Bilig (Mutluluk Veren Bilgi) ve Kaşgarlı Mahmut’un
yazdığı Divan-ı Lügat-it
Türk adlı eserler Karahanlılar Dönemi’nde yazılmıştır ve Karahanlı
hükümdarına sunulmuştur.
Karahanlılar tarihte ilk
defa “askeri hastane” ve “askeri posta teşkilatını” kurmuşlardır.
İkta sistemini ilk uygulayan
Karahanlılardır (Askeri ikta sistemini ilk uygulayan ise Büyük Selçuklulardır.).
Türk – İslam mimarisinde ilk
defa kervansarayları Karahanlılar inşa etmişlerdir.
Türk – İslam mimarisinin temelleri Karahanlılar Dönemi’nde
atılmıştır.
İlk Türkçe siyasetname Yusuf
Has Hacib tarafından yazılan Kutadgu Bilig’dir.
Karahanlılar dönemi; İslamiyet öncesi Türk kültüründen Türk – İslam kültürüne
geçişin ilk halkasıdır.
Mısırda kurulan ilk Türk
- İslam Devleti Tolunoğulları’dır.
Mısır’da kurulan ikinci Türk
- İslam devleti İhşitler (Akşitler)’dir.
Hicaz Bölgesi’ne hâkim olan ilk Türk devleti
İhşitler (Akşitler)’dir.
NOT: Tolunoğulları ve
İhşitler (Akşitler)’de yönetici ve askeri kadro genellikle Türklerden oluşmuş ise de halk Arap ve Berberilerden oluşmuştur. Bu durum kısa sürede yıkılmalarına neden
olmuştur.
Afganistan’da kurulmuş ilk
Türk devleti Gazneliler’dir.
İmparatorluk karakteri taşıyan ilk Türk - İslam Devleti Gazneliler’dir.
Abbasi Halifesini Şii
Büveyhoğullarına karşı koruyan ilk Türk - İslam Devleti Gazneliler’dir (ikinci Türk devleti ise
Büyük Selçuklulardır.).
Þ Gaznelilerin en ünlü hükümdarları Gazneli Sultan Mahmut’tur (998 -
1030).
NOT: Gazneli Mahmut
Türk - İslam Dünyası’nda Hindistan’a
yapmış olduğu ve 25 yıl süren 17 seferiyle tanınmıştır (İslamiyet’i
Hindistan’a yaymış (ilk
kez) ve Kast sistemine ilk büyük darbeyi indirmiştir.).
Türk tarihinde Sultan ve
Padişah ünvanını
kullanan ilk Türk
hükümdarı Gazneli Mahmut’tur.
Büyük Selçuklularda ilk parayı
Tuğrul Bey bastırmıştır (Altın para – Dinar, Gümüş para – Dirhem).
Anadolu’ya yerleşmek amaçlı ilk Türk akınları Büyük Selçukluları tarafından yapılmıştır (ilk sefer Çağrı Bey
tarafından 1015 – 1021 yıllları arasında yapılmıştır.).
Büyük Selçuklular zamanında ilk kez İslam Dünyası’nın siyasi liderliği ve koruyuculuğu
Türklere geçmiştir.
1048 Pasinler Savaşı, Büyük Selçukluların Bizans’a karşı kazandığı ilk büyük zaferdir.
Pasinler Savaşı ile Bizans’ın direnci kırılmış ve Türkleri
Anadolu’ya olan akınları yoğunluk kazanmıştır.
Büyük Selçukluların ilk başkenti
Nişabur’dur.
Büyük Selçuklular ile Bizans arasında yapılan 1071 Malazgirt Savaşı sonucunda
Anadolu’nun kapıları Türklere açılmış, Anadolu’da “Türkiye Tarihi” başlamış ve ilk Türk Beylikleri
kurulmuştur (Alparslan Dönemi).
1071 Malazgirt Savaşı’ndan sonra Anadolu’da kurulan ilk Türk Beylikleri; Danişmentliler,
Saltuklular, Mengücekler, Artuklular ve Çaka Beyliği’dir.
İlk İslam minyatür okulu Bağdat’ta
Büyük Selçuklu Devleti zamanında açılmıştır.
Büyük Selçuklu Devleti, Melikşah Dönemi’nde en geniş sınırlarına ulaşmış ve en parlak dönemini
yaşamıştır.
Babür krallarından Şah Cihan eşi Mümtaz Mahal için Hindistan’ın Agra kentinde “Tac Mahal” adlı ünlü
anıt mezarı yaptırmıştır.
Moğolları durdurabilen ilk
devlet ve dört savaşta da yenebilen tek devlet Memlükler’dir (1260 Ayn Calut,
1277 Elbistan, 1282 Humus ve 1303 Merc-i Suffar savaşları).
Saltanatla yönetilmeyen tekmdevlet Memlükler’dir
(Memlük sultanları komutanlar arasından seçimle belirlenirdi.).
TÜRKİYE TARİHİ
ANADOLU’YA YAPILAN İLK TÜRK AKINLARI
Ø Anadolu’ya ilk Türk akınları,
Avrupa Hunları tarafından yapılmıştır (395 -398).
Ø Anadolu’ya ikinci Türk akınları ise
Sibir (Sabar) Türkleri tarafından gerçekleştirilmiştir (516).
Ø Anadolu’ya üçüncü Türk akınları ise
Abbasilere bağlı Müslüman
Türk komutanları tarafından Bizans’a yönelik yapılmıştır.
Ø Anadolu’ya yapılan bu akınlar
keşif amaçlı olup yerleşme
amacı taşımamaktadır. Anadolu’yu Türk vatanı haline getirenler ise Oğuz Türkleridir.
Ø Anadolu’yu yurt edinmek amacıyla
keşif ve yıpratmaya yönelik akınları başlatan; Büyük Selçuklu liderlerinden Çağrı Bey’dir (1015 -
1021).
Ø Çağrı Bey’in
bu akınları sonucunda Anadolu’nun
Türklere uygun bir coğrafya olduğu anlaşılmıştır.
Ø 1040 Dandanakan Savaşı sonrasında Anadolu’ya düzenlenen akınlar
daha da artmıştır.
Ø Çağrı Bey’den
sonra Büyük Selçuklu hükümdarı Tuğrul Bey tarafından Selçuklu prensleri İbrahim Yınal ve Kutalmış Anadolu’nun
fethi için görevlendirilmişlerdir. Bu amaçla yapılan akınlar Selçuklular ile Bizans - Gürcü kuvvetlerini karşı
karşıya
getirmiştir. İki taraf arasında yapılan 1048 Pasinler Savaşı sonucunda
Bizans yenilmiş ve Türklerin
Anadolu’daki etkinliği iyice artmıştır (Anadolu’da Bizans’la yapılan
ilk savaş).
NOT: Malazgirt’e
kadar Anadolu’ya yapılan Türk akınlarının amacı; keşif ve Bizans’ı yıpratmaya yöneliktir.
Ø Türkleri Anadolu’dan atmak
isteyen Bizans ile Selçuklular arasında yapılan 1071 Malazgirt Savaşı sonucunda Bizans’ın
direnci kırılmış ve Türkler kısa sürede Ege sahillerine kadar ulaşmayı
başarmışlardır.
Ø Bu zaferin
kazanılmasında Bizans ordusundaki Uz ve Peçenek
Türklerinin Selçuklu
ordusu tarafına geçmelerinin etkisi büyüktür.
Ø 1071 Malazgirt Savaşı Sonucunda;
Türklere Anadolu’nun
kapıları açılmıştır.
Türklerde Anadolu’yu yurt
edinme düşüncesi hâkim olmuştur.
Türkler Anadolu
topraklarına yerleşmeye başlamışlardır.
Orta Asya’daki Türk boyları
Anadolu’ya gelmeye başlamışlardır.
Bizans’ın çağrısıyla Haçlı
Seferlerinin düzenlenmesine neden olmuştur.
Anadolu’da ilk Türk Beylikleri ortaya
çıkmaya başlamıştır.
Ø Böylece XI.
yüzyılda başlamış olan Türkiye Tarihi 5 bölüme ayrılarak incelenmektedir;
F I. Beylikler
Dönemi
F Anadolu (Türkiye) Selçuklu Dönemi (1077 - 1308)
F 2. Beylikler Dönemi
F Osmanlı Devleti Dönemi (1299 - 1922)
F Türkiye Cumhuriyeti Dönemi (1923- )
I. BEYLİKLER DÖNEMİ
Ø 1071 Malazgirt Savaşı’ndan sonra
yapılan antlaşmaya Bizans’ın yeni yönetimi uymayınca Sultan Alparslan komutanlarına
Anadolu’nun tamamen fethedilmesini ve fethettikleri yerlerde Büyük Selçuklu Devleti’ne bağlı beylikler
kurmalarını emretmiştir.
Ø Bu durum Anadolu’nun hızlı bir şekilde
fethedilmesini sağlasa da devletin feodal bir yapı içerisine girmesine neden
olmuştur.
Ø Selçuklu
komutanları fethettikleri topraklarda devlete bağlı beylik kurmalarına rağmen
Melikşah’ın ölümünden sonra başlayan taht
kavgaları sırasında bağımsızlıklarını ilan etmişlerdir (1092 - 1117).
Ø Bu beylikler
şunlardır; Danişmentliler, Saltuklular, Artuklular, Mengücekliler ve Çaka
Beyliği’dir.
1) Saltuklular (1072 - 1202)
Ø Ebu’l Kasım Saltuk tarafından Erzurum ve çevresinde kurulmuştur.
Ø Anadolu’da kurulan ilk Türk beyliğidir.
Ø Gürcülere ve Haçlılara karşı başarılı
mücadeleler vermişlerdir.
Ø Anadolu Selçuklu
Sultanı Rükneddin Süleyman Şah tarafından yıkılmışlardır.
2) Danişmentliler (1080 - 1178)
Ø Melikşah’ın komutanlarından Danişmentoğlu Ahmet Gazi tarafından
Sivas merkez
olmak üzere kuruldu.
Ø Kayseri, Tokat ve Amasya’ya kadar
sınırlarını genişletmişlerdir.
Ø Haçlılar ve Bizans’a karşı
mücadele etmişlerdir. Haçlılarla yapılan savaşları anlatan “Danişmendname Destanı” günümüze
kadar gelmiştir.
Ø Kısa sürede Anadolu’daki ilk Türk
Beylikleri içerisinde en
güçlüsü haline gelmiştir.
Ø Anadolu Selçuklu Devleti’nin
Anadolu Türk Birliği’ni sağlama konusundaki en büyük rakibi olmuştur.
Ø Anadolu’da ilk medreseyi Niksar’da
kurmuşlardır (Yağıbasan
Medreseleri).
Ø Anadolu da kurulan ilk uç teşkilatıdır.
Ø Anadolu Selçuklu
Sultanı II. Kılıçarslan tarafından yıkılmışlardır.
3) Mengücekliler (1080 - 1228)
Ø Mengücek Gazi tarafından
Erzincan, Kemah ve Divriği dolaylarında
kurulmuştur.
Ø Bizans ve Gürcülere karşı
başarılı savaşlar yapmışlardır.
Ø Anadolu Selçuklu
sultanı I. Alâeddin Keykubat tarafından yıkılmışlardır.
4) Artuklular (1102 - 1409)
Ø Selçuklu komutanlarından Artuk Bey tarafından Mardin ve çevresinde
kurulmuştur.
Ø Daha sonra Hasankeyf (Diyarbakır), Mardin ve Harput olmak üzere üç
kol halinde yaşamışlardır.
Ø Hasankeyf kolu Haçlılarla
mücadele etmiştir, Eyyubiler tarafından yıkılmıştır. Mardin kolu Haçlılarla mücadele etmiş,
Karakoyunlular tarafından yıkılmıştır. Harput kolu Anadolu Selçuklu Devleti
tarafından yıkılmıştır.
Ø Anadolu’da ilk köprüleri yapan
beyliktir (Malabadi Köprüsü).
5) Çaka Beyliği (1081 - 1093)
Ø Çaka Bey tarafından İzmir’de
kurulmuştur.
Ø İlk denizci Türk beyliğidir. Çaka Bey de ilk Türk denizcisidir.
Ø Türk Deniz Kuvvetleri’nin kuruluş tarihi Çaka
Beyliği ile başlar.
Ø Türk Tarihi’nde denizcilik
faaliyetlerinin bu kadar geç başlamasının nedeni; Türklerin daha önce denize kıyı coğrafyalarda egemenlik
kuramamış olmalarıdır.
Ø Çaka Bey kurduğu donanma ile
Bizans ile mücadele etmiş ancak Bizans’ın kışkırtmaları sonucu Anadolu Selçuklu
Sultanı I. Kılıç Arslan tarafından
öldürülmüştür, toprakları da Bizans’ın eline geçmiştir.
Ø Türk - İslam Tarihi’nde
İstanbul’u kuşatan ilk
Türk hükümdarı Çaka Bey’dir.
Ø Batı Anadolu’da ilk Türk hâkimiyeti bu
beylikle başlamış ve 12 yıl sürmüştür. Çaka Beyliği’nin yıkılışı Türk denizciliğinin gelişmesini 150
yıl geciktirmiştir.
NOT: Bu dönemde bu
beyliklerden başka Anadolu’da Ahlat ve çevresinde Sökmenliler (Ahlatşahlar), Bitlis ve
Erzen’de Dilmaçoğulları, Diyarbakır’da
İnaloğulları (Yınaloğulları),
Harput’ta Çubukoğulları, Denizli
ve Ladik dolaylarında İnançoğulları
ile Efes ve çevresinde Tanrıvermişoğulları adlı beylikler de kurulmuştur.
Ø I. Beylikler Dönemi Eserleri
F Saltuklular Dönemi Eserleri
ü Erzurum Kale Camii
ü Erzurum Ulu Camii
ü Erzurum Tepsi Minare (Saat
Kulesi)
ü Erzurum (Tercan) Mama Hatun
Kervansarayı ve Kümbeti
ü Erzurum Emir
Saltuk Kümbeti (Anadolu’nun en eski anıtsal mezar yapısıdır.)
F Mengücekliler Dönemi Eserleri
ü Divriği (Sivas) Ulu Camii (Hat
işlemeleriyle ünlü bir
eserdir.).
ü Divriği Külliyesi
ü Divriği Sitte Melik Kümbeti
ü Divriği Turan Melik Darüşşifası
ü Divriği Kale Camii
ü Kemah Sultan Melik Kümbeti
ü Kayıtbay Camii
F Artuklular Dönemi Eserleri
ü Diyarbakır Artuklu Sarayı
ü Silvan (Meyyafarkin) Ulu Camii
ü Mardin Ulu Camii
ü Harput Ulu Camii
ü Mardin - Dunaysır (Kızıltepe) Ulu
Camii
ü Urfa Ulu Camii
ü Malabadi Köprüsü
F Danişmentliler Dönemi Eserleri
ü Tokat ve Niksar Yağıbasan
Medreseleri (Anadolu’daki
ilk medrese)
ü Niksar Ulu Camii
ü Kayseri Ulu Camii
ü Kayseri Gülük Camii
ü Kayseri Melik Danişment Gazi
Kümbeti
ü Emir Gazi Kümbeti
ü Amasya Fethiye
Camii
İlk Türk Beylikleri’nin Ortak Özellikleri
ü Malazgirt Savaşı sonrası Alparslan’ın fetih politikası sonucunda
kurulmuşlardır.
ü Anadolu’nun Türkleşmesi ve İslamlaşması sürecini
hızlandırmışlardır.
ü Fetihleri arttırmışlar ve yer
isimlerini Türkçeleştirmişlerdir.
ü Anadolu’ya kalıcı kültür ve sanat eserleri bırakmışlardır.
ü Bir kısmı Haçlılara karşı başarılı mücadeleler
vermiştir.
ü Anadolu Selçuklu
Devleti tarafından Anadolu
Türk Siyasi Birliği’ni sağlamak amacıyla yıkılmışlardır.
ANADOLU SELÇUKLU DEVLETİ
a-Kuruluş
Dönemi
▪Kutalmışoğlu
Süleymanşah, İznik’i fethedip devletini kurdu (1075). Süleymanşah
Antalya, Çukurova’yı fethetti ve Halep’i kuşattı. Suriye Selçuklu Sultanı Tutuş
ile yaptığı mücadeleyi kaybederek öldü. Anadolu Selçuklu Devleti bir süre
hükümdarsız kaldı.
▪I.
Kılıç Arslan, I. Haçlı Seferi ile mücadele etti. Haçlıların İznik’i
işgali üzerine devletin merkezi İznik’ten Konya’ya taşıdı.Emir Çavlı ile
yaptığı savaşı kaybetti ve Habur ırmağında boğularak öldü.
▪Sultan Mesut, II. Haçlı Seferi ile
mücadele etti.
▪II. Kılıç Arslan zamanında Bizans ile
Miryakefalon Savaşını yaptı (1176).
Miryakefalon
Savaşının Sonuçları :
1-Bizans yenilgiye
uğratıldı.
2-Anadolu’nun Türk yurdu
olacağı ve böyle kalacağı kesinleşti
3-Avrupalı tarihçiler
Anadolu’dan Türkiye diye bahsetmeye başladılar
4-Bizans, Türkleri
Anadolu’dan atma ümidini
kaybetti.
b-Yükseliş Dönemi
▪I. Gıyaseddin Keyhüsrev, Samsun ve
Antalya limanlarını fethetti. Venediklilerle ticaret anlaşması imzalandı.
▪I.İzzeddin Keykavus, Sinop’u feth
ederek burada bir ticaret filosu kurdu.
▪I. Alaaddin Keykubat dönemi, Anadolu
Selçuklu Devletinin en parlak zamanı olmuştur.
Alaaddin
Keykubat’ın faaliyetleri:
1-Moğol tehlikesine
karşı önlemler aldı.
2-Mengüceklileri ortadan
kaldırarak, Anadolu daki Türkmen birliğini sağladı.
3-Yassı Çemen
Savaşı ile Harzemşahları yendi.
4-Suğdak limanını alarak
Karadeniz deki ticaret güvenliğini sağlamıştır.
5-Kandelor’u feth ederek
buraya Alaiye (Alanya) adını verdi. Kervansaraylar inşa ettirdi. Anadolu
da zarara uğrayan tüccarların zararını ödeyeceğini açıkladı.
c-Dağılma
Dönemi
▪II.Gıyaseddin Keyhüsrev kötü yönetimi
sonucu ülkede birlik bozuldu. Baba İshak İsyanı çıktı.
▪Türkmenleri küstürdü.
▪II.Gıyaseddin Keyhüsrev, Moğollar ile
yapılan Kösedağ Savaşını kaybetti (1243). Bu savaş sonucunda, Anadolu
Moğolların egemenliğine girmeye başladı ve Anadolu Beylikleri yeniden kuruldu.
▪Moğol egemenliğine son vermesi için Memlük Sultanı
Baybars, Anadolu’ya çağrıldı.Baybars, Ayn-ı Celut Savaşı ile Moğolları
mağlup etti (1260). Fakat Moğol egemenliğine son verilemedi ve Anadolu Selçuklu
Devleti yıkıldı.
HAÇLI SEFERLERİ (1096-1270)
HAÇLI SEFERLERİ (1096-1270)
Hristiyanların Papa öncülüğünde
birleşerek, İslam dünyası üzerine yaptığı seferlere “Haçlı Seferleri” denir.
a- Nedenleri:
▪Hristiyanların kutsal sayılan Kudüs,
Antakya ve İznik’i geri almak istemesi
▪Papanın sefere katılanlara cennet
vadetmesi
▪İslamiyet’in batıya yayılmasına engel
olmak
▪Türklere karşı, Bizans’ın Papadan
yardım istemesi
▪Şövalyelerin ve asillerin macera
arayışı
▪Kralların topraklarını genişletmek
istemesi
▪Avrupa’nın fakirliği karşısında İslam
dünyasının zenginliği
▪Şövalyelerin ve asillerin
zenginliklerini artırma düşüncesi
▪Fakir Hristiyan halkın bu seferlerle
zengin olma düşüncesi
Bu nedenlerden dolayı Avrupalılar
Müslümanlar üzerine sekiz sefer yapmıştır. Bunlardan ilk dördü önemlidir.
I. Haçlı
Seferi : I. Kılıç Arslan haçlılara karşı
koymuş ise de İznik’i kaybederek Konya’ya çekildi. Anadolu’yu geçen haçlılar
Urfa, Antep, Antakya ve Kudüs’ü ele geçirdiler.
II. Haçlı
Seferi: Musul Atabeyi İmameddin
Zengi’nin Urfa’yı Haçlılardan geri alması üzerine yapıldı.
III. Haçlı
Seferi: Eyyubi Sultanı Selahaddin Eyyübi’nin Hıttin Savaşıyla (1187) Kudüs’ü geri alınması sonucu yapılmış
ise de haçlılar yenilmiştir.
IV. Haçlı
Seferi: Kudüs’ü geri almak isteyen
haçlılar, hedef değiştirerek Bizans’ı işgal ederek burada Latin İmparatorluğunu
kurdu.
Sonuçları:
▪Kilise ve din adamlarına olan güven ilk
defa azaldı ve ilk defa güç kaybetmeye başladı.
▪Seferlerde pek çok derebeyin ölmesi
üzerine derebeylik ilk kez güç kaybetmeye başlarken, merkezi krallıklar ilk kez
güçlenmeye başladı.
▪Anadolu da Türk ilerleyişi bir süre
durdu.
▪Akdeniz limanlarının önemini arttı.
▪Barut, pusula, kağıt, matbaa gibi
teknik buluşlar Avrupa’ya taşındı
▪Avrupa’daki hayat standartları yükseldi.Burjuva
sınıfı güçlendi.
İKİNCİ BEYLİKLER DÖNEMİ
İKİNCİ BEYLİKLER DÖNEMİ
Karamanğulları
▪Konya, Karaman civarında kurulmuştur.
Beylikler içerisinde en güçlü olanıdır.
▪Karamanoğlu Mehmet Bey ilk kez
Türkçe’yi resmi dil ilan etti.
▪Karamanoğulları kendilerini Selçuklunun
mirasçısı gibi gördüğü için Osmanlı Devleti ile en çok mücadele eden beylik
olmuştur.
Germiyanoğulları
▪Kütahya, Tavşanlı civarında
Germiyanoğlu Yakup Bey tarafından kurulmuştur.
▪Yakup Bey’in vasiyeti üzerine
savaşmaksızın II. Murat döneminde Osmanlı topraklarına katılmıştır.
Karesioğulları
▪Karesi Bey tarafından Balıkesir ve
Çanakkale civarında kurulmuştur.
▪Orhan Bey döneminde Osmanlıya katıldı.
Osmanlıya katılan ilk beyliktir. Beyliğin donanması Osmanlı donanmasının
temelini oluşturur.
Candaroğulları
▪Batı Karadeniz de kurulmuştur.
▪Venedik ve Cenevizler ile mücadele
etti.
Hamitoğulları
▪Dündar Bey tarafından Isparta, Burdur
civarında kuruldu.
▪I. Murat beyliğin bir kısım
topraklarını satın aldı
Aydınoğulları
▪Aydınoğlu Mehmet Bey tarafından Aydın
ve İzmir civarında kuruldu.
Menteşeoğulları
▪Menteşe Bey tarafından Muğla ve Fethiye
civarında kuruldu.
Saruhanoğulları
▪Saruhan Bey tarafından Manisa ve
Akhisar çevresinde kurulmuştur.
Dulkadiroğulları
▪Karaca Bey tarafından Maraş, Elbistan
civarında kurulmuştur
▪Yavuz Sultan Selim tarafından
1515 Turnadağ Savaşıyla Osmanlıya
bağlandı. Osmanlıya bağlanan son beyliktir. Beyliğin Osmanlıya bağlanması ile
Anadolu Türk birliği sağlanmıştır.
Osmanoğulları:
Osman Bey tarafından Söğüt ve Domaniç’te kuruldu.
KÜLTÜR VE MEDENİYET
Devlet Yönetimi
Ø Anadolu Selçuklu Devleti’nin
devlet yönetimi, temelde Büyük
Selçuklular ile aynıdır.
Ø Beylikler ise, Selçukluları
taklit ederek daha küçük ölçülerde de olsa kurumlarını oluşturmuşlardır.
Ø Daha önceki Türk devletlerinde de
görüldüğü üzere, “Devlet
hükümdar ailesinin (Hanedanın) ortak malıdır” anlayışı hâkimdi. Bu
anlayış sık sık taht
kavgalarına neden olmuştur.
Ø Ancak Anadolu Selçukluları,
Anadolu coğrafyasının bir bütün olması sayesinde merkeziyetçi bir yönetim anlayışı oluşturmaya
çalışmışlardır.
Ø Şehzadeler (melikler), çeşitli
bölgelerde atabeylerin denetiminde eğitilir ve yöneticilik yaparlardı. Amaç meliklerin yönetim tecrübesi
kazanmasını sağlamaktı.
Ø Büyük Selçuklularda görülen, Meliklerin (Şehzadelerin)
kendi adlarına para
bastırma, ordu kurma ve savaş açma gibi yetkileri Anadolu Selçukluları’nda kısıtlanmıştır.
Bunun nedeni merkezi
otoriteyi korumaktır.
Ø Anadolu
Selçuklularında sultanlar, güçlerinin büyüklüğünü yansıtması için Keykubat,
Keyhüsrev,
Keykavus gibi eski İran
hükümdarlarının adlarını lakap olarak kullanmışlardır.
Ø Hükümdarlar “Sultan” ünvanını
taşıyordu. Bunun yanında Rükneddin,
Keykubat, Sultan-ı Azam, Sultan-ı Galip, Emir’ül Müminin, İzzeddin, İmameddin, Alaaddin,
Gıyaseddin ünvanlarını da kullanmışlardır.
Ø Hükümdarlık sembolleri; Unvan ve
lakaplar, para (sikke), tuğra, sancak, nevbet (bando - davul), otağ, saray,
taht, taç, hutbe, tuğ, sikke (para), yüzük v.s.’dir.
Ø Ayrıca hükümdarlar Abbasi
halifesinden menşur (onay) alırlardı.
Ø Anadolu Selçuklu Devleti’nde
hükümdarların yetkileri
sınırsız değildi (töre ve din kurallarına uymak zorundaydı.).
Ø Devlet işleri Divan-ı Saltanat adı
verilen Büyük Divan’da (Divan-ı Ali)
görüşülmüştür. Bu divan hükümdar ya da “vezir” başkanlığında toplanır ve güvenliğinden “Emir-i Şemşir” sorumluydu.
Divana; İnşa, arz, işraf, istifa divanlarının başkanları katılma hakkına
sahiptiler.
Ø Büyük Divana bağlı olarak;
Hükümdar başkentte olmadığı zaman devlet işlerinin naiblerce (naib-i sultan - vekil) yürütüldüğü Niyabet-i Saltanat Divanı,
Mali işlere bakan Divan-ı
İstivfa,
Yönetimle ilgili işleri denetleyen Divan-ı İşraf,
İç ve dış yazışmaları düzenleyen; hükümdarın nişan ve tuğrasını çeken Divan-ı Tuğra,
Askeri işlerin görüşüldüğü Divan-ı Arız bulunmaktaydı.
Ø Divan-ı Ali üyeleri şunlardı;
§ Vezir: Hükümdarlardan
sonra gelen en yetkili kişiydi.
§ Naib: Hükümdar
başkentte olmadığı zamanlarda devlet işlerine vekâlet ederdi.
§ Pervaneci: Arazi
defterlerini tutar, iktaların dağıtımını yapardı. Ayrıca devletin istihbarat
teşkilatından sorumludur.
§ Müstevfi: Mali
işlerden sorumludur.
§ Tuğracı - Münşi: Yazışmaları yürütür, sultanın emir ve fermanlarına
tuğra çekerdi.
§ Müşrif: İdari
ve mali teftiş yapardı.
§ Emir-i Arız: Ordunun maaş ve ihtiyaçlarına bakardı.
Ø Adalet
işlerinden Emir-i Dad sorumludur.
Soruşturma ve tutuklamalara bakardı.
Kararlarında
bağımsız olabilmesi için Divan-ı Ali’ye dahil edilmemiştir. (Adalet Bakanı).
Ø Anadolu
Selçuklularında Divan-ı Saltanat’tan başka Meşveret Meclisi de bulunurdu. Bu
mecliste, hükümdar olacak kişilerin belirlenmesinden, devletin iç ve dış
politikalarına kadar pek çok konu görüşülürdü.
Ülke Yönetimi
Ø Ülke bazı idari
bölümlere ayrılmıştı;
F Meliklerin Yönettiği Eyaletler: Yanlarına
tecrübeli bir devlet adamı (Atabey) verilerek gönderilirlerdi. Doğrudan hükümdara
bağlıydılar.
F Divan’a Bağlı Eyaletler: Divan tarafından
görevlendirilen yüksek
rütbeli komutanlar tarafından yönetilirlerdi. Bunlara Emir-i Sipehsalar (Subaşı) denilirdi.
F Uç Eyaletleri: Bizans sınırında bulunan bu
eyaletleri, merkeze bağlı kalmak şartıyla Türkmen Beyleri yönetirdi.
Bunların dışında şehirlerde güvenlik işlerinden sorumlu askeri yöneticiler olan
Subaşılar ve
adalet işlerinden sorumlu Kadılar
bulunmaktaydı.
Ayrıca yönetim alanında askeri vali olan Şıhne (önemli şehir merkezlerinde bulunurdu), belediye
işlerine bakan Muhtesip adlı
görevliler de şehirlerde görev yapardı.
Beyliklerde ise hükümdarın
temsilcisi olan iki yetkili bulunurdu. “Mirliva” adlı kişiler siyasi, “Kadı” ise yargı alanında yetkiliydi.
Ordu ve Donanma
Ø Ordu 3 bölümden
oluşurdu;
Guleman-ı Saray (Hassa Ordusu): Devşirme usulüne
göre oluşturulan merkez ordusudur. Devletten üç ayda bir maaş alırlardı
(Kapıkulu Teşkilatı). Bu bölümdeki askerler Gulamhane denilen kışlalarda
yetiştiriliyorlardı.
İkta Askerleri (Tımarlı Sipahiler): Ordunun
en kalabalık bölümünü
oluştururlardı. Tamamen Türklerden
oluşan bu askerlerin hepsi süvariydi. Devletten maaş almazlar, bütün ihtiyaçları ikta
sahiplerince karşılanırdı.
Türkmenler ve Yardımcı Kuvvetler: Uç bölgelerinde
(sınırlarda) daima savaşa hazır durumda olan Türkmen aşiretleri ile
bağlı beylik ve devletlerden gelen askerlerden oluşturulurdu.
§ Ayrıca savaş zamanlarında ihtiyaç
olursa, geçici olarak ücretli
asker de (Fecr-i
Has) toplanırdı.
§ Ordunun başkomutanı Sultandır. O
olmadığı zamanlarda başkomutanlığı Vezir veya Beylerbeyi (Emir’ül-Ümera) üstlenirdi.
§ Diğer ordu komutanlarına subaşı (sipehsalar, serleşker)
denirdi.
§ Türkiye Selçukluları donanmaya
önem vermişlerdir. Antalya,
Alanya, Sinop ve Samsun’da tersaneler inşa edilmiş ve donanmalar kurulmuştu.
§ Donanma komutanlarına
“Reis’ül-Bahr” veya
“Melikü’s-Sevahil” denirdi
(Deniz Kuvvetleri
Komutanı).
NOT: Anadolu
beyliklerinin ordu teşkilatında Selçuklu askeri teşkilatının etkisi
görülmekteydi. Ancak Dulkadiroğulları
ve Ramazanoğulları
Beyliklerinde diğerlerinden farklı olarak Memlüklerin etkisi
görülmekteydi.
Toprak Sistemi
Ø Toprak, devletin malı olup (Miri Arazi),
kullanma hakkı halka aitti. Kullanılış amacına göre toprak, dört bölüme
ayrılmıştır;
Has Arazi: Geliri
hükümdara ait topraklardı.
Dirlik (İkta) Arazi: Ordu
mensupları ve devlet memurlarına hizmet ve maaş karşılığı olarak verilen
arazilerdi.
Mülk Arazi: Üstün
hizmetleri görülen devlet adamlarına verilirdi. Bu toprağa sahip olanlar tam
bir tasarruf hakkına sahipti. Devredebilir, satabilir veya miras bırakabilirdi.
Vakıf Arazi: Geliri hayır hizmetleri ve
ilmi kuruluşların masraflarına ayrılmış arazilerdi. Vakıf arazisinin gelir ve
giderlerini düzenleyen kişiye “Mütevelli” adı verilirdi.
Hukuk
Ø Adli teşkilat bütün beyliklerde
ve Anadolu Selçuklu Devletinde “Şer’i” ve “Örfi” olarak ikiye ayrılmıştır.
Ø Kadılar Şer’i
davalara bakardı ve başlarında Kadi’l-Kudat (Kadılar Kadısı) yer alırdı (Konya’da bulunurdu).
Ø Örfi hukuktan Emir-i Dad sorumluydu.
Toplumun huzur ve asayişini bozan ve kanunlara uymayanların davalarına bakardı.
Bu kurum aynı zamanda “Adalet
Bakanlığı” niteliğindeydi.
Ø Emir-i Dad, gerektiğinde devlet
ileri gelenlerini (vezir
ve divan üyelerini) de yargılayabilirdi.
Ø Askeri davalarla
Kazasker (Kadıasker /
Kadıy-ı Leşker) ilgilenirdi.
Ø Divan-ı Mezalim adlı yüksek mahkemeye Sultan başkanlık eder ve
ağır siyasi suçlara bakardı.
Ekonomi
Ø Ekonomik uğraşları tarım,
hayvancılık, zanaat, dokumacılık, dericilik, madencilik, sanayi ve ticaretten
oluşan ülke ekonomisinde en
çok ticaret belirleyici olmuştur.
Ø Zanaatkârlar, aralarında dayanışmayı sağlamak
için Ahilik teşkilatını
kurmuşlardır. Her esnaf kendi mesleğiyle ilgili esnaf loncasına üye olmuştur.
Ø Ahi teşkilatının temelleri 12.
yy'da Abbasiler zamanında düzenlenen “fütüvvet” teşkilatına kadar uzanır. Anadolu Ahiliğinin
kurucusu Ahi Evran'dır (Osmanlı’daki adı “Lonca”dır.).
Ø Ahi teşkilatının
görevleri; aynı meslekten olan üyeler arasında dayanışmayı sağlamak, üyeleri
eğitmek, üretimde kalite ve standardı yükseltmek ve denetlemek, sosyal adaleti
sağlamak, Narh sistemiyle
fiyatları kontrol altında tutmak, devletle esnaf arasındaki ilişkileri
düzenlemektir.
NOT: Ahilik
teşkilatının vergi
toplamak ve esnaflar
arasındaki davalara bakmak gibi görevleri yoktur. Ayrıca gayrimüslimler bu teşkilata üye
olamazlardı.
Ø Ticareti geliştirmek devletin temel politikası haline
gelmişti. Bu dönemde Anadolu
uluslararası bir ticaret merkezi olmuştu.
Ø En çok ticaret
yapılan ülkeler Bizans,
İran, Venedik, Ceneviz ve Arap ülkeleriydi. Çeşitli tarım ürünleri ile birlikte, yün,
tiftik, ipek, halı, kilim ve deri satılırdı. Ayrıca koyun, sığır, at gibi
hayvanlar ve şap, tuz, demir, bakır ve gümüş gibi maddeler alınır ve satılırdı.
Ø Anadolu Selçukluları ticareti geliştirmek için;
§ Anadolu’nun çeşitli yerlerine kervan yolları açmışlardır.
§ Tüccarların ücretsiz olarak
konaklayabilmeleri için ticaret yolları üzerinde kervansaraylar yapmışlardır.
§ Yabancılardan düşük gümrük vergisi almışlardır.
§ Tüccarların mallarına devlet
garantisi koymuşlardır (Sigorta
sistemi).
§ Ticari amaçlı fetihler
yapmışlardır (Sinop,
Antalya, Suğdak, Alanya’nın fethi gibi).
§ Çeşitli devletlerle ticaret antlaşmaları imzalamışlardır.
§ Yabancı
tüccarları Antalya, Konya,
Kayseri ve Sivas gibi şehirlere; Türk tüccarları ise gayrimüslim memleketlerine yerleştirmişlerdir.
Ø Ayrıca Müslüman çiftçilerden
alınan Öşür,
Hıristiyan çiftçilerden alınan Haraç, gayrimüslim erkeklerden alınan Cizye, Ağnam (hayvan
vergisi), Bac (pazar
yeri vergisi), liman,
gümrük, maden, tuzla, orman gelirleri, ganimet ve hediyeler de devletin önemli gelir
kaynakları arasındaydı.
Ø Anadolu Selçuklu’da iki türlü
hazine vardır; Hazine-i
Amire (Devlet hazinesi), Hazine-i Hassa (Hükümdarın şahsına ait hazine).
Ø Türkler
Anadolu'ya geldiklerinde bir süre yerli halkın kullandığı Bizans parasını
kullanmak zorunda kaldı. İlk
Selçuklu paraları önce bakır sonra gümüş ve altından basıldı. Gümüş
paraya dirhem,
altın paraya dinar demişlerdir.
İlk para Sultan
Mesut tarafından bastırılan bakır paradır (ekonomik bağımsızlık
kazanılmıştır.). İlk altın paralar II.
Kılıçarslan tarafından 13.yy'da bastırılmıştır (ekonominin çok güçlü olduğunu
gösterir.).
Sosyal Hayat
Ø Halk şehirli, köylü ve göçebe olmak üzere üçe
ayrılıyordu.
Ø Anadolu Selçukluları bünyelerinde
farklı milletten ve dinden olan insanları hoşgörüyle barındırmışlar ve onları huzur içinde
yaşatmışlardır.
Ø Uygulanan iskân siyasetiyle Anadolu’nun
Türkleşmesi ve İslamlaşması sağlanmıştır.
Ø Yerleşik hayata geçen Türkmenler
üzerinde başta Ahilik (Ahi
Evran) olmak üzere Babailik
(Baba İlyas), Bektaşilik
(Hacı Bektaşi Veli), Ekberilik (Sadrettin Konevi), Mevlevilik (Mevlana), Kadirilik (Abdülkadir
Geylani), Kübrevilik (Şeyh
Necmettin Kübra), Yesevilik
(Ahmet Yesevi’nin takipçileri) ve Rufailik gibi tarikatlar etkili olmuştur.
Ø Bu tarikatlar, fetihlerde önemli
hizmetlerde bulunmuşlardır. Fetih hareketlerinde, “baba, abdal, alp - eren ve ahilerin” önemli
rolü bulunmaktadır.
Ø Tarikatlar dışında faaliyet
gösteren dini nitelikli örgütler; Abdalan-ı Rum (Anadolu dervişleri teşkilatı), Bacıyan-ı Rum (Anadolu
kadınları teşkilatı)), Gaziyan-ı
Rum (Gaziler teşkilatı), Feteyan-ı Rum (Gençler teşkilatı)’dur.
Ø Anadolu da “Tasavvuf” anlayışı bu
dönemde ortaya çıkmış ve bu anlayışa paralel olarak Anadolu’nun birçok yerinde tekke ve zaviyeler açılmıştır.
Yazı - Bilim - Kültür ve Edebiyat
Ø Anadolu
Selçukluları resmi devlet
dili ve edebiyat
dili olarak Farsça’yı,
bilim dili olarak
da medreselerde Arapça’yı kullanmışlardı.
Saray ve orduda ise Türkçe konuşulmaktaydı.
NOT: Farsça’nın resmi
dil olarak kullanılmasının nedenleri; yüksek derecedeki devlet memurlarının
Fars (İran) asıllı olması ve Farsça’nın işlek ve yaygın bir dil olmasıdır. Bu
durum Türk kültürüne ve
diline zarar vermiştir.
Ø Beyliklerde ve Türkmenler
arasında her alanda Türkçe
kullanılmıştır.
Ø Beylikler
döneminde Karamanoğlu
Mehmet Bey 13 Mayıs 1277’de yayınladığı fermanla “Bugünden sonra divanda, dergâhta,
bargâhta ve meydanda Türkçe’den başka dil kullanılmaya” diyerek
herkesi Türkçe konuşmaya yöneltmiştir (İlk kez Türkçe, Anadolu’da resmi dil olmuştur.).
Ø Bununlar beraber Moğol
istilasından kaçıp Anadolu’ya gelen birçok şair, yazar ve bilim adamı Anadolu’da Türk dilinin
yaygınlaştırılmasında etkili olmuşlardır.
Ø XII. ve XIII. yüzyıl Anadolu
düşünce hayatının önemli isimleri olan Âşık Paşa, Yunus Emre, Sadrettin Konevi ve Nesimi gibi şahsiyetler her alanda Türkçeyi kullanmışlardır.
Ø Anadolu Türkçesi’nin ilk eserlerini Ahmed Fakih, Sultan
Veled, Şeyyad Hamza ve Yunus Emre vermiştir. Bu nedenle özellikle beylikler ve
Türkmenler Türk dili ve
edebiyatının yerleşip
yayılmasında çok önemli katkılarda bulunmuşlardır.
Ø Hoca Dehhani ilk Türkçe divanı yazmıştır. Aruz veznini Türkçeye
uyarlayan Divan Edebiyatı onunla başlamıştır.
Ø Bu dönemde
Anadolu’da Halk Edebiyatı,
Divan Edebiyatı ve Tasavvuf Edebiyatı gelişme göstermiştir;
Battalname, Danişmentname,
Garipname (Aşık Paşa),
Dede Korkut Hikayeleri, Bektaşi ve Nasrettin Hoca Fıkraları, Mantıku’t Tayr-
Kuşların Dili, Felekname (Gülşehri)
Halk Edebiyatı’na ait önemli eserlerdir.
Mevlana (Mesnevi, Divan-ı Kebir, Fihi Mafih,
Divan-ı Şemsü’l Hakayık - Ayrılık Kasidesi), Yunus Emre (Divan, Risaletü’n Nushiyye)
ve Hacı Bektaş-i Veli (Makalat),
Muhyiddin Arabî Tasavvuf Edebiyatı alanında yetişmiş önemli kişilerdir.
Hoca Dehhani (Selçuklu Şehnamesi),
Germiyanlı Ahmedi (Divan,
İskendername ve Cemşid-ü
Hurşid) ve Hoca Mesut, Divan Edebiyatı’nın ünlü isimlerindendir.
Ø Türklerin Anadolu’ya geldikleri
yüzyıllardaki etkinliklerini anlatan Danişment Gazi ve Battal Gazi destanları da bu döneme aittir.
Ø Anadolu’da ilk medreseyi Danişmentliler kurmuştur.
Selçuklu sultanlarından II. Kılıçarslan, Konya ve Aksaray
medreselerini açmıştır.
Ø Ayrıca şeyhlerin
önderliğinde açılan tekke ve zaviyelerde Türkmen halkın çocukları eğitilirdi.
Sanat
Ø Sanat dalı
olarak en çok Mimari
gelişmiştir. Mimari eserler;
F Dini Mimari: Cami,
Medrese, Külliye, Kümbet, Türbe, Tekke, Zaviye, Mescit
F Sivil Mimari: Köşk,
Saray, Darüşşifa, Kervansaray, Han, Hamam, Köprü,
F Askeri Mimari: Sur, Kale, Burç, Kule, Kışla,
Tersane şeklinde ayrılmıştır.
Ø Mimaride ilk yapılan eserler camilerdir.
Anadolu’da yapılan ilk
camii; Diyarbakır
Ulu Camii’dir (Arap orduları 639 tarihinde Diyarbakır’ı ele
geçirdiği zaman buradaki büyük bir kiliseyi cami olarak kullanmıştır.).
Ø Bunun yanı sıra mescitler, medreseler, kümbetler (türbeler), külliyeler, kervansaraylar,
köprüler ve darüşşifalar
da yapılmıştır.
Ø Mimari eserlerde Orta Asya Türk özelliklerini de
görmek mümkündür (Kümbetler).
Ø Süsleme sanatı
oldukça gelişmiştir. Ayrıca halı dokuma sanatı, tezhip, minyatür, hat, nakkaşlık, ebru, kakmacılık
ciltçilik, kabartma, çinicilik (Mimaride yüzeyleri süslemek için
kullanılan bir yüzü sırlı pişmiş toprak levhalara çini denir.) sanatları da
gelişmiştir.
Ø İslam düşüncesine aykırılık
taşıdığı için resim ve
heykeltıraşlığa izin
verilmemiştir.
Ø Süsleme
sanatında; bitki ve
hayvan figürleri (kuş,
balık), geometrik şekiller ve yazı figürleri kullanılmıştır.
Ø Yapı ve süsleme
malzemeleri olarak taş,
ahşap, çini, tuğla ve alçı kullanılmıştır.
Ø Konya Sırçalı Medrese ve Karatay Medresesi çini sanatının en güzel örnekleridir. Dış mimaride en
çok taş işçiliği kullanılmıştır.
Ø Anadolu
Selçukluları ve Beylikler armalarında ve paralarında arslan resmi kullanmışlardır.
Selçukluların sembolü haline gelen çift başlı kartal ve diğer hayvan figürleri Konya surlarında kullanılmıştır.
Ø Anadolu
Selçukluları ve beylikler, Anadolu’yu sayısız mimari eserle donatarak, Osmanlı’ya iyi bir miras bırakmışlardır.
Bu nedenle de Osmanlı Devleti, Anadolu’ya fazla mimari eser yapmamış, daha çok
İstanbul ve Balkanlara ağırlık vermiştir.
Ø Bu dönemde
Türkler tarafından İslam mimarisine önemli yapıtlar kazandırılmıştır. Bunlar;
F Külliye: Genellikle bir camii etrafında kurulmuş
medrese, kütüphane, imarethane, hamam ve şifahane (hastane) gibi yapıların
bütünüdür.
Mengücekliler Dönemi’ne ait olan Divriği Külliyesi, Anadolu’nun en eski külliyesidir.
Anadolu Selçuklu Devleti’ne ait
ilk külliye, Kayseri Hunat Hatun Külliyesi’dir.
F Darü’ş-şifa: Hastaların tedavisi için açılmış
kurumdur. Anadolu’da ilk
şifahane, Kayseri’de açılan “Gevher Nesibe Şifahanesi”dir (1205). Aynı zamanda bu yapıda
dünyanın ilk psikiyatri
kliniği de bulunmaktadır (Bimarhane / Tımarhane).
F Kümbet (Anıt Mezar): Dört duvar
üzerine kubbeyle örtülmüş anıt mezarlardır. Türklerin İslam mimarisine
kazandırdıkları en önemli
yapıttır. Türkmen çadırlarının mimariye yansımasıdır.
F İmarethane: Yoksul ve gurebaya (kimsesizlere)
ücretsiz olarak yemek dağıtılan kurumdur.
F Medreseler: Türk İslam devletlerinde bilim ve
düşünce hayatının merkezidir. Anadolu Selçuklu ve Beylikler döneminin en önemli
eğitim ve öğretim kurumlarıdır.
Þ Danişmentlilerin yaptırdığı Tokat ve
Niksar’daki Yağıbasan
Medreseleri, Anadolu’da açılan ilk medresedir.
1193’de kurulan Kayseri Koca Hasan Medresesi, Anadolu
Selçuklularının açtığı ilk
medresedir.
F Kervansaray: Ticaret yolları üzerine tüccarların
konaklaması için yapılan, amacı ticareti geliştirmek, yolların güvenliğini
sağlamak olan yapılardır. Kervansaraylar birbirlerinden bir günlük uzaklıkta
inşa edilirdi.
Þ Anadolu’da yapılan ilk kervansaray II.
Kılıçarslan döneminde tamamlanan Aksaray – Kayseri yolu üzerindeki “Alay Han”dır.
Konya – Aksaray yolu üzerindeki
“Sultan Hanı” ile
Kayseri – Sivas yolu üzerindeki “Sultan Hanı” dönemin en büyük iki kervansarayıdır.
Anadolu Selçuklu Devleti Dönemi Eserleri
F Anadolu Selçuklu Camileri
Þ Konya Alâeddin Camii (1155 – 1219):
Anadolu Selçuklu Devleti’ne ait Konya’daki en eski eserdir.
Niğde Alâeddin Camii (1223): Çok kubbeli camilerin ilk örneğidir.
Malatya Ulu Camii (1224): Anadolu’da yaptırılan en eski camiidir.
Sivas Ulu Camii
Þ Konya Sahip Ata Camii ve Külliyesi:
Türbe, han ve hamamdan oluşur.
Afyon Ulu Camii: Ağaç direklidir.
Sivrihisar Ulu Camii: Ağaç direklidir.
Kayseri Hunad Hatun Camii (1238): Hunat Hatun Külliyesi’nin
içindedir.
Amasya Burmalı Minare Camii (1237 – 1247)
Sinop Ulu Camii (Alâeddin Camii) (1267)
Amasya Gökmedrese Camii (1266 – 1267)
Ankara Arslanhane Camii
Ayaş Ulu Camii
Kayseri Lale Camii
Kayseri Hacı Kılıç Camii ve Külliyesi
Kayseri Develi Ulu Camii:
(1281): Anadolu Selçuklularının son camisidir.
F Anadolu Selçuklu Mescitleri
üKonya Taş Mescit
(12159
ü Konya Sırçalı
Mescit
ü Konya Karatay Mescidi – 1248
ü Konya Hoca Hasan
Mescidi
ü Konya Erdemşah
Mescidi
ü Çankırı Taş
Mescid
ü Akşehir Küçük
Ayasofya Mescidi
ü Akşehir Güdük Minare Mescidi –
1226
ü Harput Alaca
Mescit (Arap Baba Mescidi – 1279)
NOT: Mescit: Minberi olmayan küçük camilerdir. Tek
kubbeli veya düz çatılıdır.
F Anadolu Selçukluları Dönemi Kümbet ve Türbeleri
· Konya II.
Kılıçarslan Kümbeti
· Kayseri Döner
Kümbet
· Kırşehir Melik
Gazi Kümbeti
· Kırşehir Cacabey
Kümbeti
· Ahlat Ulu Kümbet
· Niğde Hüdavent
Hatun Kümbeti
F Anadolu Selçuklu Medreseleri
v Kayseri Koca
Hasan Medresesi (1193): Anadolu Selçuklularına ait ilk medresedir.
v Kayseri Hunat
Hatun Medresesi: Anadolu Selçuklu Devleti’nin ilk komleks yapısıdır (Külliye).
v Konya Karatay
Medresesi (1251): Çini ve hat sanatı ile ünlüdür
v Konya Sırçalı
Medrese (1242 ): Çini ve hat sanatı ile ünlüdür. Açık avlulu medrese
örneklerindendir.
v Konya Altun Aba
Medresesi
v Konya İnce Minareli Medrese
(1260): Anadolu Selçuklu Veziri Sahip Ata yaptırmıştır.
v Konya Çifte Minareli Medrese
v Kayseri Çifte Medrese
v Sivas Gök Medrese: Anadolu
Selçuklu Veziri Sahip Ata tarafından yaptırılmıştır. Kapısının kenarında yaprak
motifi vardır. Bunun üst kısmında Orta Asya hayvan takvimi yerleştirilmiştir.
v Sivas Burûciye Medresesi
v Sivas Şifaiye Medresesi: Tıp okulu şeklinde
yapılan en eski yapıttır.
v Sivas Çifte Minareli Medrese
v Kırşehir Cacabey Medresesi (1272
- 1273): Rasathane
niteliği vardır (ilk kez).
v Akşehir Taş Medrese
v Amasya Gökmedrese.
v Erzurum Çifte
Minareli Medrese: Anadolu'nun en büyük medresesidir.
F Anadolu Selçuklu Darüşşifaları
¶ Kayseri Gevher Nesibe Hatun
Darüşşifası: Anadolu'nun en
ünlü ve en eski darüşşifasıdır.
¶ Konya I. İzzeddin Keykavus
Darüşşifası
¶ Aksaray Alâeddin Keykubat
Darüşşifası
¶ Amasya Torumtay Darüşşifası
¶ Tokat Müineddin Pervane
Darüşşifası
¶ Kayseri Gıyasiye
Darüşşifası
F Anadolu Selçuklu Sarayları
² Alanya Alaiye
Sarayı
² Beyşehir
Kubadabad Sarayı
²Kubadiye Köşkü
F Anadolu Selçuklu Kervansarayları
² Evdir Han
² Kırkgöz Hanı
² Öresun Han
² Çiftlik Han
² Ezine Pazar Han
² Sultan Han
² Zazadin Han
² Alay Han
² Sarı Han
² Altınapa Han
² Çay Han
² İshaklı Han
²
Ağzı
Kara Han
ÖNEMLİ HATIRLATMALAR
Þ 1071 Malazgirt
Savaşı sonucunda Anadolu’da Türkiye Tarihi başlamış ve ilk Türk Beylikleri kurulmuştur
(Danişmentliler, Artuklular, Mengücekliler, Saltuklular ve Çaka Beyliği).
Anadolu Selçuklu Devleti’nin kurucusu; Selçuk Bey’in torunu olan Kutalmış’ın oğullarından Süleyman Şah’tır.
Türkiye Selçukluları, merkezi
Anadolu’da olan ilk
Türk-İslam devletidir.
I. Haçlı Seferi’nde
Haçlılar, Anadolu’dan geçmek isteyince I. Kılıçarslan onlarla savaşmış ve
Haçlılara büyük kayıplar verdirmiştir. Ancak İznik Haçlıların eline geçmiştir. Bunun
üzerine başkent Konya’ya
taşınmıştır.
Anadolu Selçuklu Hükümdarı I. Mesut Dönemi’nde Anadolu, Avrupalılar tarafından ilk defa “Türkiye”
adıyla anılmaya başlamıştır.
I. Mesut Dönemi’nde ayrıca İlk
Türkiye Selçuklu parası (Bakır) bastırılmıştır (Ekonomik bağımsızlı kazanıldı.).
Bununla beraber Türkiye Selçuklu Devleti’nin bayındırlık ve kurumsallaşma faaliyetleri ilk defa bu dönemde
başlamıştır.
II. Kılıçarslan Dönemi’nde Bizans’ın Selçukluları Anadolu’dan kesin olarak
atmak istemesi üzerine Miryokefalon
Savaşı (1176) yapılmıştır. Bizans ordusu ağır bir yenilgiye
uğramıştır. Bu savaş sonucunda;
F Anadolu’nun Türk yurdu olduğu kesinleşmiştir.
F Bizans’ın Anadolu’yu alma ümidi sona ermiştir.
FHaçlı
Seferleri’yle Bizans’a geçen üstünlük yeniden Türklere geçmiştir.
F Bizans savunmaya, Türkler ise taarruza geçmiştir.
F Batılı
kaynaklarda Anadolu’ya “Türk
İli” denilmeye başlanmıştır.
NOT: Bu savaş,
sonuçları itibariyle Kurtuluş Savaşı’ndaki Sakarya ve Başkomutanlık Muharebesine benzemektedir.
Çünkü ikisinde de savunmadan saldırıya geçilmiştir.
NOT: Türklerin
Batılılar karşısındaki bu taarruz üstünlüğü Osmanlı Devleti dönemindeki II. Viyana Kuşatması’yla
sona erecektir.
NOT: Türklere
Anadolu’nun kapılarını açan savaş 1071 Malazgirt Savaşı, Anadolu’yu kesin Türk yurdu yapan savaş
ise 1176 Miryokefalon
Savaşı’dır.
II. Kılıçarslan Dönemi’nde, ilk defa altın ve gümüş para bastırılmıştır
ki bu da ekonominin güçlendiğini gösterir.
Þ II. Kılıçarslan Dönemi’nde ayrıca, kervansaraylar yapılmış
ve ticaret yolları ortaya
çıkarılmıştır. Ticareti geliştirmek için tüccarların can ve mal güvenliği sağlanmıştır.
II. Kılıçarslan Dönemi’nin diğer bir önemli olayı ise III. Haçlı Seferi’nin meydana
gelmesidir.
II. Kılıçarslan son yıllarında, veraset sistemi doğrultusunda yani Türk hâkimiyet anlayışı gereği ülkeyi
11 oğlu arasında paylaştırdı. Bu durum ülkede kardeşler arasında taht kavgalarına neden
olmuş ve devletin merkezi otoritesi sarsılmıştır.
I. Gıyaseddin Keyhüsrev Dönemi’nde Antalya fethedilerek Anadolu Selçuklu
Devleti’nde ilk defa
denizcilik faaliyetlerine başlanmıştır. Ayrıca buranın alınmasıyla
Anadolu Selçukluları ilk
defa Akdeniz’e inmiş oluyordu.
I. Gıyaseddin Keyhüsrev Dönemi’nde uluslararası ticareti teşvik amacıyla Venediklilerle ilk defa bir ticaret
antlaşması imzalanmıştır.
I. İzzeddin Keykavus Dönemi’nde Sinop’un alınmasıyla Anadolu Selçuklu Devleti ilk defa Karadeniz’e ulaşmış
oluyordu.
I. Alaaddin Keykubat Dönemi, Anadolu Selçuklu Devleti’nin en parlak dönemidir.
I. Alaaddin Keykubat Dönemi’nde, Anadolu Türk siyasi birliği büyük ölçüde sağlanmıştır.
I. Alaaddin Keykubat Dönemi’nde, Sinop’taki donanma ile Kırım’ın Suğdak limanına ilk defa
bir deniz aşırı sefer düzenlenmiştir.
I. Alaaddin Keykubat Dönemi’nde, Harzemşah Devleti’ne karşı 1230 Yassıçemen Savaşı kazanılmıştır
(Bu savaştan kısa bir süre sonra Harzemşahlar yıkılmış ve Anadolu Moğol istilasına açık hale
gelmiştir.).
II. Gıyaseddin Keyhüsrev
Dönemi’nde ortaya çıkan 1240
Baba İshak (Babailer) İsyanı Türkiye Tarihi’nde çıkan ilk dini nitelikli ayaklanmadır.
II. Gıyaseddin Keyhüsrev
Dönemi’nde İlhanlı Moğol Devleti iler yapılan 1243 Kösedağ Savaşı sonucunda;
F Anadolu Selçukluları, Moğollara
vergi veren bağımlı bir
devlet haline geldi.
F Taht kavgaları başlamış ve merkezi otorite bozulmuştur.
F Anadolu Türk siyasi birliği bozuldu. Anadolu’da
yeniden birçok beylik kuruldu (Kösedağ Savaşı bu yönüyle 1042 Ankara Savaşı’na
benzer.).
F Anadolu Selçuklu Devleti yıkılma sürecine girdi.
F Türklerin batıya ilerleyişi durmuştur.
1243 Kösedağ
Savaşı’ndan sonra Anadolu’da başlayan II. Beylikler Dönemi’ne ait bazı
beylikler şunlardır;
F Osmanoğulları,
F Karamanoğulları (Osmanlı’yı en çok uğraştıran
beylik),
F Germiyanoğulları (Osmanlı’ya
kendi isteği ile katılmıştır.),
F Hamitoğulları,
bir kısın toprağını osmanlıya satmıştır
F Candaroğulları
(İsfendiyaroğulları - denizci),
F Saruhanoğulları (denizci),
F Aydınoğulları (denizci),
F Menteşeoğulları (denizci),
F Karesioğulları (denizci –
Osmanlı’nın aldığı ilk beylik – kendi isteği ile katılmıştır.),
F Tacettinoğulları
(denizci),
F Ramazanoğulları
(Osmanlı’ya katılan son beylik),
F Dulkadiroğulları
(Yavuz Sultan Selim tarafından Turnadağ Savaşı’yla toprakları Osmanlı’ya
katılmıştır)
Þ Karamanoğlu Mehmet Bey Dönemi’nde Türkçe resmi dil haline getirilmiştir.
Anadolu’da Türkçeyi ilk
defa resmi dil haline getiren beyliktir (13 Mayıs 1277).
Karamanoğulları, Anadolu Türk siyasi birliğinin sağlanması sürecinde Osmanlıları en fazla uğraştıran
beyliktir.
Germiyanoğulları, I. Murat Dönemi’nde, Şehzade Yıldırım’ın Germiyan Beyi
Süleyman Şah’ın kızı Devletşah Hatun ile evlendirilmesi sonucu, topraklarının bir kısmını
Osmanlılara çeyiz olarak bıraktılar.
Hamitoğulları, I. Murat Dönemi’nde bir kısım topraklarını
Osmanlı’ya satmıştır (Isparta, Yalvaç, Eğirdir).
Karesioğulları, Osmanlı’nın
aldığı ilk beyliktir (Osmanlı
donanmasının temelini oluşturmuşlardır.).
Türk Tarihi’nde üç önemli “Fetret Devri” yaşanmıştır.
Bunlar;
F Melikşah’ın ölümüyle başlayan,
Sencer’in hükümdar olmasıyla sona eren dönem (1092 - 1117) (B.Selçuklu)
F Kösedağ Savaşı ile başlayan,
Anadolu Selçuklu Devleti’nin yıkılması ile sona eren dönem (1243 - 1308) (A. Selçuklu)
F Ankara Savaşı
ile başlayan, Çelebi Mehmet’in hükümdar olması ile sona eren dönem (1402 -
1413) (Osmanlı Devleti).
ayakta alkışlıyorum.yok böyle bilgiler her sitede Allah razı olsun
YanıtlaSilselamün aleyküm iyi güzel hazırlamışşınızda kopyalama izni vermemişsiniz biz bundan yararlanabilmek için saatlerce bu blogger da bekleyemeyiz bir şekilde kağıda aktarmalıyız bunu ben aktardım lakin kagıda aktaramayanlar için izni vermelisiniz diye düşünüyorum yarın sınavım var bu konudan yüksek not alırsam buraya bir teşekkür atarım iyi geceler
YanıtlaSilIlk defa bu kadar az ve öz anlatan bir yazi gordum tebrikler emeginiz icin tesekkur ederim..Anlatim sekli benim cok sevdigim ve deger verdigim hatta tarihi bana sevdiren Laper Tunga Toysal hocamin anlatim kalitesinde yazilmis bravoooooo
YanıtlaSil